Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '18

 
Kategori
Deneme
 

Perspektiflerimiz Gençlerimiz Seçimlerimiz

Perspektiflerimiz Gençlerimiz Seçimlerimiz
 

... ama onlarda yeşerecek yarınlarımız var.


Daha dün çocuktuk, gençtik, yetişkindik. Şimdi yaşam yolunun son dönemecindeyiz.

Geldik, gidiyoruz.

Ömrümüz boyunca dünya farklı perspektiflerle açıldı önümüze. Hem diğer insanlarınkinden farklı hem de yaş dönemlerimiz, konumumuz, sosyal ve ekonomik durumlarımızla ilgili farklı süreçler bakımından bireysel anlamda kendimiz için farklı.  

Penceresinden değişen manzaraları izlediğimiz, içinde değişen konumlara göre durum değiştirdiğimiz bir tren yolculuğu gibiydi yaşadıklarımız. Farklı resimler gördük, farklı iklimler gördük, farklı mevsimler gördük, geceler ve gündüzler gördük, sıcaklar ve soğuklar gördük, hareketlilikler ve hareketsizlikler gördük, görüyoruz. 

Yaşarken tanıdığımız insanlar sadece kendi aile bireylerimiz, yakın ve uzak akrabalarımız, trenin kısım şefleri, kondüktörleri, öteki çalışanları ve birlikte, aynı kompartımanlarda yolculuk ettiğimiz kimseler değildi. Yol boyunca trende, durduğumuz istasyonlarda, kalıp beklediğimiz kentlerde, çalıştığımız ortamlarda, gezip tozduğumuz yerlerde, çeşitli düzeylerde ve çeşitli farklı konumlarda çok sayıda insan tanıdık.

Tanıdıklarımız içinde tamamen saf ve o çok ciddi çıkar çatışmalarından habersiz olarak yaşayanlar da vardı.  Attığı her adımda, baktığı her köşede çıkar arayan, çıkar çatışmaları içinde mücadele edip deneyim ve dayanıklılık ve konum kazananlar da. Rab bana, hep bana deyip her hakkı, yetkiyi, izni kendi nefsi için ve kurt gibi vahşice kullananlar da vardı; kendi anlayışına, inançlarına göre az, çok ya da fazlasıyla paylaşanlar da. Eşini, dostunu, komşusunu, kendi aile bireylerini ve yurttaşlarını gözünü kırpmadan harcayanlar da vardı, bırakın bu saydıklarımı duruma göre yabancıları, ötekileri ve hatta düşmanlarını koruyan kollayanlar da.

Yapay çatışma ortamları yaratıp, körükleyip, toplum kesimlerini birbirine düşürüp, kardeş kanı döktürüp kurtarıcı gibi gelen; geldikten sonra bulundukları her düzeyde ülkelerini yabancılara, iç ve dış çıkar odaklarına üstü kapalı peşkeş çekenler, soyulmasına göz yumanlar, elli yıl, yüz yıl geriye götürenler de vardı; dış düşmanla birlikte iş tutup meşru yönetimi alaşağı eden, kişisel ihtirasları yüzünden büyük kalabalıklara çeşitli, çok sayıda acılar yaşatanlar da.

En tepeden en aşağı düzeye kadar yönetim sorumluluğu üstlenenler arasında bu sorumluluğun farkında olup hak adına ve hakkıyla yerine getirmek için çırpınanlar da gördük, bu sorumluluğun farkında olmayanlar da, bu sorumluluğu suiistimal edenler de. İşlerini kendi iyi ya da kötü niyetleriyle yapmaya çalışırken doğru adım atanlar da gördük, yanlış adım atanlar da.

Bir yerlerden çatlaklar bulup devlet katlarına sızarak ülke düşmanlarına uşaklık ederken enselenenler de gördük. Kutsalları ya da vazgeçilmez değerleri öne çıkarıp arkasında saklanarak sinsice çalışan, ülke için gerekli ve güzel ne varsa engellemeye çalışanları da.

