Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '11

 
Kategori
Öykü
 

Placebo etkisi

Placebo etkisi
 

inançlarda placebo etkisi


Ayşe teyze sabah namazını kıldıktan sonra, hava yeni yeni aydınlanırken, uykusunun kaçtığını hissetmiş, çıkmaz sokaktaki evinin geniş avlusunda yer minderine oturmuştu. Birazdan uykudan uyanacak olan torunları için kahvaltı hazırlayabileceğini düşünmüş, ama bunu bir kere yapmasının alışkanlık yaratabileceğinden korkmuştu. Oğlu, gelini ve iki erkek torunu ile birlikte oturuyordu. Oğlu işsizdi, abisi gibi okumamış, kahve köşelerinde vakit geçiren bir tip olmuştu. Artık evdeki herkese zarar veriyordu. Ayşe teyzenin kocasından bağlanan üç aylık maaş, gelininin göznuru döküp sattığı nakış paraları oğlu tarafından alınıyor, para yok dendiğinde ise şiddete başvuruyordu. Tanıdığı herkese haber bırakarak oğluna iş arıyordu, ama nafile birkaç kez bulunan işlere bir iki gün gitmiş, ben böyle işlerde çalışamam diyerek eve dönmüştü. Beş kızın üstüne önce büyük oğlu Mehmet'i, ardından Süleyman'ı dünyaya getirmiş, en büyüğü 16 yaşında olan beş kızı ve eşi tarafından oğullar özel ilgi görmüşlerdi. İkiside şımartılmış olmalarına rağmen büyük oğlu Mehmet akıllı çıkmış, okumuş öğretmen olmuştu . Süleymanın okumada gözü olmadığını düşünerek rahmetli eşi ilkokuldan almış tornacı arkadaşının yanına çırak olarak yerleştirmişti. Mesleği öğrenir, askere gönderir, askerlik bitincede bir torna atolyesi açarız düşüncesi hakimdi önceleri. Eşi vefat edince bu hayal unutulmuş, Süleyman'ı torna atölyesine göndermek mümkün olmamıştı. Askerliği bile sık sık kaçma teşebüsü olduğundan dolayı aldığı cezalarla uzamış, dört senede bitmişti. Zavallı gelininide kandırıp kaçırmıştı. 

Ayşe teyze bir anda geçmişe gitmiş, elindeki dal parçasıyla bilinçsizce toprağı eşelemeye başlamıştı. Toprakta sararmış bir kağıt parçasının gömülü olduğunu farketmiş, kağıdı çıkarmak için kağıdın etrafını zarar vermeden eşelemeye devam etmişti. Kağıt parçasının ucunun çok derinlerde olduğunu farkedince , kağıdın dışarıya çıkardığı ucunu incelemeye başlamıştı. Çok iyi göremeyen gözlerine rağmen kağıtta arapça yazılar olduğunu farketti. Bütün vücudunu serin bahar havasına rağmen ter kaplamıştı. Dizlerinin üzerine çökmüş, bidiği bütün duaları okuyarak kağıdı çıkarmayı başarmıştı . "Rabbim ya bulamasaydım, ya üstüne basmaya devam etseydik, sen bizi korudun, bulmamı sen istedin, artık bitti, sıkıntılar dertler hepsi bitti "diyerek inleyen ses tonuyla ağlamaya başlamıştı. Beynindeki düşünce fırtınası, kasırgaya dönüşmüş, bu kağıdın büyü yapmak amacıyla kim tarafından toprağa gömüldüğünü kendince keşfetmeye başlamıştı. Bir çok kişiyi eleyerek eltisi Nigar ve komşusunun gelini Songül'ü zanlı olarak çıkarmıştı. İkiside hasetti ve eşikten içeri girmezlerdi. Kesinlikle bu ikisinden biri büyü yaptırmış eşiğe gömdürmüştü. Cebindeki mendilin içine kağıt parçasını dörde bükerek sarmış, çocuklarla birlikte yattığı odanın duvarında asılı buluna rahmetli eşinin resminin arkasına yerleştirmişti. Kendisini bir kuş gibi hafif hissediyor, artık herşeyin düzeleceğini düşünüyor, durmadan şükrediyordu. Uykudan uyanıp lavaboya doğru giden gelinine: 

- Sevgiii diye seslendi 

- Buyur anne - 

Bitti kızım artık bütün sıkıntılar bitti, artık herşey çok güzel olacak anam dediydi diyeceksin. 

- Hayırdır anne, rüyamı gördün, iyi saatte olsunlar müjdemi verdi sana. 

- Yok kızım uyanıkken gördüm. Fazla sorma gayrı yakında Ayşe anam dediydi diyecen. Bir ay içinde oğlu işe girmiş, evin içinde işsizlik sıkıntısından çıkan kavgalar yerine tatlı sohbetler edilmeye başlamıştı. O büyülü yazıyı topraktan çıkarınca hayatlarına sihirli bir değnek dokunmuştu sanki. Ayşe teyzenin dilediği herşey birbir gerçekleşiyordu. Kağıtta yazılı olan kötü sözleri merak ediyordu ve caminin imamına okutmaya karar verdi. Cuma namazının bitimine kadar cami kapısında bekledi, cemaat dağılınca imamın yanına girdi. 

- Hoca efendi bu muskayı bulmadan önce ve bulduktan sonra yaşadıklarımı duysan inanmazsın. Ne yazdırmışlar evimizi başımıza yıkacak çok merak ediyorum.Topraktan çıkardıktan sonra ne dert kaldı ne tasa, oku şunu bana Allahını seversen. Hoca kaşlarını çatarak çok ciddi bir ifadeyle Bismillah diyerek muska şeklinde sarılmış kağıdı eline aldı. Önce Felak ardından Nas suresini okudu. Kağıdı açtı ve o ciddi adam yere dizlerinin üstüne çökerek kahkaha atmaya başladı. Ayşe teyze şaşkındı, yazı çok keskin olmalı, benim evimi yıkıyordu, hocanın aklını başından aldı. Sen büyüksün Rabbim dedi. Hocanın gülerken gözlerinden yaşlar geliyordu. Birden ciddileşti. 

- Bak Ayşe Hatun yazılı olanlar çok önemli. Yazanları okuyacağım ama senin harfiyen uyman lazım. Yoksa dünyanın tadını tuzunu alamazsın. Ne diyor biliyonmu? 

- Ne bileyim hoca efendi 

- Bak diyorki "en iyi çay 34, seylan çayı, çayı demlemeden önce lütfen ılık su ile yıkayıp süzünüz" diyor. 

- Olurmu hocam dalgamı geçiyon, bulduktan sonra herşey düzeldi, sen iyi oku hele... Ayşe teyze bir kağıt parçasının içeriğini bilmeden hayatını değiştireceğine güzellikler getireceğine inanmış, şükretme davranışını geliştirmiş ve hayatını güzel düşünceleri ile gerçekten değiştirmeyi başarmıştı. 

 
Toplam blog
: 31
: 1109
Kayıt tarihi
: 12.03.11
 
 

Merhaba,ismim Ayşegül Adıbelli Çetin. 3 çocuğa ve onların muhteşem hediyeleri olan 6 toruna sahib..