Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '14

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Pes! bonzai'ye karşı olmak tamam, ancak vatandaşı torbacılarla karşı karşıya getirmek?

Pes! bonzai'ye karşı olmak tamam, ancak vatandaşı torbacılarla karşı karşıya getirmek?
 

Beykoz, İncirköy Mahallesi Çukurçayır gençliğinin organizasyonunda, “ Bonzai’ye hayır” sloganları eşliğinde yürüdü. Yürüdü, yürüdü de…

Beykoz, genci ile yaşlısı ile İncirköy Mahallesi Çukurçayır gençliğinin organizasyonunda, “ Bonzai’ye hayır” sloganları eşliğinde bir protesto yürüyüşü gerçekleştirdi. Gençlerin çoğunlukta olması ve katılım yüksekliği açısından umut veren ve takdire şayan bu eylemde dikkat çeken husus, AKP’li Belediye Başkan Yardımcısının, savcı ve hakimleri çocukları ölen aileler ile empati kurmaya davet etmesi ancak bundan daha da önemlisi, torbacılar ile mücadelede vatandaşa torbacılar ile torbacı olduğundan şüphelenilen sahıslara karşı neredeyse kaba kuvvet kullanmayı salık veren sözleri oldu.

 Acısı taze annenin feryadı

6 Temmuz Pazar akşamı, çeşitli muhtarlıkların, siyasi partilerin ve STK’ların da destek verdikleri protesto eyleminde “Beykoz yuma, gençliğine sahip çık” “ içme içirme, neslini öldürme,” “ Vur vur inlesin, torbacılar dinlesin,” “Yeter artık, yeter!” “ Beykoz’da satıcı istemiyoruz” şeklindeki çeşitli sloganlar eşliğinde saat 22.00’den itibaren Çukurçayır’dan başlayan protesto eylemi, Beykoz Meydanı’na kadar devam etti. Tarihi Onçeşmeler’in önünde toplanan vatandaş topluluğunun, daha sonra İstiklal Marşı’nı okuyarak, saygı duruşunda bulunduğu görüldü.

Çığlık, sessiziliği deldi

Saygı duruşu esnasındaki sessizlikte, Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi oğlu Onur Karadeniz’i bundan yaklaşık 20 gün önce bonzai dolayısıyla kaybeden bir annenin acı dolu çığlığı yankılanarak, yürekleri dağladı. Yarası taze anne, bir hiç uğruna kaybettiği ve umutlarla büyüttüğü evladının taze acısıyla, fenalık geçirdi. Oğlunun ismini çığlık olarak sayıklayan acılı anne, yakınları tarafından zorlukla teskin edildi.

 Ölmek çok mu güzel?

Ölen gencin babası Erdoğan Karadeniz ise kendisine uzatılan mikrofondan alanı dolduran gençlere, şu şekilde seslendi: “ Gözlerimin içine bakın gençler! Sizin ölmenizi istemiyorum. Sizi çok seviyorum. Bizim size ihtiyacımız var. Oğlum Onur, Türkiye’de derece yapmış, Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyan annesini seven, memleketini seven 20 yaşında, gencecik, sizler gibi bir çocuktu. Ama 20 gün önce öldü; toprağın altında arkadaşlar. Öldü. Ölmek çok mu güzel? Ölmeyin siz, ben sizin ölmenizi istemiyorum… Ne olur bugün milat olsun, bundan sonra (uyuşturucuyu) elinize aldığınızda, benim konuşmam aklınıza gelsin, ayağınız ne olur geriye gitsin arkadaşlar. Onurlar ölmesin. Toprak kötü.”

Basın açıklaması yapıldı: Kanınızı kirletmeyin

Yürüyüş ile ilgili olarak yapılan basın açıklamasında ise, “ Herkes kapısının önünü temizler ise” uyuşturucu sorununun kalmayacağı ifade edilerek, gençlere, “ kanınızı kirletmeyin” uyarısında bulunuldu.

Çözüm, Beykoz gençlerinin radikal çözümlerinde!

Basın açıklamasının ardından Belediye Başkan Yardımcısı olarak kendisine mikrofon uzatılan Muharrem Kaşıtoğlu ise, konuşmasına, İsmet İnönü’nün, “ bu memlekette namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memlekette kurtuluş yoktur” şeklindeki sözlerini hatırlatarak başladı.

Kaşıtoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “ Beykoz’da namuslu vatandaşlarımız Allah’ın izniyle her zaman namussuzlardan çok daha fazladır, çok daha cesurdur. Benim sizden kardeşiniz olarak tavsiyem şudur ki, çevrenizde uyuşturucu satan, sattığını düşündüğünüz, şüphe duyduğunuz insanlara elbette yargı yoluyla da çözümüne bakın ama onlara da kaba kuvvet kullanma noktasında da, bakın çok farklı bir şey söylüyorum, bu Beykozlu en radikal çözümü de mutlaka ortaya koyacaktır.”

