Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '09

 
Kategori
Öykü
 

Peyote'de ilkbahar - Bölüm 11

Peyote'de ilkbahar - Bölüm 11
 

arkası yarın...


BÖLÜM 11 - Neyse...

-Paranın çoğu Benekli Fokları Koruma Fonu'na aktarılacak öyle mi? diye sordu Jetro.

-Sanırım öyle , diye yanıtladı Lucifer'ın gişesindeki adam giriş biletini uzatırken. Biletinizi atmayın, ilk içkiniz bedava, diye uyardı Jetro'yu ardından.

-Eyvallah. Sağ ol.

Jetro, hiç bir yere uğramadan bara gitti ve bir duble kekikli cin krema aldı. Sırtını duvara yaslayacak şekilde bir köşeye oturdu ve etrafı seyretmeye başladı; seyrettiği güzel kızlardan başka bir şey değildi. Her birinin en güzel yerini gözüne kestiriyor ve sadece o kızın orasına bakıyordu. Böylece gecenin en güzel karma kızını yaratma oyununu büyük bir zevkle oynuyordu. Yalnız yüz seçmekte biraz zorlanmıştı. Kiminin gözleri çok güzeldi, kimininse dudakları veya burnu. Bir de yüz seçerken karma yaparsam bu iş iyiden iyiye zorlaşacak, diye düşündü. Bunun üzerine gecenin en güzel yüzü olarak burnu güzel olan kızı seçti. Çünkü onun gözleri ve dudakları da diğerlerinin burunlarıyla kıyaslayınca oldukça güzeldi. Sigarasını yaktı ve güvercin paça pantolon veya soba borusu kazak giyen kızlar adına "gecenin en güzel kızı" seçilme şansları olmadığı için üzüldü. Paketteki son sigarayı içtiğini fark etti ve paketi buruşturup kül tablasının içine bıraktı. İçkisinden bir yudum daha aldı ve büyük bir özenle heykelini yapmaya başladı. Önce güzel burunlu kızın yüzünü yerleştirdi olması gereken yere. Ama yüz, havada öyle asılı duramadı ve yere düşüp parçalara ayrıldı. Jetro, yerçekimine karşı koymayı başaramayan yüz için ikinci denemede ısrarlı olmadı ve bakışlarını açık mavi etekli kıza çevirdi. Daracık mini etek, kızın yuvarlak kalçalarını sımsıkı sarıyordu. Neredeyse beline kadar uzanan yırtmacı da gecenin en güzel kızının ilk parçası seçilmesinde önemli bir rol oynuyordu. Jetro, kızın en hoşuna giden bir andaki görüntüsünü beyninde dondurdu ve tam belinden keserek heykelinin alt kısmını oluşturdu.

Ardından siyah büstiyerli kızı yakaladı bakışlarıyla. İncecik beli, göbeğindeki hızması ve bir avuç büyüklüğündeki yuvarlak ve dik göğüsleriyle bu gecenin en güzel ikinci parçası olmayı açık farkla hak etmişti. Kıpır kıpır bir kızdı. Yerinde bir türlü duramadığı için Jetro onun en hoş fotoğrafını beynine yerleştirmekte zorlanıyordu. Bir süre sırtı dönük şekilde durdu. Kısa saçlarının bittiği yerden başlayan ve bir yılan gibi aşağıya doğru kıvrılan saç demeti şeklinde dövmesi Jet’in çok hoşuna gitmişti. Jetro 2-3 dakika kadar sabrettikten sonra kız kahkaha atmakta olan yüzünü eliyle kapatmaya çalışarak ona doğru döndü. Yüzü o kadar önemli olmadığı için Jet onun bu halini beyninde dondurdu ve boynundan yukarısı ile belinden aşağısını kesip attı. Kalan kısmı ise büyük bir özenle yerine yerleştirdi.

Şimdi sıra daha önceden seçtiği güzel burunlu kızı bulmaya gelmişti. Onu bulmakta fazla zorlanmadı. Çünkü hemen bir kaç metre ötede bir arkadaşıyla konuşuyordu. Kızın en güzel anını yakalamak için dikkatli dikkatli bakarken birden onun bunu fark ettiğini ve kendisine doğru yürüdüğünü gördü. Sanki kız onun beyninde oynadığı oyunu biliyormuş gibi bir düşünceye kapılıp heyecanlanmıştı. Gecenin en güzel yüzü burnunun dibine geldiğinde, Jet heyecandan donup kaldı adeta. Ama kız ardında bıraktığı parfüm kokusuyla beraber Jet’in önünden yürüyüp geçti ve bara gidip kendine bir içki aldı. Tam önünden geçerken Jetro'ya öyle bir bakış fırlatmıştı ki, Jet bu bakışı çoktan olması gerektiği yere yerleştirmişti bile. İçkisinden bir yudum aldı ve gözlerini kapadı. Gecenin en güzel kızını seyrediyordu. Canı sigara istiyordu, az önce söndürmüş olmasına rağmen. Oynadığı oyunu bitirdi ve sigara almak için dışarı çıktı. Tam o sırada Lucifer'ın önünde siyah bir Barakuda SLXKLM12, içeriyi göstermeyen koyu camları ve bütün görkemiyle durdu. Yol kenarında bekleyen görevliler koşup kapıları açtılar. Açılan kapıdan ilk olarak bileklere dolanmış bağcıklarıyla siyah, incecik topuklu bir bayan ayakkabısı, sonra da daracık, simli siyah kumaştan yapılmış pahalı bir elbise indi. Elbisenin içinde de Kırağı. Jet bir kez daha donup kalmıştı. Bir gecede iki kez biraz fazla oluyor ama, diye düşünmekten kendini alamadı.

