Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '12

 
Kategori
Siyaset
 

PKK’nın ölüm mağaraları

PKK’nın ölüm mağaraları
 

PKK'nın örgüt içi infazları, aslında gerçek yüzünü göstermiyor mu ?


Kod adı Dara Botan. PKK’da ‘sorumlu’ düzeyde faaliyet gösterdi. İnanılmaz işkenclere maruz kaldı. Ölmedi, kaçmayı başardı. Ağabeyi çatışmada öldürüldü. Ablası örgütten kaçtı. İşte Botan’ın şok açıklamaları...

PKK bu ülkenin bel kamburudur, irinli sivilcesidir, baş belasıdır, mide bulandıran kanlı hastalığıdır, samimi değildir, kendi halkını kandırmaktadır, amacı Kürtlük değildir, farklı amaçlar gütmektedir, falan filan..

Daha bunlar gibi nicelerini yazdık. Hala yazıyoruz. Kalemini meslek edinmiş kişilerce  yüzlerce, hatta binlerce yazdılar. Bir o kadar da kitaplar var. Her ne kadar bazıları farklı frekanstan yayın yapıyor ve farklı dil kullanıyorlarsa da, bu ülkede 30 yılı aşkın bir süredir, kurşun, silah, bomba, mayın, kan ve ölümden başka bir şey kusmamış olan bir terör örgütünün ortaya serdiği gerçekleri kimse yadsıyamaz..

Bizim yazdıklarımız anlatılanların, okuduklarımızın, gözlemlediklerimizin bir analizi, dile gelmesi, kaleme dökülmesidir. Peki fantezi midir ? Samimiyetimle söylüyorum ki, bilgisayar başına oturup, bir polisiye/macera/ fantazi/vs. tarzı bir roman yazmaya kalksam ya da birileri bunu kaleme alsa, bu kadar isabetli bir eser ortaya çıkartamazdı. Zira, o romanlarda bile bu kadar acımasız olunamazdı.

Hep yazdık, anlattık. Dedik ki, PKK etikette bir terör örgütü değil, özde ve sözde, uygulamada, gerçek hayatta tam bir terör makinasıdır. Öyle, birilerinin ‘kahramanlaştırma’ eylemlerine ve söylemlerinin tersine ne bir ‘kahraman gerilla’ ne de ‘bir halkın kurtuluşunu’ ve ‘bağımsızlığını’ isteyen, mazlum insanların korumacılığına soyunan siyasi bir örgüttür. Pkk denen örgüt, cellatlar örgütüdür. Muazzam bir ekonomik, lojistik, iç ve dış siyasi destek ile büyümüş, her tarafa kontrolsüz ateş saçan, her yeri tarumar eden bir dev canavardır. Kendi içindeki insani oluşumları, kendine eşdeğer gördüğü ve korumacılığını üstlendiği ‘Kürtler’ içinden alan bu örgüt, maalesef ki, söylemlerinin  tersine, ya da siyasi uzantılarının söylemlerinin aksine, aslında kendi halkının mazlumluğu, ezilmişliği, ötelendiği, değer verilmediği falan filanlığının çok da umurunda olmadığı ve amacının ‘Kürt halkının haklarını korumak’ olmadığı her gün ortaya çıkıyor. Hem de bugüne kadar yalnızca ‘Türk askerini ve polisini’ hedef alıyorken, arada ‘sivil Türk halkını da’ hedef alıyorken, kendi halkını, kendi dilinden, kültüründen ve desteğini aldığı tabanından olan insanları bile acımasızca öldürdüğünü, hatta katlettiğini, rahatlıkla katledebildiğini hep yazdık. Yazmaya da devam edeceğiz.. PKK bir kan emicidir..

Pkk’nın gerçek yüzünü, hedefini, ne menem bir örgüt olduğunu ispatlamak adına, bu örneklerin çok olduğunu ve bu örnekleri, gerçek barış adına, halkın bilgisine sunmak adına çok önemli. Bu örnekleri okudukça, bunları analiz etmeye devam edeceğiz. İşte buna son bir örnek. 

Kod adı :Dara Botan. Eski bir Pkk'lı.Çok genç yaşlarda örgüte Avrupa üzerinden katılıyor. Örgüte katılmasına da neden olan iyi bir referans var. Zira, bu zat’ın abisi ve ablası da örgüt üyesi.  Bir de anlatılanlar, göz boyamalar, kahramanlık hayalleri, flan filan.. Ama sonrasında yaşanılanlar tam bir korku filmi gibi.. İşte bu kişinin tüyler ürpertici anlattıkları inanın, en acımasız romanlarda veya filmlerde bile daha masumdur. Peki neler anlatıyor bu eski Pkk’lı ?

