- Kategori
- Mizah
Peri kızı...
Kalbimi <ı>araladım, ı>
İçimi ısıtan ‘<ı>Sensin’ı> diye.
Çok şey mi istedim?
Bu korku, bu heyecan,
Bu ‘<ı>Küsı>’lükler niye?
Yaysın sen gönlümde,
Geren de sen, inleten de
Bunu kaç defa dedim de
Anlamadın bir kere.
Gönül yayından boşandı ok,
Bin ışık yılı mesafelere
<ı>Gider, nefes nefese, ı>
Ko gitsin, gittiğince,
<ı>Çağırma sen onu geriyeı><ı>, ı>
<ı>Sagapo, sagapo…ı>
<ı>ı>
<ı>Hani o ’ Canım’ ı>diyen diller<ı>, ı>
Hani verilen o sözler<ı>?ı>
<ı>Sagapo, sagapo…ı>
Sinüs mü dedin?!
<ı>‘Sinüzitı> ‘ olmasın?
Yok yahu, o, burun nezlesi.
İçlerinde en kralı, <ı>‘Fenersiz Diyojen’ı>
Parmağında var mı ojen?
‘<ı>Gölge etmeı><ı>, ı> Devlet Tahvili’ istemem demiş,
İyi de etmiş, bu günlere gelinmiş.
O devirlerde kemer yerine <ı>‘Uçkur’ı> varmış.
‘<ı>Bekaret kemeri’niı> bilirlermiş,
Şimdikiler gibi, emniyet kemeri bilinmezmiş.
Bu devirlerde olunmak istendiği gibi
Ümmet, ulema devri değilmiş.
Sahi, hem ‘Türban, hem de mürban yokmuş,
Güldeste Ablan, ‘İnadım inat’ demezmiş.
Devir, İskender’inmiş.
Ol sebepten, uçkurları gevşekmiş,
Şimdiki gibi egzoz dumanından,
<ı>Kıçı başı açık dolaşmaktanı>
Deftere vukuat yazılmazmış,
Uçkurlar da sıkılmazmış!..
O devirde herkes, sere serpeymiş
<ı>‘Milenyum’ı> nedir, bilmezlermiş,
<ı>‘Cüppeli’ı> nin denizde bindiği gibi,
Kimsenin, yokmuş <ı>ski’si, ı>
Başı bağlılardan, boyalı dudağa,
Ve de <ı>dudak dudağa, ı><ı>ı>
Sürmeli gözler de cabası
Yok muymuş bunun maskarası
El ele, sımsıkı yanak yanağa,
Göbeği açık, oynak omuzlarla,
Çorapsız <ı>‘Şipidik’ı> terlikli ayaklara,
Rağbet yokmuş o diyarlarda,
Durulmazmış, <ı>abdestsizı><ı> ı>namazlara,
<ı>Çirkeflikı> yokmuş taraklarında..
Çarşaf, sarık, cüppe, burka,
Ne o, değişti mi bre dünya?!
Türban, mürban, abdest suyu, muyu,
Değişmez <ı>yobazını>, huyu suyu,
<ı>‘’Zenginlik’’ı> miş, bütün bu güzellikler
Vay anasını, sayın dinleyiciler
Senin ağzını, burnunu, dilini sevsinler,
Abe ne iştir bu, ‘’Quo va dis?!’’
İçinizi kimler böyle kirletmiş!
‘<ı>Alan da gaçan mı, nahı>!’ diye diye,
Geldik cancağızım, bu b.k’ tan günlere.
Geçiniz efendim geçiniz,
Bir üçgende olmasa Hipotenüs, dert mi?
Kıyamet mi kopar?
Çakırdikenli yollardan
Geçebildi mi Çakır’ın karısı,
<ı>Çene altındanı> bağlamasaydı,
<ı>Takmasaydı türban, takılmasaydı..ı>
Kim icat etti çene altı <ı>fiyonkı>’u
Nedir salınan bu <ı>korku?ı>
Kim icat etti, bu çarpım tablosunu,
<ı>Vakayinüvisı>’e mi sormalı?
