Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '08

 
Kategori
Güncel
 

Pippa Bacca / Barışın gelini...

Pippa Bacca / Barışın gelini...
 

Giusseppina Pasqualino di Marineo,''Pippa Bacca'' (1975-31.Mart.2008)''Barışın Gelini''


Fethullah Gülen'in, 13.4.2008 tarihli ''Zaman'' gazetesinde, zamansız bir yazısı yayınlandı... ''Hayali cihan değer'' adlı yazısında, bizim geçmişteki(!), sihirli dünyamızı onun güzelliğine duyulan aşkı tanımlayarak, bizi, biz yapan, insanı mana meltemiyle heyecanlandıran pembe-yeşil;neşeli, sevinçli o dünyayı kendince yorumlayarak şöyle devam etmekteydi: ''... o günkü nesillerin her zaman pırıl pırıldı kalpleri, sımsıcaktı atmosferleri... Ve her tarafta sağlam bir huzur nümeyandı (gözüküyordu). Şimdilerde çokca şahit olduğumuz eşkiyalık, çetecilik, anarşi, zorbalık, derin devlet, faili meçhul gibi konular, hiç mi hiç bilinmezdi.. Bilinmezdi, zira o zamanlar heryerde nizam, ahenk, hakkaniyet, adalet ve merhamet hakimdi... Hırs, haset, haksız kazanç, ihtikar, rüşvet, iltimas, dolandırma, kandırma, hortumlama... türü hususların bazıları hiç bilinmez, bazıları da sadece sözlüklerde görülürdü…

Zira o günün tali'li (kısmetli) insanları fevkalade kanaatkar, haramdan uzak, helale kilitlenmiş ve hep hak duygusuyla oturup kalkarlardı…

''Sızıntı dergisinin Nisan sayısından alıntılanan bu yazı, güzel bir hayal ürünü; güzel rüyalara dalmak isteyen insanlara önerilir! Ancak, helale kilitlenme, hep hak duygusu, adalet ve merhamet duygusu temiz yürekli insanımızın önemli bir kısmı için, çeşitli düşünsel platformlarda geçerliliğini korusa da, Tanzimat öncesi Anadolu'daki, muhakeme kayıtları da, askeri kassam ve tereke defterleri de, sosyal olaylar da, var olan üretim ilişkilerinin üzerine oturtulmuş ekonomi-politik de, bunun çoğunlukla tersini söylüyor! Osmanlı'da toprak mülkiyetindeki özelleştirme de, bu günkü gibi, etik dışı ve haksızlıklarla doludur ve Tanzimat'la ivmelenen toplumsal ve politik ahlaksızlığın kollarından birini oluşturur! Anadolu'da her zaman üretimin içinde yer almış olan kadın da bu haksızlıklara bu güne kadar hep birinci dereceden muhatap olmuştur!.. Anne olan, üreten, her şekilde , etiyle, kemiğiyle, cinselliğiyle sömürülen Anadolu kadını… Ve ancak Cumhuriyet'le birlikte göreceli olarak bir konuma gelen, bir onur kazanan ''Cumhuriyet Kadını..''!

Ankara dönüşü yolda, yol yorgunluğuyla uykuya dalmaya başlarken, diğer gazetelerdeki haber yazıları uykumu kaçırıyor, beni başka düşüncelere daldırıyordu...

Anadolu topraklarında, toplumsal yapının, varolan sosyal ve ekonomik ilişkilerin ana omurgasının önemli bir bölümünü teşkil eden Hristiyan kesimin çok büyük bir bölümünün , bir nedenle , yeni kuruluşun dışında kalması, bugün de bir şekilde bize bir bedel ödetmektedir! Binlerce yıllık ortak bir kültürün yarattığı dengeler ve onun yarattığı toplumsal rekabet ve biraz da kıyaslamacı toplumsal denetleme mekanizması bozulunca, yeni toplumsal yapılanmalar, bunun eksikliğini bilmeden arıyor... Siz bizim ülkeden bir kadının böylesi bir barış eylemine soyunabilecek olmasını, düşünebilir misiniz? Bizim kültürümüzden böyle örneklerin çıkması, velev ki oldu, çıktı; kamuoyunun olumlu tepkisine mazhar olması mümkün değildir! Standart kılişeler hazırdır!

Allah'a emanet kanunlarımız ve zihniyetimizle, yukarıdaki pembe-yeşil dünyalara ulaşmamız sizce mümkün müdür? ''Kadın Dayanışma Vakfı'' TCK'nın 438.maddesinin değişmesi için az uğraşmadı! Bu ülkede, 2007 Aralığında İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, kuzeyden gelen bir yabancı kadınla ilgili, tecavüz iddiasını redderken, kadının uyruğuna gönderme yapıyordu ve hiçbir doktordan psikolojik muayane raporu bile(her zamanki gibi) talep etmiyordu... Bu ülkede, erik ağacında erik koparırken yakalan 12 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz eden, ağacın sahibine (maalesef ve maalesef...) tahrik indirimi(!) uygulanıyordu... İşte çürümenin yasal zemini!

Barışın kızı, dünya yeni bir bahara girerken, tasarladığı uzun bir barış yolculuğuna hazırlanıyordu... Ancak Doğu'nun tarihten gelen riskini kimse ona tam hatırlatmamıştı... Bu tehlike , İskender'den, Pippa Bacca'ya kadar uzanan bir sürecin, trajedisini ve anlaşılmazlığını içinde taşıyordu! Doğu her zaman, özellikle bir Batı'lı için, olası tehlikelerle doluydu... Batı Meryem'in kızlarını korurken, Doğu, erkekleri koruyordu! Batı'lı kadına , ''kolay'' olarak yaklaşan bir erkek anlayışı, ayrıca bir ''bitirim takımı da'' her zaman her yerde teyakkuzdaydı... Ve ülkenin deniz aşırı bürokrasisi de, yasaları ve uygulayıcıları da, bu erkek egemen rezilliği bir şekilde destekliyorlardı... Ve ülkenin kadınları, hiçbir zaman güven içinde, gece sokağa çıkamıyorlardı. Ve Türkiye ne Avusturya ne de Amerika değildi... Oralarda, bir kadına en ufak bir taciz şekli, ilk aşamada, o mekana , kişinin bir kilometre bile yaklaşmasına izin vermiyordu! Yetkilerle donatılmış, vatandaşı korumak ve kollamak için, ''şahit, belge istemeyen'', beyanını yeterli bulan bir polis yasası ve eğitimli örgütü vardı...

Ülkenin gene bir utancını (sözde değil özde...) taşıyan binlerce aydınlanmış ülke insanı, üzüntülerini, Pippa'nın annesi ve kız kardeşiyle paylaşmayı biliyorlardı...


13.4.2008/Tarabya

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..