Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '10

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Personel Servislerinden Tiplemeler 2

Personel Servislerinden Tiplemeler 2
 

Bir önceki yazımda personel servise binmeden önce ki tavırları ele almıştım. Şimdi servise binelim ve kapıdan girenleri izleyelim.

1) Bu servise lütfedip bindim. “Günaydın” dememi beklemeyinciler: Servise bir lütufla biner ve yakın çalışma arkadaşları dahil kimsenin yüzüne bakmadan alışık oldukları koltuğa ilerlerler. Oturdukları yerde kimseyle sohbet etmezler. Bunu çok açık belli ederler. Bu kişiler, genelde kendileri ile ilgili bilinmezlerle karizma yaratmaya çalışan kişilerdir. Oysa serviste kulakları açıktır ve başkaları hakkında ileride kullanılabilecek malzemeyi özenle depolarlar. Bu malzeme, dedikodu aracı olabileceği gibi patrona ispiyon aracı da olabilir.

2) Ay!!! N’olur uyandırmayın! Bedenim burada ama ruhum yatakta kaldıcılar: Bu kişiler, ya küçük bebeği olan anneler ya da gece geç saatlere kadar ayakta kalmış genç çalışanlardır. Poğaçaları mis gibi kokanlar da genelde onlardır. Ama o güzelim poğaçayı yiyecek kadar uyanık kalamazlar. Buldukları ilk koltukta, koltuğu arkasına dek yatırır, derinelere dalıp giderler. Özellikle bu sınıflamadaki genç hanımları kendilerine hayran genç beylerin bu halde görmemeleri iyi olur. Çünkü saçları, başları darmadağındır ve makyajsızdırlar. Yolculuk sırasında, başları boyunlarından kopacak gibi koridora düşüp kalkar.

3) Gazetemi okumam yarım kaldı. Hemen arayı kapatmam gerekirciler: Bunları az önce servis beklerken tanımıştık. Yakın gözlüklerinin üzerinden servisteki kişilere selam veren beyefendilerdir. Kendilerine verilen selama da hafif bir baş hareketi ile karşılık verirler. Ya iki kişilik boş yer veya koridor kısmını seçerek otururlar . Gazeteye kaldıkları yerden devam ederler. Trafik sıkıştığında “bugün başbakan bu yoldan geçecek” veya “bu yıl üçyüzbin araba trafiğe çıkmış” gibi aydınlatıcı bilgiyi ve istatistiği servis boşluğuna bırakırlar. Kendi aralarında konuşan diğer kişilerin bir türlü anımsayamadıkları tarihleri, kendisine sorulmasa dahi, o yılın önemli bir diğer olayını da referans göstererek “şıp” diye yanıtlar ve gazetelerine geri dönerler.

4) Aman yanıma başkası oturmasın! Dizi dizime sürtmesinciler: Bu hanımlar, kendi arkadaşları binene kadar koridor tarafında oturup cam tarafına çanta vb. koyarlar. Bekledikleri arkadaşları geldiğinde ona yer açarlar. Bunları çözemedim. Sadece tanımlayabiliyorum.

5) Yan koltuğun da biletini aldım. Oturulmasından hiç hoşlanmamcılar: Bunlar yan koltuğa çanta, atkı, bere, poşet vb. koyar ve servis son yolcusunu alana dek koridor tarafında otururlar. Servise binen diğer kişilerin oturacak yer aradıkları sırada onlar, “neden yaratıldık? Kainat'ın başı sonu var mı acaba?” Türünden felsefi sorulara yanıt arayan düşünceli gözlerle dışarı bakarlar. Zirzopun birisi “Şuraya oturabilir miyim?” Diye mırıldandığında, eşyalarını yan koltuktan alışlarına baksanız, kilolarca ağırlığında eşyayı altı kat yukarı çıkaran hamal sanırsınız. İki tane eşyayı beş dakikada toplayamaz, topladıklarını da koyacak yer bulamazlar. Bunlar yan koltuğa koyacak hiçbir şey bulamazlarsa cep telefonlarını koyar ve uykuya yatırırlar. Telefon çok değerlidir ve uyuyup büyücek ve I-phone olacaktır. Yan koltuğu doldurmak için boş poşet, ayakkabı kutusu, şal, şemsiye, A4 kağıt tomarı vb. taşıdıklarını da duydum.

6) Deneyimli ve olgunuz. Hatta 68 kuşağıyız ve hala direnişteyizciler: Bunlar genelde hoş sohbet tiplerdir. Geçmişte anmadıkları yer ve olay kalmaz. Ayrıntılara sahiptirlar ve sık sık eskiye dem vurup “hatırlar mısın?” diye koltuk arkadaşlarına sorarlar. Anlattıkları konular çok ilgi çekicidir ama nedense zamane gençleri merak edip bir soru sormazlar. Bu durumda bizim eski tüfekler o gençleri, “siz bilmezsiniz” diye sohbete katmaya uğraşırlar. Altıncı filonun gemileri çoktan jilet, askerleri ise emekli oldular ama anlatılanlara bakarsanız, Amerika'lılar hala bu kişileri anımsayıp titremektedirler. Sendikalar, İstanbul’da öğrenciyken oturdukları bekar evleri, kızlar, annelerinin ve memleketlerinin yemekleri defalarca anlatılır durur.

7) Yaşasın! İyi ki geldiniz. Sizi görmek ne güzelciler: Daha servise binerken, servis şoförüne “abi, bey” gibi güzel sözlerle günaydın diyen; ilk sıralardan itibaren herkesi selamlayıp günaydınlaşan, gazete okuyan beyin gazetesine değmemek için yan dönerek geçen, 68 kuşağına devrimci selamı veren, dizlerine diz sürtmesi korkusu yaşayan hanımlara “saçlarınızı mı boyattınız? Ne güzel olmuş” diye moral aşılayan, servise lütfedip binen asık suratlılara sadece baş selamı verip uyuyanları uyandırmamaya gayret eden kişilerdir. Cep telefonlarının kulaklığı sürekli kulaklarında olur ve radyo dinleyip kimseyi rahatsız etmezler. Büyük olasılıkla sevgi dolu bir ailenin çocuğudurlar ve henüz işyerinde büyük darbeler yememişlerdir.

 
Toplam blog
: 62
: 548
Kayıt tarihi
: 08.09.10
 
 

Ceyhan 1966 doğumluyum. Üniversite mezunuyum. Şiir ve öykü seviyorum. Atatürk ve Uğur Mumcu yol g..