Eskiden çarpım mı vardı?
Eskiden fikirler çarpışırdı,
Amerikan uşaklığı yapılmazdı,
Şimdi <ı>balkabaklarıı> çarpışıyor,
<ı>Çekirdekleri yere saçılıyor.ı><ı>ı>
Şimdi masalcılık oynayalım,
Karşılıklı bağdaşlar kuralım,
<ı>Cezveleriı> sürelim ocağa,
Sokul, biraz daha canıma.
Bir vaaaarmış, bir yokmuş,
Bir şey; <ı>hem var, hem yokı>, olabilir mi?
Bunu bilgisayara sorsalar,
Aklı maklı karışır, <ı>şırakı><ı> düşerı> bayılır.
Parçaları yerlere saçılır.
Neyse.
Bir <ı>‘Periı> Padişahının kızı ‘ varmış.
Bu peri, bizim <ı>Çingenı> <ı>Sabişı>’in akrabası değilmiş,
Taliplilerine dermiş:
<ı>‘Her kim, bu gemiye korkmadan biner’ı>
<ı>‘Karşı sahile geçer, o yiğit aşkıma değer’ı>
Adayların teknesi, ne hikmetse,
Daha nehri <ı>geçmeden, ı><ı> ı>yarı yolda batarmış.
Sebepleri de bilinmezmiş.
Ağır ol kaptan, inecek var.
Çıkışlar iskeleden.
Vaniköy, Ortaköy, Çengelköy, Arnavutköy,
Son durak: ‘ <ı>Tahtalıköy!’ı>
Gemi bu yüzden nam salmış,
‘<ı>Korku gemisi’ı> ismini almış.
Gel zaman, git zaman
Bir deli-dolu çıkmış ortaya
Demiş: ‘Korkmuyorum, sefere hazırım!
Yüzünü de görmesem de o kızın,
<ı>‘Ölmeğe’ de razıyım!ı>
Velhasıl sevmiş adam kızı, yüzünü görmeden,
Sormuşlar: ‘<ı>’Padişah kızı mıdır, seni cezbeden?!ı>
‘’Hayır’’ demiş adam, ‘’İsmi güzel olanın,
Cismi de güzel olur ezelden!..
Bu peri madem başka peri,
Çarparsa beni çarpsın, bu deli divaneyi, ’’
O mavilikler ülkesinde, kutsalmış sevgi,
Şimdi <ı>KDVı> çıktı çıkalı, işler sulandırıldı.
Hazırmış gemi, çıkılmış yola,
Bacasından dumanı, savura savura,
Hadi yolun açık ola!...
Nehrin tam orta yerinde
<ı>Stop etmez mi tekne?!ı>
Eyvah ki eyvah!
Bizim aşık sarkmış küpeşteden,
Çekmiş kılıcı belinden
Aşağıdan bir çığlık: <ı>‘Dur, Yapma!’ı>
Kılıç kalakalmış havada.
Sudaki yabancıyı, almışlar yukarıya,
Peruk çıkmış kafadan, böyle yaratmış Yaradan,
<ı>Ay parçası bir kızmışı>, pervane ile oynayan.
Gözleri iri iri,
Peri Padişahının kızı, değil miymiş kendisi?!
Böyle seçermiş, gelecekteki eşini.
Ulaşmışlar böylece karşı sahile
Oh be! Müjdeler olsun herkese,
Cin-tonikli, KDV’si içinde
Kırk gün, kırk gece,
<ı>İrsaliyesi içindeı>, bitirmişler işi,
İşte böyle <ı>cancağızım, ı>
Elalem malı, götürdü bile, <ı> ı>
Ok gitti gider, <ı>çağırmayalım geriyeı>
Masalımız burada biter...