“ Savcı ve hakimler, empati yapsınlar”

“ Ben burada Emniyet mensuplarımıza, savcı ve hâkimlerimize de seslenmek istiyorum. Empati yapın! Yarın bu torbacılar, bu uyuşturucu satıcıları, sizin çocuğunuzu da pençesi altına alabilir. Lütfen bunu düşünerek, karşınıza torbacılar çıktığında, mahkemenize torbacılar geldiğinde sıfır tolerans gösterin. Yargının, hukukun verdiği en üst cezayı acıma hissi gözetmeden lütfen uygulayın. Yarın uyuşturucu belası sizin de evinize ateş düşürebilir, bunu aklınızdan hiçbir zaman çıkarmayın diyorum.”

 Gençleri torbacılar ile karşı karşıya getirmekte mi çözüm?

Kaşıtoğlu’nun, Beykozlulara torbacılar ve torbacı oldukları “ düşünülen” kişilere kaba kuvveti de içeren radikal çözümler şeklinde bir öneri sunması, akabinde uyuşturucu konusundaki tüm kanunlar kusursuz imiş de, hakim ve savcılar, cezaları hafif uyguluyorlarmış şeklinde bir mesaj vererek, onları uyuşturucu mağduru aileler ile empati kurmaya davet etmesi, cevaplanması gereken bazı soruları da beraberinde getirdi:

Uyuşturucu konusunda yasalar ziyadesiyle yeterli de, Kaşıtoğlu’nun ima ettiği gibi hakim ve savcıların mağdur vatandaşlara empatisi mi eksik? Uyuşturucu konusu bir yana, uyuşturucu kabul edilmeyen bonzai konusundaki yasal mevzuat yeterli de, uygulamasında mı sorun var?

Bir diğer husus da şu: Emniyet görevlileri görevlerini yapmada yetersiz kaldıkları için mi vatandaş torbacı olduğuna emin olduğu ya da şüphelendiği kişilere karşı kaba kuvvete, “radikal çözümlere” başvuracak? Bu memleket bir yasa devleti mi, yoksa orman kanunları mı geçerli? Bir Belediye Başkan Yardımcısı, kanı kaynamakta olan gençlerin önünde bu şekilde tahrik edici konuşabilir mi? Belediye Başkanlığı, bu konuda icazet merkezi midir? Yarın bir gün, sokaklarda bu uğurda kan gövdeyi götürürse, bunun sorumlusu kim olacak? Yoksa, yasayı, hukuku, Emniyet’i bir tarafa bırakıp kan davalarına mı başlayacağız?

Ne yani, vatandaş başının çaresine mi bakacak?

Bonzai ve uyuşturucu torbacıları ile mücadelede, bir Belediye Başkan yardımcısının çıkıp “ Beykoz gençlerini radikal çözümlere” davet etmesinin anlamı, devlet boşluğu demektir. Hükümeti bile geçtim, bu tam anlamıyla bir devlet acziyetinin ifadesidir. Acaba Emniyet yetkilileri, hâkimler ve savcılar bu konuda ne diyeceklerdir? Gençleri, torbacılar ile uyuşturucu tacirleri karşısında kaba kuvvete davet etmek suretiyle soruna çözüm ummak mıdır elimizden gelen? Eline satır alan, döner bıçağı alan ya da yumruğuna güvenen torbacı hatta “şüpheli torbacı” avına mı çıkacak? O zaman bu memlekette Emniyet ne iş yapar? Emniyet yetkilileri, yapılan bu açıklamanın neresinde diye sormazlar mı adama?

İnanılır gibi değil! Devletin olmadığı yerde orman kanunları işler. Ve bir Belediye yetkilisi çıkıp gençleri kaba kuvvete davet ediyor. Hey Yarabbim, aklımı koru!

Bu konuya burada nokta koyup, yürüyüş sırasında görüşlerini aldığım Soğuksu Mahalle Muhtarı Muharrem AYDINOĞLU’nun anlattıkları ile noktalayayım haberi:

“ Hepimizin çoluk çocuğu var. Dik durmak ve birlik olduğumuzu göstermek için harekete geçmek gerekiyordu. Geç de kalınmıştır ama bu saatten sonra birlik ve beraberlik içinde şu güzelliği devam ettirmek gerekiyor. Halk burada hareketlenirken, devlet büyükleri de bu suça karşı olan cezaları ve yerinde karar almalarını bekliyorum.

Her gece sabah 1.30- 2.00 gibi mahalleyi dolaşıyorum. Ortalıkta uyuşturucu kullanan çocuklar görüyorum. Bunların hepsi bizim çocuklarımız. Perişan halde meydanlardalar, onlarla uğraşıyoruz.

Son 15 gündür (Beykoz’da uyuşturucu karşıtı tepkiler anlamında) güzel bir hareketlilik var. İnşallah bunun devamını göreceğiz.”

Yorum& Haber: Arzu Başlantı


Fotoğraflar: Hüseyin İŞLER

 
Toplam blog
: 230
: 1315
Kayıt tarihi
: 26.08.12
 
 

Doğum yeri: Berlin Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu (Bölüm ve fakül..