Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '09

 
Kategori
Dilbilim
 

Piaget ve dil edinimi

Piaget ve dil edinimi
 

Empirist düşünce anlayışı öğrenimin çevreyle olan etkileşimle gerçekleştiği görüşünü savunmaktadır. Yani her şey tecrübeyle, deneyimle öğrenilir. Rasyonalist düşünce ise öğrenimin doğuştan olduğunu savunmaktadır. Öğrenim iç mekanizmalar sonucunda oluşur. Her şey insan düşüncesinin içerisinde yer alır. Interactionalist yaklaşım ise öğrenimin her ikisi üzerine kurulu olduğu anlayışını benimsemektedir. Her şey doğuştan gelen iç mekanizmalar ile çevre sonucu oluşan olguların bütünleştiği yerde yatar. Her şey sonradan öğrenilir ya da her şey doğuştan gelir anlayışını savunmaktan ziyade bireyin doğuştan gelen potansiyeli vardır ve potansiyel tecrübe sonucu gelişim gösterir. Örneğin bir tohumun bitki olması için bu tohumun belirli bir tohum olması ve belirli bir gelişim programına sahip olması hem de dış etkenlere ışığa ve suya gereksinim duyması gerekmektedir.

İşte Piaget’de bu noktada öğrenme konusunda her ikisinin bir araya geldiği alanda yer almaktadır. Kendini doğuştan olanla edinilmiş donanımı birbiriyle bağıntılı gören “ortadaki adam” olarak kabul ediyordu. Çocuklar üzerinde yaptığı ilk incelemeler doğuştan olan ya da çevreden edinilen donanım arasındaki bağıntının insan zekasının gelişiminde geçerli olduğuna onu ikna etti. Çocukların fiziksel dünyaya ve doğaya ilişkin ne kalıtım yoluyla sahip olduğu, ne de klasik anlamda öğrendiği fikirler beslediğini keşfetti. Örneğin küçük çocuklar gece yürüyüşe çıktıklarında ayın kendilerini takip ettiğine, rüyaların onlar uyurken pencereden içeri girdiğine, dalgalar ve rüzgardan uçuşan perdeler de dahil olmak üzere hareket eden her şeyin canlı olduğuna inandıklarını buldu. Bu fikirler nerden geliyordu? Doğuştan olamazdı. Çünkü doğuştan olan bir şey değişmez. Oysa bu fikirler sabit kalmıyordu. Büyükler de bunları öğretiyor olamazdı. Çünkü yetişinler bu şekilde düşünmezler. Oysa çocuklar dünyanın her tarafında öğrenilmeyecek fikirler besliyorlardı.

Klasik psikoloji öğrenmeyi, tecrübeler sonucu davranışlarda meydana gelen değişiklikler olarak tanımlarken Piaget bu görüşün aksine öğrenmenin davranışlar sonucu tecrübelerde meydana gelen değişiklik olduğu fikrini ortaya atmıştı. Çocuğun gelişiminin temeli ona göre şu dört evre üzerine kuruludur:

1. Duyusal- motor dönem: 0-2 yaş arası. Genellikle somut objelere egemen olma dönemi;

2. İşlem öncesi dönem: 2 yaşından 6-7 yaşına kadar: rüyalarda, hayalde var olan sembollere egemen olma;

3. Somut işlemler dönemi: 6-7 yaşından 12 yaşına kadar: Rakamları, sayıları tanıma ve bunlar arasında ilişki kurabilme ve sonuçlar çıkarma;

4. Soyut işlemler dönemi: 12 yaşından 15 yaşına kadar: kendi düşünceleri ve başkalarının düşünceleri üzerinde kafa yorabilme.

GENETİK EPİSTEMOLOJİ: Piaget, felsefe sorulara, onları deneysel testlere tabi tutarak cevap arayan deneyci bir felsefe yaratmıştı. Bu yeni dala “genetik epistemoloji” adını verdi.

ÖRNEKLER:

Piaget, küçük çocukların bir kimseyi temel niyetinden çok yaptığı hasarın miktarına göre yargıladığını fark etti. Çocuklara iki hikâye anlattı. Birincisinde, masayı hazırlamada annesine yardım eden çocuk 12 fincanı kırar; ikincisindeyse, reçel almak için dolaba tırmanması yasak olan çocuk dolaba tırmanır ve bir fincanı kırar. Küçük çocuklar birinci öykünün kahramanının on iki fincan kırdığı için daha fazla cezayı hak ettiğine inanıyorlardı. Daha büyük olanlar ise ikinci öyküdeki çocuğu annesine bilerek karşı geldiği için daha suçlu buluyorlardı.

Piaget, çocuklara yalan konusunda sorular sorulduğunda da benzer yanıtlar aldı. Farklı yaş gruplarına ait çocuklara iki hikâye anlatıldı. Hikâyenin birinde çocuk annesine caddenin ortasında bir maymunun çaldığı orgun ritmine uyarak dans eden pembe bir fil gördüğünü söyledi. Diğer hikâyedeyse çocuk aritmetik sınavından 65 aldığı halde 100 aldığını söyler. Küçük çocuklar, filli hikâyeyi anlatan çocuğun daha çok suçlanması gerektiğini, çünkü onun yalanının daha “büyük” olduğunu belirttiler. Büyük çocuklarsa fil hakkındaki öyküyü anlatanın annesini eğlendirmeye çalıştığını, bu yüzden mükemmel bir not aldığını söyleyerek annesini ciddi bir biçimde kandıran çocuktan daha az kabahatli olduğunu belirttiler.

Bu ve bunun gibi diğer çalışmalarında Piaget, büyük çocukların öznenin niyetine dayanan “öznel bir ahlak anlayışına sahipken”, küçüklerin zararın miktarına göre “nesnel bir ahlak anlayışına” sahip olduğunu buldu. Fakat nesnel ahlaktan öznele doğru olan bu gelişimci ilerleme görecedir. Yetişkin olarak bizler özellikle çocuklarla ilgili durumlarda nesnel ahlakı açığa çıkarırız. Örneğin, çok özel bir önemi olmayan plağı bilerek paramparça eden çocuk, babasının en çok sevdiği plağı kazara kıran çocuktan büyük ihtimalle çok daha az azar işitecektir. Böyle durumlarda bir eylemin kötülüğünü ardındaki niyete göre değil, neden olduğu zarara göre yargılama durumuna geri döneriz. Yerini alma yoluyla meydana gelen zihinsel gelişime işleyişin bir önceki düzeyine göre dönme ihtimali her zaman vardır.

Her hangi bir bireyin zihinsel gelişimi esnasında, matematiksel, mantıksal yapılar dilin ortaya çıkışından önce var olmaktadır. Dil ikinci yılın ortasında bir yerlerde ortaya çıkar. Fakat bundan önce, hemen hemen birinci yılın sonunda ya da ikinci yılın başında kendi mantığına- eylem mantığı- sahip bir pratik zeka olan duyusal- motor zeka vardır.

 
Toplam blog
: 8
: 4541
Kayıt tarihi
: 17.05.08
 
 

1977 doğumlu olan yazar lisans eğitimini 1999 yılında Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim..