Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '14

 
Kategori
Güncel
 

PKK veya başka terör örgütünden müttefik olur mu?

PKK veya başka terör örgütünden müttefik olur mu?
 

Kerberos


Kerberos, Yunan mitolojisine göre üç başlı (veya elli-yüz başlı) yılan kuyruklu bir köpektir. Ölülerin bulunduğu Hades’in, yeraltının bekçisidir. Görevi ruhların yeryüzüne, gün ışığına çıkmasını engellemektir. Isırığı zehirli, havlaması dehşet vericidir.

Hades’i yöneten de Hades’tir. "Hades" görünmez demektir. Onu görünmez yapan miğferi vardır.

Hades, aynı zamanda yeraltı zenginliklerinin de sahibidir. Değerli madenler onu acımasız ve güçlü bir servet tanrısı yapmıştır.

Hades,  İslam’da ise gusül gerektiren (hadesten taharet- cinsel ilişki sonrası temizlenme gibi) görünmez manevi pisliğin adıdır.

Terör örgütlerinin de isimleri ne olursa olsun, Kerberos misali, aynı gövdeden çıkan başlar gibi ortak noktaları vardır:

Hz. Muhammet’in hadisindeki gibi, “Bizim gibi konuşan, bizden gibi görünen ama cehennemin kapısında bekleyip kendilerine katılanları cehenneme sevk eden davetçiler” dirler.

İşleri adı üstünde, terör estirmek, uydurma bahanelerle insan öldürmek, yakıp-yıkmak, bir anlamda manevi pislik olarak, uzak durulması, temizlenilmesi gereken hadestirler.

Hades’in yer altı madenleriyle zengin olması gibi, İtalyan mafyasından, Japon Yakuzasına kadar, bütün yasa dışı, yer altı örgütleri gibi, terör örgütleri de silah, insan, uyuşturucu kaçakçılığı, haraç, soygunlarla, halkın malına zorla el koyarak zenginleşirler. Çete başları, üst kademe, Hades’in görünmezliği gibi, ortalıkta görünmezler. (İŞID’in liderinin lakabı da “hayalet” miş. Görünmezlikte o derece iddialı yani)

Her biri insanları, din-mezhep-etnik köken farkları nedeniyle, birbirine düşman etmek veya ülkeleri birbirine düşman daha küçük ülkelere bölmek için kullanılan maşalardır.

Taraftar toplamak, destek sağlamak için her biri kendine etnik veya dini, kutsal-insancıl bir görev yüklenmiş de sanki onun uğruna savaşıyorlarmış görüntüsü içindedirler.

Başlarında, kesin itaat ve kulluk edilen, kendi büyüklük komplekslerinde boğulan ruh hastaları veya kimin çıkarına hizmet ettiğini bilen acımasız şefleri vardır.

Üyelerini de hasta ruhlu, kişiliği gelişmemiş, muhakeme ve karar verme yetenekleri zayıf saldırganlardan, kandırdıkları saflardan veya zorla alıkoydukları, kaçırdıkları gençlerden devşirirler.

Her örgütün arkasında, kendince düşman gördüğü ülke/din/mezhep veya etnik gruba karşı saldırtmak için onları destekleyen, besleyen devletler, büyük silah tacirleri, petrol firmaları,… vardır.

O kadar silahı, tankı, roketi, mayını ve en önemlisi istihbaratı hiç biri marketlerden almaz.

Başka devletlerin uydusu politikacılar da büyük devletlerin, efendilerinin çıkarına hizmet için onlara destek, maşa olurlar.

Terör örgütlerinin veya yer altı örgütlerinin hiçbirinin insanlığa, barışa, birliğe ve huzura faydası olmamıştır.

Örneğin,

Dini referansı olmayan PKK, ağalık sistemini yok ederek topraksız köylüye toprak dağıtmamıştır. Zorla evliliklere engel,  kız çocuklarının okumasına, insanların bakabilecekleri, eğitim iş-meslek sahibi yapabilecekleri kadar çocuk yapmalarına önayak olmamıştır. Bölgeye refah, kültür, sanat, bilim, huzur getirmemiş, aksine terör yüzünden yatırımların yapılmasına, turizme engel olmuş, var olanların da yıkılmasına neden olmuştur. Çocukları, şiddetten uzak tutmak yerine,  eylemlerine alet etmiş, bir çoğunun da ruh sağlığını bozmuş, böylece kendisine potansiyel üye tabanı oluşturmuştur. Ülkeye verdiği maddi zarar yüz milyarlarca dolardır. Kaybedilmiş 35 binden fazla canın, yanan yıkılan ocakların manevi değerini ve yaşanan manevi kaybı tanımlayacak kelime zaten yoktur.

