Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

PKK kirlenmiş dünya siyasetinin ürünüdür

PKK kirlenmiş dünya siyasetinin ürünüdür
 

Dağlıca


Terör ve strateji uzmanlarını bir tarafa bırakalım.

Bu konularda yetkin kabul edilen kişilerin, terörle mücadeledeki başarısızlıklara buldukları veya bulmak zorunda kaldıkları mazeretleri unutalım.

Yani arazi dağlık, militanlar buraları çok iyi biliyor, vurkaç yöntemi kullanıyor, mağaralara saklanıyor, düzenli orduyla terör mücadelesi olmaz, asker eğitimsiz gibi zamana ve şartlara göre söylenen sözleri oldukları yerde bırakalım. 

Çünkü bunlar terör örgütünün, bu kadar yıl mücadeleden sonra neden hala ortadan kaldırılamadığı gerçeğini gözlerden saklamaya yarayan bahanelerdir.

Ayrıca, istihbarat neden nazara alınmıyor, gece görüş dürbünleri ne işe yarıyor, heron görüntüleri  neden değerlendirilmiyor veya gerektiğinde neden görüntü vermiyor sorularını da yok sayalım.

Bunlar da, mevcut şartlarda cevabını asla doğru olarak öğrenemeyeceğimiz sorulardır.

Zira bu dünyaya, "hem yoğurt satıp" hem de "yoğurdum ekşi" diyen bir salak henüz gelmedi... gelmeyecek te.

Geriye ne kalıyor? Bir devlet, bir de terör örgütü.

Gerçekten siz, bunun böyle basit bir ikili olduğuna inanıyor musunuz?

Yani Abdullah Öcalan denilen herifin kendiliğinden sisteme başkaldırdığını, etrafına topladığı kişilerle dağa çıkarak, kürtlerin hukukunu savunmaya kalktığını mı sanıyorsunuz?

Sizce işin aslı bu mudur?

Eğer siz PKK'yı, iç ve dış güçlerden, (başka bir deyişle, bazı devletlerin gizli ve kirli servislerinden) bağımsız, yalnızca kürtlük adına çalışan bir örgüt olarak tanıyorsanız yanılıyorsunuz.

PKK, ne kürtler için çalışmaktadır, ne de bir kürt örgütüdür. PKK, kendisini finanse eden ve Türkiye üzerinde bir takım emelleri olan iç ve dış mihrakların hizmetini gören bir teşkilattır. Yani bu örgütü çökertememizin sebebi bazı uluslardan maddi, istihbari ve teknik destek almasıdır. PKK'ya el verenler istemedikçe onu bitirmek imkansızdır. Zaten gizli veya açık görüşmeler de bunun için yapılmaktadır. Belki örgüt yöneticilerinin içinde, büyük devletlerin, "kürdistan" vaadini yutmuş olanlar bulunabilir. Ancak hepsini bu kadar aptal sanmak haksızlık olur.

Neden böyle düşündüğümü söyleyeyim. PKK'nın kürtlerle ilgili bir kaygısı olsaydı hükümetin, "kürt açılımı veya demokratik açılım" olarak tanımlanan girişimlerini sabote etmez, desteklerdi. Böylece terör durur, ülkemiz ve güneydoğu, şimdikinden çok daha iyi şartlara kavuşmuş olurdu. Geçen hafta Başbakan, kürtçenin okullarda seçmeli ders olacağını söyledi. Hemen ardından PKK, Dağlıca Karakolu'na saldırıp 8 askeri hayattan kopardı. Eğer bu kürtler için bir kazanımsa (ki öyledir) o zaman bu hayvanlığın sebebi neydi?

Artık konunun uzmanı olanlar, televizyon kanallarında yorum ve açıklamalar yapanlar "PKK şunu yapmak istiyor, bunu yapmak istiyor. Yeni bir strateji izliyor" gibi aslı astarı olmayan teferruatla milletin kafasını karıştırmamalı. Çünkü PKK strateji falan izlemiyor. Sadece kendine verilen emri yerine getiriyor.

