Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '08

 
Kategori
Deneme
 

Petoş'uma

Petoş'uma
 

PETOŞ


''Hamdım, piştim, yandım'' diyor Mevlâna.Y anmak bugünlerde ailece yaşamakta olduğumuz bu duygu olsa gerek. Onbeş yıl üç aydır hayatı paylaşmakta olduğumuz sevgili köpeğimiz Petoş'umuzun bizden ayrılmak üzere olduğu, ama bu kararı ne kendisi verebiliyor, nede biz kabul edebiliyoruz.Klavyenin tuşlarıyla beni buluşturan duygularımı anlatmam kolay olmayacak.

Sevgili Petoşumuz;
Seni ilk aldığımız günü anımsıyorum.Dört kardeşin en yaramazı ve en oburu demişti sahibin.En çok sevdiğin yemeğinde makarna olduğu.İlk tanışmamızda avucumdan içtiğin dostluk suyunu hatırlıyorum, dilinin ılık dokunuşu halâ avucumda.Kapkara kuzguni siyah tüylerinle yürümüyor sanki yuvarlanıyordun.Annenden, kardeşlerinden ayrılmak tıbkı bu gün gibi zor olmuştur tahmin edebiliyorum, sinirlerinin en duyarlı organı midendi, iki gün üzüntünden kustun en sevdiğin makarna bile seni iyi etmemişti.Ama bizden gördüğün sıcak sevgi sana öyle güven duygusu vermiştiki kısa zamanda evin baş köşesini kapacak kadar seni bizden yapmıştı.

Gururun, muhalif duyguların asla boyun eğmeyen kişiliğinle hiç bir zaman kuyruk sallamayan onurlu bir kişiliğin oldu.Seni aç bırakmak yerine sana küsmek, en içerlediğin ceza şekliydi.Köpek eğitiminde deneyimli kişilerin eleştirierini kaç kez yanıltmıştın.Seni seven, sevmeyen, senden korkan insanları nasılda ayırdedebiliyor ona göre davranıyordun.İzmit'te karşı komşumuz Ercüment Amcayı(uçaktan düşmesi sonucu belden aşağısı felçli) nasılda koltuk değneklerinin sesinden tanır, kapının arkasından, yalnız bırakıldığının şikayetini yapar, ona dert yanardın.Sana filozof Petoş adını takmıştı.Gece oturmasına gelen konukların önüne, saat tam onikiye geldiğinde oturur, sesinle, vücut dilinle artık gitmelerini söylerdin, çünkü çişin gelmişti, sıkışmıştın, siz gidin bende çiş yapmaya gideyim dercesine, seni biz anlardık, onlara da tercüme ederdik gülmekten kırılırlardı.Türünüzün duygularını anlayabilmek birlikte yaşamakla mümkün.Duygu dünyamıza kattığın, koşulsuz sevgi, karşılıksız hizmet, sorumluluk duyguları bize çok anlam değerleri yükledi.Hizmetin konusunda, sevgili eşim Rumi Mutlu;sabrın mastırını yaptı seninle.O'na teşekkür ediyor, gösterdiği örnek davranışıyla, üç günde kapı önüne bırakılan hayvanların sahiplerine, söyleyerek değil yaparak örnek oluşunu takdir ediyorum.

Seni tanıyan eş, dost akrabalar, telefon konuşmalarında bile, senin hatırını sorup, selâm söylerlerdi.Geniş bir hatır, gönül alanın vardı.
Bir gün sınıfta derste kurduğum bir cümlede, senin adını kullanmıştım.Çocuklardan biri, büyük bir heyecanla''öğretmenim Petoş'u tanıyorum, C 35 Daire 25 de oturuyor''demişti gülmekten kendimi alamamıştım.
Birlikte geçen yıllarımızda anıların hangi taşını kaldırsak, sen varsın.
Yaşmın varoluşunda her canlının bir varoluş nedeni olduğuna inananlardanım, senin varoluşun;sana dokunan insanlardan korkuyu atman.Yaşamımızda kimbilir kaç insan senin sevginle, sana dokunuşlarıyla korkularını yendiler.Şimdi içinde bulunduğumuz bu çaresiz durumun, biz kaçınılmazın mutlağın idirakindeyiz, sense bundan habersiz herzaman ki direncinle ölüme meydan okumaktasın.Senin acı çekmemen adına uyutulmanı istemiyorum,
henüz bu eylemi yapacak kadar büyümedim galiba.Korkulu rüyalar gördüğün gecelerde, ağlardın, hemen sesini duyar, kalkar, başını okşardım, rahatlardın, şimdi öyle bir rüyadasın Petoş'um hiç korkma.
Ölümlerin ardından yazılır duygular ben bugünbu geleneği ters çevirerek, seni okşayarak sana olan duygularımı yazmak istedim.Vedaları hiç sevmem, sana güle güle demeye dilim varmıyor.(şu anda tam ''güle güle''sözcüklerinin harflerini yazarken Petoş yine korkulu rüyalarındaki gibi ağlama sesi çıkardı)Hayretler içindeyim yazım boyunca hiç çıkmayan sesi ''güle güle''sözcüklerinde çıkarmış olması tesadüf hiç değil.

Sevgili Petoş'um biliyorsun senin heykelini yaptım, sana şarkı yaptım, şimdi izninle şarkı sözlerini dostlarla paylaşalım.

İnsanlar kurnazlıktan bıktılar,
Saf sevgiyi aramaya çıktılar,
Petoş'un bir çift güzel gözünde,
Saf sevgiyi yakaladılar.
Ah Petoş, ah Petoş,
Gözlerin ne hoş..

Bakıpta göremediler,
Görüpte sezemediler,
Bir tekme vurupta sana,
''Çek şunu korkuyorum'' dediler,
Sevgini göz ardı ettiler.
Ah Petoş, ah petoş,
Gözlerin ne hoş Petoş,

Sorumluluğu yaşatarak anlattın,
Sana dokunandan korkuyu attın,
Karşılıksız sevgiyi anlattın,
Bilgeliğime bilgelikler kattın
Yaşamıma anlamlar kattın,
Ah Petoş, ah Petoş,
Gözlerin ne hoş Petoş.

20/02/2005 Çıralı

Yazımı tamamlamak üzereyken son gelen krizden Petoşumuzu çıkaramadık.Sürekli çırpınmakta, vadesiyle ölmesini istedik fakat ne kendi gücü kaldı, nede bizim gücümüz uyutmak zorunda kaldık.Başlayan bir yazının bile nasıl biteceğinin bilinmediği bir dünyada yaşamaktayız.Dünya bize sunduğu tüm görüntüleriyle, nekadar da geçiciliğini anlatmaya çalışsa neden kabullenmekte zorlanıyoruz?İnşallah bir gün anlayacak kadar büyürüz.
Sevgili Petoş'um senin bedenin evimizin bahçesinde bir ağaç, bir çiçek bir yaprak olurken, dilerim ruhun bir sevgi gezegeninde;hayvanların sevildiği, ormanların yakılmadığı, insanların insanca yaşadığı bir varoluş boyutunda yine bir sevgi kavşağında buluşur yollarımız.

 
Toplam blog
: 137
: 586
Kayıt tarihi
: 05.02.08
 
 

Evrenin dilini çözmeye çalışan; sevenlerin diyarından, yeryüzüne sevgi elçisi olarak gelen, dünya ay..