Yöneticiler, özellikle de devlet katlarında ve yukarılarda bulunan yöneticiler toplumun tamamını etkileyen karar mekanizmalarının başında oldukları için hem genel anlamda ülke için, hem de birer birer yurttaşlar için önemli yerlerde duruyorlar, bunu öğrendik. Onların kararlarıyla ekonomi, sosyal adalet, iç ve dış güvenlik, sağlık hizmetleri, eğitim ve diğer pek çok konuda dengelerin, düzenlerin zaman zaman değiştiğini öğrendik.

Gördük ki, hem diğer herkes için, hem de kalabalık genç nüfus için sürekli ve dengeli işleyen sağlık, eğitim, güvenlik, iş, aş, düzenlerine gereksinim var. En yukarılardaki koltuklara oturmak için ciddi çabalar sarf edenlerin tamamının toplumun bu gereksinimlerinden haberleri var. Buna rağmen bir kısmının gelmek için çabaladıkları konumlarda sayılan toplumsal gereksinimleri halletmeyi alt sıralara itekleyen kişisel farklı öncelikleri de var.

Kendi küçük ve sınırlı hesaplarını kovalarken kalabalıkları ilgilendiren ciddi sorunları ayrıntılı görebilenler de var, göremeyenler de.  Kalabalıkların dertleriyle dertlenenler de var, dertlenmeyenler de.

Doğru ve sağlıklı kurgulanmış, sık sık güncellenen, tıkır tıkır işleyen sistemler ve yapılar da var; yanlış ve çarpık kurgulanmış, güncellenmediği için geri kalmış, takılmış, bozulmuş sistemler ve yapılar da. Bu yapıların içinde kimi çevrelere güç ve itibar aktaranlar da var, aktarmayanlar da.

Ömür treninde geçen yolculuğumuz esnasında bütün bunlara tanık olduk, oluyoruz.  Bizim tanık olduğumuz gibi bizden sonra gelen genç kuşaklar da tanık oluyor.  Ne var ki, farklı bakış açılarından baktığımız için farklı şeyler görüyoruz. Perspektifler değişiyor.

Milliyet Blog yazarı  Ayfer Aytaç’ın “Gençlerimizin Geleceği” yazısında ifade ettiği ve hepimizin de bildiği gibi ülkemiz nüfusunun çok büyük bir bölümü gençlerden oluşuyor.

Artık oğullarımız, kızlarımız, torunlarımız var. Ülkemizde gittikçe sayıları çoğalan üniversitelere, yüksekokullara girmek için kıyasıya yarışan bu gençlerimiz ve o gençlerimizin geleceklerini aydınlık kılacak iş, aş alanlarına doğru yönlendirmelere gereksinimleri var.

Onları modern dünyanın çağdaş oyalayıcılarının, geliştirmeyen dizilerin, işe yaramayan sosyal medyanın, yapmadığı gibi yıkan bilgisayar oyunlarının, bağımlılıkların çıkışı olmayan labirentlerinden kurtarıp sağlıklı ve kaliteli bir yaşam rayına oturtacak düzenlemelere, düzenlere ve ailelerle işbirliği içinde kotaracak yönetsel güçlere gereksinimiz var.

Dün torunduk, bugün torunlarımız var. Torunlarımız için çözülmesi gereken sorunlarımız var.

Birtakım basit standartlara uyum sağlayamadığı için örgün eğitimden, liseden atılan, birkaç yıl kaybettikten sonra açık liseyi bitirip diğerlerinden geç üniversite kapısına gelen ve bu arada işsiz bir öğrenci iken SGK primi ödeme yükümlülüğü altında da girmek durumunda kalan gençlerimiz de var.

Biz geldik, gidiyoruz ama onlarda yeşerecek yarınlarımız var.

En ufak bir yanlışa düşmeden yapmamız gereken en küçüğünden en büyüğüne seçimlerimiz var.

 

21.04.2018

11:48

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..