Pişkin siyaset ve etik-zafere giden her yol

Ülkemizde 'pişkin siyaset' deyince herkesin aklına kim gelir. Benim aklıma Unakıtan geliyor. Sayın Unakıtan bildiğiniz gibi Eskişehirden milletvekil adayı. Aslen kendisi Edirneli, ama Tayyip Erdoğan onu Eskişehirden aday yaptı. Sanırım Edirne'den seçilemeyeceğini biliyordu. İşin ilginç tarafı niçin Eskişehirden aday olduğu sorulunca akrabalarının bir kısmı buraya yerleşmiş de ondan Eskişehir adayı olmuşmuş. Yesinler ne diyeyim.
Kendisi bu güne kadar çok değişik polemiklerle, daha çok da gaflarla kamuoyu önünde yer aldı. Hayali ihracat dosyası, oğlunun meşhur mısır ithali, Galataport ihalesi, Oferle olan ilişkisi, Kuşadası limanının satışı, Tüpraşın % 14, 76 sının kimsenin haberi olmadan satışı, en çok da pişkin pişkin gülmesiyle meşhur oldu.
Kendisi hep gülüyor ama ne bileyim bana hep dalga geçiyor gibi geliyor. Geçenlerde kdv indirimi konusunda basın mensupları soruyor. '' Sizden sonraki hükümete böyle bir indirimi bırakmanız ne kadar etik'' diye. O da ''zaten biz gelcez bişey olmaz'' diyor.

Duyduğumda inanamadım. Aynen şöyle söylüyor. “Eskişehir, enternasyonal bir şehir olacak. Eskişehir’i dünya markası yapacağız. Eskiden bir Eskişehirspor vardı. Nerede şimdi bu Eskişehirspor? Onu da Süper Lig’e çıkaracağız merak etmeyin. Futbolcuyu ben alırım. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Maliye Bakanıyım. Bundan sonra önce Eskişehirspor. Çevre yollarını genişletme çalışmaları sürüyor. Bakan arkadaşlarıma önceliği Eskişehir’e vermelerini söyledim. Birinci önceliği vermezse ne olur? Maliye Bakanı'ndan zırnık para alamaz kimse. Bende işler pratik. Ya Eskişehir’e hizmet, ya güle güle. Ne yapalım? Beni Maliye Bakanı yapmışlar, yapmasaydılar.”
Sana birşey demiyorum da, seni kim Maliye Bakanı yaptıysa ona söylüyorum...