Bir ülkede mafya, hırsızlık, talan ve soygun şebekeleri varsa bunların arkasında mutlaka devletteki birilerinin eli vardır. Ardında devlet (ya da devletler)in  desteği bulunmayan hiç bir kirli oluşum ilanihaye yaşayamaz. Gerçek şu ki, malesef bazı aşiretler, büyük aileler ve hemşehriler kendilerinden olan bir kısım zanlı veya suçlulara bilerek veya bilmeyerek hamilik yapmaktadırlar. Aşiret veya büyük aile mensuplarının vali, kaymakam, emniyet müdürü, savcı hakim, milletvekili gibi muhtelif görevlerde bulunmaları tabii bir durumdur. Ancak bu kişilerin, devlet yetkisini aynı aileden suç işlemiş birini korumak veya kurtarmak için kullanmaları kabul edilebilir değildir. Malesef bu, atamalarda da geçerli bir kriterdir.

Açıkça suç işlediğini bildiğiniz bir kısım adamların defalarca tutuklandıkları halde hiç ceza almadıklarını görmüş ya da duymuşsunuzdur. İşte bunlar, devlet yetkisi kullanan akrabalar veya hemşehriler tarafından korunanlardır. Tabi hatır veya para için kollananlar da vardır.

Bunun gibi terör örgütleri de bazı devletler veya güç odakları tarafından desteklenir ve korunurlar. PKK da buna dahildir. PKK, "kimin işine yarar" diyorsanız etrafınıza şöyle bir bakın. Bu günlerde en popüler ülke Suriye ve hemen onun yanında Esed'in gitmesinden memnun olmayan İsrail bulunuyor. Bu ikisi, Suriye'de rejim değişikliği isteyen Türkiye'yi sıkıştırmayı deneyebilir, bu nedenle içimizdeki derin yapıya destek verebilir. Diğeri, uranyum zenginleştirme konusunda arkaladığımız İran! O da zaman zaman cılız ve alt düzey bir sesle de olsa , bizi PKK ile tehdit etmeye yelteniyor. Tabi bütün bunların arasında, mevcut iktidara takmış onu hakile yeksan etmeye and içmiş bir iç mihrakın varlığını da gözden uzak tutmamalıyız.

Bu mihrak, belki de dışarıdakilerle işbirliği yaparak Uludere'de iktidarı zaafa uğratmıştır. Her ne kadar Başbakan, kabul etmek istemese de burada devlete karşı bir tezgah kurulmuş ve amacına ulaşmıştır. Bunun mutlaka iyi araştırılması hata, kusur veya kasıt ne varsa açıklığa kavuşturulması lazımdır. Doğrusu, toplumdaki Uludere olayı ile ilgili umutsuzluk hissi benim de paylaştığım bir durumdur.

Amerika'nın PKK'yı koruduğunu akim kalan bir Kuzey Irak harekatından anlayabiliyorum. Gerçi bir kış mevsiminde girdik ama galiba dokuz gün sonra geri döndük. Çünkü Amerika istemedi. İsteseydi de o karda kışta Kandil'e çıksaydık ne yapardık, orası da meçhuldü ya! Çünkü önce ve sonra Kandil'i defalarca bombaladık, her tarafını hallaç pamuğu gibi attırdık ama kimseye bir zarar veremedik. Bunlarda da Amerika'nın bir etkisi var mıydı bilmiyorum.

Çok eskilerde Avrupa'nın PKK'ya karşı tavrı belliydi. Şimdilerde müphem ve anlaşılmaz hale geldi. Mesela Apo,Beka Vadisi'nden kaçırıldığında, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı'nın eşi bayan Mitterrand onu korumak için çok uğraşmıştı. Ancak, Amerika'nın başka bir hesabı vardı. Türkiye'de işler iyi gitmiyordu ve yeni bir iktidar için Ecevit'in parlatılması gerekiyordu. Bir gece, Amerika'dan MİT'e veya Ecevit'e "Apo'yu alabileceklerine" dair bir telefon geldi. Cavit Çağlar'ın uçağı kiralandı ve Apo, Kenya'dan alınıp ülkemize getirildi. Akabinde Ecevit başbakan oldu. Bir görevli, uçakta Apo'nun bağlı olan gözlerini açarken o, şuna benzer bir şeyler söylemiştir. "Devlet bana yeni bir görev verirse yapmaya hazırım!" Anlayana sivrisinek orkestradır, anlamayana senfoni orkestrası havadır.

Görüldüğü üzere Apo veya PKK, şöyle veya böyle birilerinin işine yaramış ve yarıyor.

Özetleyecek olursak, PKK'nın kürtlerle ilgili hiç bir projesi yoktur. O dış mihrakların bir taşeronudur.

Resim: /www.bloghaber.com

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..