Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

PKK Osman Baydemir'in üzerini çizdi mi?

PKK Osman Baydemir'in üzerini çizdi mi?
 

KCK iddianamesindeki telefon konuşmalarında PKK ve KCK'nın Baydemir'den rahatsız olduğu anlatılıyor.


Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP)’nin “şahin” olarak tanımlanan tipleri arasındaydı. “Akıllı” bir siyasetçinin Avrupa Birliği’nin yolunu geçirdiği günden beri ayrı bir önem kazanan Diyarbakır’ın belediye başkanlığını yapan Baydemir özellikle çalkantılı gündemlerde yaptığı sivri çıkışlarıyla hep gündemdeydi. Uzun bir sessizliğin ardından Ahmet Türk’e Samsun’da yapılan saldırının ardından ortaya çıkmış ve “ Sadece Samsun’da deli yoktur, Diyarbakır ve Van'da da vardır” sözlerini de içeren kışkırtıcı bir açıklama yapmıştı. Baydemir'in son çıkışı da bu oldu zaten. O zamana kadar neredeyse her hengâmede ortaya çıkıyor, ateşe körükle giden bir edayla sert açıklamalar yapıyordu. Şu aralar hiç ortalarda gözükmüyor. Hâlbuki terörün ya da "Kürt Meselesi”nin enine boyuna tartışıldığı bol tartışmalı bu hengâme tam da Baydemir'e göre bir ortam.

Burada bir detaya değinelim. "PKK'nın Şehir Yapılanması" olarak değerlendirilen KCK hakkında hazırlanan iddianamede Baydemir'in adının geçtiği bazı telefon konuşmaları da yer alıyor. Bu konuşmalardan birinde Baydemir'le ilgili dikkat çekici yorumlar var. Konuşmayı yapan sanıklardan biri Baydemir'in kendisini çok fazla ön plana çıkarttığını, PKK ve BDP'nin dışında kendisini "üçüncü bir ses" olarak yansıttığını ve bunu PKK'nın da bildiğini söylüyor. Diğer sanık ise : "(Baydemir'i) Önümüzdeki dönem tekrar aday yaparsak, biz Diyarbakır'da örgüt falan kuramayız..." diyor. Yani hem KCK hem de PKK, Baydemir'in çok fazla ön planda olmasından son derece rahatsız olmuş.

Peki, KCK (Koma Ciwaken Kürdistan) nedir? Ne yapar? "Kürdistan Topluluklar Birliği" adlı bu yapılanma, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede ayrıntılı olarak anlatılıyor. İddianameye göre KCK "Yargılayan, silahlı mücadele yapan, mahalli ve merkez teşkilatları olan, özellikle yerel yönetimler üzerinde söz sahibi olmaya çalışan ve her şekilde Abdullah Öcalan'ın önderliğini dikte eden bir yapıya sahip…" TCK’nın 14 bölümden oluşan sözleşmesi ise "Anayasa" niteliğinde ve "örgütü bir devlet sistemi gibi yapılandırma” amacı taşıyor. Bu sözleşmenin 36. maddesinde "PKK'nın KCK sisteminin ideolojik gücü olduğu, önderlik felsefe ve ideolojisinin hayata geçirilmesinden sorumlu olduğu, KCK sistemi içerisinde her çalışanın PKK'nın ideolojik ölçülerini esas aldığı" anlatılıyor. Sözleşmede "PKK'nın KCK sisteminin ideolojik gücü" olduğu vurgusunun yapılması KCK'nın hiyerarşik olarak PKK'nın üzerinde olduğunu da gösteriyor. Zaten iddianamede yer yerilen birçok olayda KCK yöneticilerinin BDP'li belediye başkanları ve parti üyeleri üzerinde adeta bir "müfettiş" gibi denetim yaptıkları görülüyor.

Eğer durum iddianamedeki gibiyse Baydemir'in bir sonraki yerel seçimlerde başkanlığa tekrar aday gösterilmesi zor görünüyor. Zira ne PKK ne de KCK Baydemir'in gidişatından memnun değil... Böyle olunca da insan sormadan edemiyor: Baydemir'in devam eden sessizliği bu memnuniyetsizliği ifade eden demokratik(?) bir uyarıdan kaynaklanmış olabilir mi?

Bir detaya daha… Dün ajanslara düşen bir habere göre Gaziantep’te görev yapan bir asker, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne bir mektup göndererek bazı kişilerin Osman Baydemir’i öldürmesi için kendisini tehdit ettiğini iddia etti. Asker, kendisini tehdit edenlerin de bu mahkemede görülmekte olan “Zirve Yayınevi” cinayetleri davasının sanıklarından Varol Bülent Aral’ın adamları olduğunu söylüyor.

Mahkeme Başkanı Eray Gültekin davanın son duruşmasında, “Herkes dilekçe gönderiyor, meşhur olmak istiyorlar” diyerek tepki göstermiş. Haksız da sayılmaz… Bu ülkede dizilerden etkilenerek kısa yoldan meşhur olmak isteyen binlerce “Polatçık” var. Bunlar medyatik davalarda boy göstererek kestirmeden şöhret olmayı ya da en azından kendi dar dünyalarında bir “nam” yapmayı düşünüyorlar. Ergenekon davasında bunun örneklerini çokça görmüştük.

Ama bütün bunlara rağmen yine de ihtiyatlı olmak gerekir. Çok karmaşık ve puslu bir sürecin içinden geçiyoruz. Puslu dönemler riskli dönemlerdir. Böyle zamanlar “bir taşla iki kuş” vurmak isteyenler için de ideal zamanlardır. PKK ve uzantıları açıkça üstlendikleri şiddet eylemlerinin yanında "derin" eylemler de yapabilir. Buradan çıkacak kıvılcım da daha büyük yangınlara yol açabilir. O yüzden hep dikkat, pür dikkat!!!

 
Toplam blog
: 32
: 1375
Kayıt tarihi
: 19.11.08
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni 2004 yılında bitirdi. 2006 – 2008 yılları arasında Ame..