 Anlattıkları oldukça uzun. Bir o kadar da iğrenç. Burada hepsini anlatmayalım. Ancak, özetle şunları söylemek mümkün. Örgüt, kendi amaçlarını, kendilerine katılanlara angaje etmekte oldukça sert ve bir o kadar da acımasız. Kendi politikalarını militanların beyinlerine kazımak için akılalmaz yöntemler izliyorlar. Bunları benimsemeyen, bu bilgileri öğrenmeyen, örgütü, liderliği, sözde önderliği ve özellikle Apo’yu eleştirenlere de ‘ajan’ oldukları gerekçesiyle inanılmaz işkenceler yapıyorlar. Kimileri de daha şanslı. Bu işkenceleri yaşamadan kuruna diziliyorlar. Dara Botan gibi, işkencelere dayanabilen ve bir şekilde kaçıp, kurtulabilen çokaz insan da, bundan sonraki yaşamlarına ‘yarım insan’ olarak devam ediyorlar. Eski Pkk’lı “ 1993’de eğitim için gittiği Bekaa kampındaki 350 kişiden yalnızca 4 kişinin sağ kaldığını, diğerlerinin örgüt içi infaz ile öldürüldüğünü” anlatıyor. İşkence yöntemlerini satır satır anlatmaktan iğreniyorum. Ama bir kaçını ifade edeyim. Yemek ve suyun verilmediği ve zincirlendikleri mağaralarda, çıplak haldeyken, işkencecilerin yaktıkları plastik parçalarını vücutlarına, suratlarına, hatta ağızlarının içine ve cinsel organlarına damlattıklarını ifade ediyor. Elektrik verildiğini, tırnaklarının söküldüğünü söylüyor. Bazıları kurşuna dizilmiş. Bir arkadaşının diri diri yakıldığını ifade ediyor. Örgüt içinde 9 yaşında bile çocukların olduğunu, örgüt disiplinine uymadıkları için kurulan sözde mahkemelerce idam kararı ile öldürüldüklerini söylüyor. Daha neler neler. 

Örgütün kendi içindeki terörden, vahşetten bile kaçmaya çalışan yada önderliğe, hatta emir altında bulundukları liderlere bile eleştiride bulunanlar dahi rahatlıkla katledilmiş.. Eski Pkk’lı neyseki, o kadar işkenceden sonra, ölmemiş, öldürülmemiş ve birkaç örgüt üyesi ile birlikte tedavi için götürüldüğü Suriye’deki bir kamptan kaçmayı başarmış. Örgütte yaklaşık 5 yıl kaldıktan sonra şimdi hayatına yarım insan olarak devam ediyor. Yine örgüt üyesi olan abisi ölmüş yada öldürülmüş. Ablası da örgütün anlatılanlar gibi olmadığını anlayınca kaçmayı başarmış. Eski Pkk’lının son sözleri aslında bu yazı gibi birçok yazının özeti ve Pkk’nın gerçek yüzünü anlatır nitelikte.. 

"Şimdi 49 yaşındayım ve örgüte yani Avrupa'ya gittiğimde 18 yaşındaydım. Örgütün birçok kademesinde bulundum. Kürt halkının düşmanını yeni yeni tanıyoruz. Bunlar Öcalan ve BDP'dir. Bu partide olanlar Öcalan'ın ne mal olduğunu bilmiyor mu? Sayın Öcalan demeseler onlar koltukta kalırlar mı? Belediye başkanlarının, milletvekillerinin mal varlıklarına bakmak lazım. PKK'yı savunan bu insanların çocukları niye dağa gitmiyor. Niye dağ yerine askere davul zurna ile gönderiyorlar evlatlarını. Akrabalarının kaçı dağda. Bunların akrabası değil miydi esrar ve eroini makam arabasında taşıyan. Olan Kürt ve mazlum halka oluyor. Diktatör 15 bin diyor ama iç infazlar 17 binden fazladır. Bunların bütün gerekçeleri Kürt halkının yok olmasıdır. Kürt halkının yegane düşmanı Öcalan ve BDP'dir. PKK'nin kısaltılmışı Paşalar Kuvvet Komutanlığı'dır. Öcalan, Duran Kalkan, Ali Haydar Kaytan, Cemil Bayık ve Mustafa Karasu Ankara PKK'sıdır. 49 yaşındayım ve bazı arkadaşlarımı tanıdığım için pişman olmadım. Ama insanları kandırdığım için pişman oldum.”

PKK KÜRT KATLİAMI MI YAPIYOR…

Pkk’nın örgüt içi eylemleri bunlarla sınırlı değil elbette. Onlarca kampta binlerce infazın yapıldığı belirtiliyor. Öyle ki, 15.000 civarında kürt insanının katledildiği ifade ediliyor. Terör örgütü PKK, infazlarını Kuzey Irak'taki Hakurk yakınlarında bulunan Lolan kampında gerçekleştiriyor. Sözde mahkemelerde militanlar için verilen "Lolan'a gönderilsin" talimatı ölüm anlamına geliyor. Özellikle 1983-1985 arasında 100'ün üzerinde militanın burada öldürüldüğü belirtiliyor. İşte bir örnek daha.. 'Delal' kod adlı Saime Aşkın, Şanlıurfa'da öğretmen iken örgüte katıldı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra ise Lübnan'a geçen Aşkın, terör örgütü PKK'nın sözde Merkez Yürütme Konseyi üyeliğine kadar yükseldi. Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın kadın ilişkilerine karşı çıkan Aşkın, Lolan kampına gönderildi. Burada uzun işkencelere maruz kalan Aşkın öldürüldü. Aşkın'dan sonra arkadaşı Tunceli Öğretmen Okulu'ndan mezun olan Bircan Yıldız da Lolan'da kurşun sıkılarak öldürüldü. Lolan'da öldürülenler arasında örgütün yönetici olan önemli isimler de bulunuyor. Lolan'daki infazların hala devam ettiği ileri sürülüyor.

Türkiye’nin bir parçası olan Kürtler bu gerçekleri ne zaman görecek. Ya da devlet ve ilgili organları bu gerçekleri göstermede yetersiz mi kalıyor. Sorulması gereken soru budur..

 ../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..