Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '11

 
Kategori
Siyaset
 

PKK Nasıl Silah Bırakır "İsyan ve Terör" 1

PKK Nasıl Silah Bırakır "İsyan ve Terör" 1
 

Bir süreden beri Cengiz Çandar’ın TESEV için hazırlamış olduğu Kürt Sorununa ilişkin saha çalışmasını okuyordum. Okumam henüz daha yeni bitti. Pek tabii ki Cengiz Çandar, yapmış olduğu bu çalışmada bilinmeyen hususlara değinmemiş değil. Rapor bütünüyle bilinenlerin üzerinden hareketle genel bir toparlama haline dönüşmüş. Bu haliyle raporun hayli zihin açıcı olduğunu söyleyebilirim.

Cengiz Çandar’ın özellikle dikkat çekmek istediği kimi noktaları çok zaman bu sayfalarda bende tekrarladım. Özellikle “Kürt Sorunu” diye ifade etmiş olduğumuz sorunun temelde bir insan hakları ve demokrasi sorunu olduğu, bu sorunun çözümlenmemiş olması nedeniyle PKK’nin bu sorun neticesinde ortaya çıktığı ve “Kürt Sorunu” ve “PKK’nin” ayrılmaz bir bütün olduğu bu gün gelinen noktada fazlasıyla sırıtmakta. Ne var ki devlet ve devlete egemen güç odakları bu iki sorunu birbirinden ayırarak sürekli bir şekilde “Kürt Sorunu ayrı, PKK ve terör sorunu ayrı” diyerek hem devletin yol alışını açmaza soktular, hem de kamuoyunda ciddi bir zihinsel bunalım yarattılar. Zira bu gün ne Kürt Sorunu diye ifade etmiş olduğumuz sorunu PKK’den ayrı düşünebiliriz, nede PKK’yi Kürt Sorunundan ayrı bir noktada ele alıp değerlendirebiliriz. Devlet ve devlete muktedir güçlerin ve kamuoyu yönlendirme odaklarının bu yöndeki mevcut paradigmasının anlamını yitirdiği ortada.

Cengiz Çandar son derece net bir biçimde, “PKK çözülmeden, onun tartışmasız ve rakipsiz tek otoritesi olan Abdullah Öcalan’ın durumu ele alınmadan ve PKK’nin silah bırakması sağlanmadan, Kürt Sorunu’nun çözülebilmesi imkânsızdır” diyor.

Oysa devletin PKK’yi tanımlama biçiminden hareket edersek ki, “PKK terörist bir örgüttür” tanımı, bu gün devletin izlemiş olduğu politik yaklaşımı da meşru hale getirmekte. Hâl böyle olunca da, PKK’ye karşı güvenlik ve asayiş eksenli devlet politikalarının hayata geçmesinde tuhaf bir durumun olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

O halde doğru olan nedir?

Devlet ve devlete egemen güç odaklarının tanımlamış olduğu PKK’mi? Yani terörist PKK’mi, yoksa PKK bir isyan hareketi mi?

PKK’yi enine boyuna ele alan Cengiz Çandar, dünyadaki birçok örneği göz önünde tutarak, PKK ve benzer yapıların mukayesesini yapmış. Bu karşılaştırmalar sonrasında bir sonuca ulaşmış ve bu sonucun neticesinde, mevcut algı paradigmasının değişikliğe uğraması gerektiğini de satır aralarına yerleştirmiş.

PKK’ye ilişkin bildiğimiz hali ile mevcut resmi tanım “PKK terörist bir örgüttür” tanımı.

Okuduğumuz birçok kaynakta, Cumhuriyet tarihi boyunca bahse konu olan 29 tane Kürt İsyanından söz edilir. Oysa gerek Türk kanaat önderleri olsun, gerek Kürt kanaat önderleri olsun tarihte 4 tane Kürt isyanından söz ediyorlar.

Birincisi 1925 yılında Şeyh Sait İsyanı, ikincisi 1929 yılında Ağrı Dağı İsyanı, üçüncüsü 1938 yılında Dersim İsyanı ve halen devam etmekte olan PKK’nin temsil etmiş olduğu isyanı da dördüncü Kürt isyanı olarak tanımlıyorlar. Ki PKK’nin temsil etmiş olduğu ve halen devam etmekte olan isyanın en büyüğü ve en kapsamlı isyan hareketi olduğunu da not olarak bir kenara koyuyorlar.

Cengiz Çandar’ın, raporunda, “İsyan” ve “Terör” kavramlarının üzerinde ayrıntılı bir şekilde durmuş olduğunu ifade etmiştim. Nitekim Cengiz Çandar  “How Insurgencıes End” isimli bir çalışmadan alıntı yaparak “İsyancı Örgüt” ve “Terörist Örgüt” arasındaki farkları şöyle açıklamış.