Dini referansı olan IŞİD, elemanlarına 2.000-3.000 dolar maaş veriyormuş.

(Belki onun için dünyanın dört bucağından ruh hastaları hem cinayet işleyip hem para kazanmak, bir taşla iki kuş vurmak için paralı asker olarak örgüte katılıyorlar. Ya da bundan sonra, her örgütte her milletten insan olacak.  Malum, artık globalizm çağındayız.)

Musul’daki bankaları ele geçirmesiyle 1,5 milyar dolardan fazla kazanç sağlamış.

El Nusra’nın Suriye’de çaldığı petrol Exxon-Mobile aracılığıyla satılmış. IŞİD’in ele geçirdiği petrolü ise, ABD/Suudi ortaklığı Aramco firması işletiyormuş.

Eski ajan Snowden, İsrail'i korumak için, Ortadoğu'da İsrail'e karşı olan grupların kendi içlerinde savaştırıldığını, yani IŞİD’in iti ite kırdırma politikasının bir parçası olduğunu söylüyor.

Sonuçta belki PKK, IŞİD’e karşı, onu durdurmak için müttefik ilan edilir. Ama ne zamana kadar?

O da güç kazanınca petrolden pay, hükümranlık isterse onun da ipi çekilir. Ya peşmerge üstüne salınır veya bir başka örgüt kurularak o desteklenir.

Kürtler birbirine düşürülür.

Olan yine masum insanlara olur.

Sonuçta terörün dinle, imanla, insanlıkla alakası yoktur. İslam adına terör yaratmaksa Şeytanı eğlendirmek, onun şarlatanı olmaktır.  

Hiçbir din veya yasa veya vicdan, ben bilmem neyin mücadelesini veriyorum diye, masum insanların öldürülmesini hoş görmez.

İslam’da düşman safında olup da öldürmek için elini kaldırmayanı bile “sen Müslüman değilsin” diye öldürme hakkı yoktur. (Nisa, 94)

Öldürmek sadece ölmemek, canını kurtarmak için verilmiş bir izin veya katile verilebilecek cezadır:

“Mescid-i Haram'da, onlar sizinle çarpışmaya girinceye kadar siz de onlarla çarpışmaya girmeyin.”(Bakara, 191)

Allah, RAHMAN sıfatı ile yaratılışın tüm nimetlerini, inanan-inanmayan ayrımı yapmaksızın tüm kullarına sunandır. Allah’ın nimetlendirdiğine kulun karışma hakkı yoktur.

İnsanlar sadece insanlara karşı işlenmiş suçlara ceza verebilirler. İnanç ve ibadet Allah ile kulu arasındadır. (Kalem,44; Müddesir, 11; Müzzemmil,11)

Din bekçiliği görevi Peygambere bile verilmemiştir. (En’am, 107)

İslam, Peygamberler arasında ayrım yapmayı gerçek kâfirlik olarak görür. (Nisa, 150-151)

Cennete gidecekler içinde Hıristiyanlar da Yahudiler de vardır. Cennete kimin gideceğini, kimden hangi günahı affedeceğini sadece Allah bilir. (Bakara, 62)

Her kul kendi aklını ve Kur’an'ın kılavuzluğunu kullanmak zorundadır.

Çünkü, “Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.” (Yunus, 100) ve “Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur. Bu şeytanlar onları yoldan saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hâlâ hidayet üzere olduklarını sanırlar.” (Zühruf, 36-37)

Allah akıl ve Kur’an verdiği için, değil bir başka insan, şeytan tarafından kandırılmış olmak bile mazeret değildir. Şeytan da Allah’ı bilir, Allah’tan korkarım der. Ama insanlara Allah’ın dediklerini değil,  tersini yaptırır. Sonra da dolandırdıklarını kendi kayıplarıyla ve günahlarıyla baş başa bırakır:

“Durumları, şeytanın durumuna benziyor. (…) ‘Vallahi ben senden uzağım; ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım!" (Haşr, 16)

Şeytan yakalanıp öldürülemez, hapsedilemez. Şeytanlardan uzak durulması, söylediklerine kanılmaması yeterlidir.

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..