Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Pırpır gitti

Pırpır gitti
 

Arkadaşımın armağanı olarak evimize geldiğinde henüz bir aylık bir bebekti. Parlak sarı, yeşil tüylerinden başka hiçbir özelliği olmayan, bir avuç içine sığacak kadar küçük bir muhabbet kuşuydu. Biraz da meraklı mıydı ne, odanın içinde dolaşıp duruyordu. Hatta uçmasını bile tam bilemediğinden olsa gerek, bazen de yerde yürüyordu. Birkaç kez, ezilme tehlikesi geçirince, kafesinde daha fazla ikamet etmesi gerektiğine karar verdik. En azından artık kendisinin uçması gereken bir kuş olduğunu öğrenene (nasıl olacaksa) dek. İçgüdüleri onu yanıltmadı, çok kısa sürede uçmasını öğrendi. Artık omuzlarımızda, başımızda dolaşıyor, bizden sıkılınca da evin içinde geziyordu. Bazen onu TV kumandasının tuşlarını koparırken yakalıyor, bazen önemli sayılabilecek bir evrakı gagalarken son anda kurtarıyorduk. Adını, Richard Bach'ın bir kitabından esinlenerek, "Pırpır" koymuştuk. Kızım 3 yaşındaydı ve ikisi de çok iyi anlaşmaya başlamışlardı.

Pırpır'ı hepimiz çok sevdik. O da bizi sevdi. Hala bir avucumuzun içine sığacak kadar küçüktü ama evimizde kocaman bir yeri vardı. Sabah hepimiz evden ayrılıyor, işlerimize gidiyorduk. Pırpır evde yalnız kalıyordtu. Canı sıkılmasın diye radyoyu açık bırakıyor, kafesinin kapısını da açarak, odanın içinde dolaşmasına izin veriyorduk. Yine de akşam geldiğimizde bizi küs karşılıyordu. Tüm canlılar gibi yalnızlıktan hoşlanmıyordu. Biz bir eş almayı akıl edemedik ama Pırpır 4 yaşında iken, kendisine bir eş geldi. Bir yaz günü kafesi ile balkona çıkarmıştık. Nereden kaçtığını öğrenemediğimiz masmavi tüyleri olan bir muhabbet, Pırpır'ın kafesine gelip kondu. Nefes nefese kalmıştı ve kafesin içine girmeye çalışıyordu. Kapıyı açınca hemen kafese girdi ve ilk iş olarak su içmeye başladı. Pırpır huzursuzlanmıştı, sanırım bu davetsiz konuğu tanımaya çalışıyordu. Maviş suyunu içtikten sonra yem kabına daldı. Pırpır bu arada salıncağından aşağı indi ve ilk kez tepkisini gösterdi, Maviş'e bağırdı. Maviş de hemen Pırpır'ın salıncağına çıkıp, yerleşti. Biz hem merak, hem de keyifle onları izliyorduk. Birlikte tam 5 yıl geçirdiler. Maviş erkek bir kuştu, Pırpır da dişi. Bir kaç kez yumurta bile yaptılar ama biz bu yumurtalardan bebek kuşlar çıkarmayı başaramadık. Birlikte geçen 5 mutlu yılın sonunda Maviş bir bayram günü aniden ölüverdi. Çok şaşırmıştık, çünkü belirgin bir hastalığı yoktu. Pırpır, eşinin ölümüne çok üzüldü. Bir hafta yemek yemedi, sürekli ağladı, yas tuttu. Pırpır'a da birşey olacak diye çok korktuk ama bir süre sonra kendisini toparladı ve normal yaşama geri döndü.

Tam 13 yıl birlikte yaşadık Pırpır'la. Kızımla birlikte büyüdüler, birbirlerini de çok sevdiler. Geçen yıl tüyleri artık yeniden çıkmamacasına dökülmeye başladı. Bu yıl hareketleri biraz daha ağırlaştı. Artık kafesinden çok fazla çıkmak istemiyordu. Bir hafta önce artık durumu daha da kötüleşti. İyice zayıfladı, gözleri küçüldü, tüyleri parlaklığını ve canlılığını yitirdi. İki gün önce de kendisini yitirdik. Kızım çok üzüldü, çok ağladı. Kolay değil, tam 13 yıl birlikte yaşadılar. Kendisine, "O çok şanslı bir kuştu. Senin sevginle tam 13 yıl yaşadı. Sen sevginin gücünü gösterdin, o da aldığı bu güçle uzun bir süre yaşayarak seni mutlu etti" dedim. Biraz sakinleşti ama hala yasını tutuyor. O fiziksel varlığı bir avuç içi kadar olan muhabbet kuşumuz, meğer evimizde kocaman bir yer kaplıyormuş. Bıraktığı boşluk gerçekten çok büyük. Biz Pırpır'ı da, Maviş'i de unutmayacağız.

 
Toplam blog
: 37
: 1503
Kayıt tarihi
: 26.08.06
 
 

1958 doğumluyum, İzmir'de yaşıyorum. 17 yıl gazetecilik yaptım ve emekli oldum. Şimdi babamın kurduğ..