İsyan “Hükümet dışı bir silahlı grubun, mevcut rejimi devirmek, yabancı gücü kovmak, daha geniş haklar kazanmak veya bağımsızlık elde etmek amacıyla hükümetine karşı şiddete başvurduğu mücadeledir”.

Cengiz Çandar “İsyan” tanımını yukarıdaki şekliyle ele alırken İRA “İrlanda Kurtuluş Ordusu” nu bir isyan hareketi olarak değerlendirmiş, ne var ki İRA’dan kopan Gerçek İRA adlı örgütü terörist örgüt kategorisine sokmuş.

How Insurgencıes End”  isimli çalışmada 89 tane isyan hareketi incelenmiş ve bu 89 tane isyan hareketinin içerisine PKK’de dahil edilmiş. PKK bu isyan hareketleri içerisinde değerlendirilirken başlangıç yılı olarak 1984 yılı, bitiş yılı olarak 1999 yılı yani Abdullah Öcalan’ın yakalandığı tarih kabul edilmiş. Oysa PKK 1999 yılından itibaren, yani Abdullah Öcalan’ın yakalanmasıyla birlikte eylemlerine ara vermiş ama idare merkezi olan Kandil Dağı’nda varlığını devam ettirmiştir. PKK, Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonra ara verdiği eylemlerine 2004 yılında tekrar başlamıştır. “How Insurgencıes End”   isimli çalışmada dikkat çekilen noktalardan biriside, isyan hareketlerinin ömrünün on yıl olduğu yönünde. Bir anlamda da PKK’nin 1984 yılında başlaması ve 1999 yılında Abdullah Öcalan’ın yakalanmasıyla birlikte bittiği yönünde bir kanının hakim olduğunu söyleyebiliriz.

Cengiz Çandar’ın raporuna kaynaklık eden  ABD Kara Harp Okulu’nun düşünce kuruluşlarından birisi olan Stratejik Araştırmalar Enstitüsü için Steven Metz ve Raymond Millen tarafından kaleme alınmış olan Ayaklanma ve Yüzyılda kontrgerilla: Tehdit ve Tepkiisimli çalışmada isyan hareketleri ve isyancılara ilişkin özellikler ele alınırken, isyan hareketlerinin bir çok değişik kaynaktan ekonomik ve sosyal olarak beslendiğini yazmışlar. Kısaca değinmek gerekirse “Karaborsacılık, Uyuşturucu trafiği, çatışmalar sonrasında devlet güçlerinin elindeki silahlara el koyma, şantaj ve tehditle para toplama, ticari korsanlık v.b.”  İsyancıların diğer en belirgin özelliklerini de şu şekilde ortaya koymuş araştırmacılar, “Kitle desteği sağlamak, Uluslararası düzeyde lobi faaliyetleri yürütmek, ideolojik müttefikler edinmek…”  PKK’nin uzun yıllardan beri ki bu dönem 25 yılı aştı, ayakta kalabilmiş olmasının ana nedeni olarak kitle desteği sağlamış olması ve uluslararası lobi faaliyetlerini başarıyla yürüttüğünü ifade edebiliriz.

Yukarıdaki genel tanımlar ekseninden hareketle PKK’nin bir isyan hareketi mi, yoksa bir terör hareketi mi olduğunu daha net bir şekilde görmek mümkün. Yani anlayacağınız isyan hareketleri aynı zamanda terörizmi de bir araç olarak kullanır ve pek tabii ki bu güne kadar PKK’nin de terörizmi kullandığına çok defa şahit olduk. Yani PKK salt bir terör örgütü tanımlamasıyla düşünülemeyecek çapta daha geniş bir anlamda bir isyan hareketi olarak değerlendirilmesi gerektiğini Cengiz Çandar raporunda vurgulamış. Ve daha önceki birçok yazımda aynı düşünceyi dile getirmeye çalışmıştım, “PKK aslında bir isyan hareketidir” diye.

Hemen şöyle bir düşünce geliştirilebilir “PKK’nin isyan hareketi mi yoksa terörist bir örgüt mü olduğu çok mu önemli?”. Bence önemlidir, zira terörizmin kitle desteği hiçbir zaman söz konusu olamaz ve olmamıştır. Oysa isyan hareketlerinin kati bir kitle desteği sağladığı tarihteki bütün isyan hareketlerinde fazlasıyla görülmüştür ve bu gün PKK’nin hiç de azımsanmayacak oranda bir kitle desteğine sahip olduğunu buraya not etmekte fayda var.

 Kaynak: Dağdan İniş-PKK Nasıl Silah Bırakır? Kürt Sorununun Şiddetten Arındırılması (Cengiz Çandar- TESEV Demokratikleşme Programı)

 

 

 

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..