Zengin sevgilisi etrafa para saçıyor, insanları aşağılar bir gülümseme ile onların selamlarına karşılık veriyordu. Jet fırsattan istifade Kırağı’nın yanına gitti:

-Hey! Fıstık gibi olmuşsun kız!

-Aaa! Sen şeydin di mi? dedi Kiki, şaşkınlıktan açılan ağzını eliyle kapatarak. Jeriko! N’aber, nasılsın bakalım?

Jetro yıkılmıştı. Bu ucuz taktiklerden nefret ederdi: "Seni bi yerden hatırlıyorum ama…" numarası!

-Bok gibi! diye yanıt verdi. Arkasını dönüp giderken kızın sessizce "manyak şey" dediğini fark etti. Nefret etmişti kızdan. Ama yine de onu hayalindeki gecenin kızının yerine çoktan yerleştirmişti. Hem de her yerini…

Dirim her zamanki gibi motoruyla gelmişti. İçeri girer girmez Jetro'yu aramaya başladı. Jet pistin bir kenarında iki çirkin kızla sohbet ediyordu. Sigara paketinin şeffaf jelatinini burnuna takmış, kızlara komiklik yapıp onları güldürüyordu. Eğilip bir tanesinin boynuna bir öpücük kondurdu. O sırada Dirim yanlarına geldi.

-Ooooo! Aziz dostum Dirim gelmiş. Sizi tanıştırayım. Kızlar, bu en has arkadaşım Dirim. Dirim, bunlar da kızlar.

-Memnun oldum diye bağırdı Dirim. Sonra Jet'in kulağına eğilerek çok içmişsin yine oğlum, dedi.

-Yok be baba! Daha beşinci bardak.

Bir süre sonra Vega sahnedeki yerini aldı. Gitarların ve davulun gürültüsünün ardından mor renkli sis dumanlarının arasından gelen solistin sesi duyuldu:

“Ben her zaman böyle, ben böyle vesaire...”

Kendilerini izlemeye gelen kalabalığı coşturmayı çok iyi biliyorlardı. Dirim, Jet ve o iki kız, deliler gibi eğlendiler, tepindiler, dans ettiler o gece. Jet'in bütün ısrarlarına rağmen Dirim kızlardan herhangi birini tercih etmeyince Jet, gece yarısına beş kala, fazla taksi parası vermesine gerek kalmadan iki çirkin kızı da alıp Lucifer'dan ayrıldı.

Yerden yükselen sis, kırmızı spotun ışığıyla büyülü bir hava yaratmıştı Lucifer'da. Gecenin geç saatlerinde birbirine sarılıp dans eden yorgun çiftleri seyrediyordu Dirim. Polen'i özlediğini hissetti. Göğsünün tam ortasında bir şeyler kıpırdıyordu sanki onu düşünürken. O sırada dans etmekte olan Kırağı ve züppe sevgilisini öpüşürlerken gördü. Kırağı gözlerini kapamıştı. Adamın gözleri açıktı ve etrafında dans eden kolları sevgililerine dolanmış çıtır kızları süzüyordu. Dirim gördüklerinden sonra Jet'in bu geceki tuhaf davranışlarına bir anlam verebilmişti.

Lucifer’dan hızla dışarı çıkarken tuvalete girmek için kuyrukta bekleyenleri rahatsız etmek zorunda kaldı. Kapıdan dışarı çıktığında kulaklarının çınlamasından ve bir süreliğine içeride bıraktığı yaşam tarzından olsa gerek, dışarıdaki hayatına dönmesi bir kaç dakika alıyordu.

Motoruna gaz vermeden az önce içinde hissettiği büyük bir özlemle tatlı Polen’i görebilmek için Serin’in evine gitmeye karar vermişti. Rüzgarın etkisiyle uçuşan saçları, kendisini atının üzerinde doludizgin sevgilisine gitmekte olan bir şövalye gibi hissetmesini sağlıyordu.

Dirim merak ve heyecanla Serin’in kapısını çaldığı sırada, kaymaktan nefret eden küçük bir yıldız, hilal şeklindeki Ay’ın alttaki sivri ucuna tutunmaya çalışıyordu.

Neyse ki kapıyı Polen açtı.

 
Toplam blog
: 30
: 777
Kayıt tarihi
: 01.11.08
 
 

Elektronik mühendisiyim. Peyote'de İlkbahar adlı romanın yazarıyım. Özel bir şirkette iş birimi müdü..