Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Piknikçiler ve her zamanki çöp sorunumuz

Piknikçiler ve her zamanki çöp sorunumuz
 

durmadan doğayı katlediyoruz


Yaz geldi ya sahiller ve ağaçlık alanlar şenlendi ve piknikçilerin mangal sefası da başlamış oldu. Ne yol kenarları kalıyor, ne kaldırımlar ve ne de park çimlerinin üzeri. Her yer müsait mangal yapıp et yemek isteyenler için. Dumanlarını da serbestçe salıyorlar gelen geçen insanların üzerine. Kokuları da hakgetire tabii. Aralarından geçerken et yemiş gibi oluyorsunuz zaten. Üzerinize sinen et kokuları ile yetiniyorsunuz. 

İsteyen yapsın mangalını, pişirsin etini yesin de benim sorunum arkalarında bıraktıkları çöplerle ve duyarsızlıklarıyla ilgili. Yemek artıklarını bir torbaya doldurup oraya bırakıp gidiyorlar, sabaha kadar orada kalan çöp torbalarını kediler, köpekler ve kargalar deşip duruyor ve sonrasında sağa sola dağılıp, bir acaip görüntü oluşturuyorlar. Sabah yürüyüşü yapanlar bunların üzerinden sekerek yürürken, akşam orada olanların ne yediklerini de bir bir anlamış oluyorlar yerdeki manzaralardan. Müthiş bir çevre kirliliği yaşanıyor. 

Bunların arasında sosları dağılmış kızartmalar bile gördüm ben sabah yürüyüşümde, deniz kenarında üstelik. Biberler tek tek arz-ı endam ediyordu orta yerde. Oraya buraya atılmış şişeler, plastik tabaklar, petler mi ararsınız, karpuz vb. meyve kabukları mı, kemik parçaları mı her ne isterseniz bilumum hepsi var. Daha bunlar toplanıp temizlenmeden yeni piknikçiler gelip eski çöplerden rahatsız olmadan kendi ateşlerini yakıp kendi çöplerini de diğerlerine ekliyorlar. 

Bu nasıl insanlık ben anlamıyorum. Yediğin içtiğin şeylerin atıklarını niye bırakıp gidersin ki orada. Belli ki sokak hayvanları dağıtacaklar. Bir torbaya doldur, al arabanın bagajına götür müsait bir çöp konteynerine at yolda giderken. Bu kadarcık şeyi algılayamıyorlar mı yoksa bana ne mi diyorlar? Yazık. 

Ve çekirdek kabukları. Aman tanrım her yerdeler. Deniz kenarında ya da parklarda banklarda oturanlar küçük büyük çocuk kim olursa çitlediği çekirdeğin kabuklarını direkt yere atıyorlar. Ayaklarının altı bir kümbet haline gelmiş kabuklardan. Ellerine bir torba alıp içine atamıyorlar. Bunu düşünemiyorlar. Bu nasıl bir aymazlık. Nasılsa bir süpüren olur arkalarından. Kendi evlerini tozlardan arındırıp sokakları parkları caddeleri çöp deryası içinde bırakıyorlar kendileri eğlenirken. . Bu nasıl bir insanlık. 

Üstelik bir çöp ayrıştırma meselesi de var. Doğada kaybolması binlerce yıl alanla, saatler içinde yok olacak olan çöp bir arada aynı yere atılıyor. Tek bir ev olsa büyük bir sorun değil ama koca şehir düşünüldüğünde korkunç büyük ve ciddi atıklar ortaya çıkıyor. 

Ben değil sokağa ufacık bir çöp atmak, evimdeki atıkları da ayrıştırıyorum ve buna çok dikkat ediyorum. Belediye ambalaj ve kağıt, cam atıklarını ayrıca alıyor. Bize düşen sadece bu iş için verilmiş büyük mavi torbalara ayrıştırmak. Bunu bile yapmayanlar var. Eline ne geçerse atıyor çöp kutularına. Bir bilinçsizlik gidiyor halkta. 

Günlük yaşamımızda zaten çılgınca çöp üretiyoruz. Her gün gazete ve diğer kağıtlar, su ve meşrubat kutuları, plastik torbalar, şişeler ve ıslak evsel atıklar vb. Türkiye’de çöp bir an evvel kurtulunması gereken bir şey, nasıl kurtulunduğu hiç önemli değil. 

Sokaklarda gezen ambalaj atığı toplayan çocuklar bile ayrıştırma konusunda hizmet veriyorlar ve topluma faydalı oluyorlar. Toplanan katı atıklar bir merkezde geri dönüştürebiliyor. Piller çok önemli. Normal çöplüğe atılan pillerin içindeki zehirli kimyasal direkt toprağa karışıyor ve çevreye zarar veriyor. Pillerin ayrıca toplandığı kuruluşlar var. Ayrıca atık yağlar bile kuruluşlarca toplanıyor. Ama acaba dikkat ediyor muyuz bütün bunlara.Yavaş yavaş doğayı katlediyoruz el birliğiyle. 

İnsan ırkı olarak şu an yaşadığımız gibi yapıp, doğaya böyle kötü davranmayı sürdürürsek, bunda inat edersek, bir süre sonra yok olmayı da göze almamız lazım. Ve bunu hak ettiğimizi de düşünmemiz iyi olur yanında. 

Çevreye duyarlı insanların bireysel olarak bilinçlenmesinin ve çalışmalarının yanında, kentsel olarak yöneticilerin buna katkısının önemi daha büyük. Önce halkı çevre konusunda bilinçlendirdikten sonra, ayrıştırma için çalışmalar arkadan gelir. 

 

Şükran Demirtaş 

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..