Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '18

 
Kategori
Felsefe
 

Platon, Mağara, İdea

Platon, Mağara, İdea
 

 
Bir mağaranın içinde elleri bağlı mahkumlar vardır ve mağaranın arkasındaki  bir duvara bakarlar.
Arkalarında bir ateş vardır. Ateş ile mahkumlar arasında da birtakım nesneler vardır ve bu nesneler bir taraftan diğer tarafa hareket etmektedir. Bu hareketin gölgeleri ise mahkumların baktığı duvara düşmektedir. Bu gölgeler mahkumlarca gerçeklik olarak algılanmaktadır.
Eğer bu mahkumlardan biri olur da serbest kalırsa ve bu gölgelere sebep olan nesneleri ve düzeneği görürse, gerçeklik sandığı şeyin aslında gerçek nesnelerin sadece br gölgesi olduğunu anlayacaktır.
Dahası eğer bu mahkum günışığına çıkıp Güneş’i görürse aydınlanacak ve güçlenecektir.
Fakat sonra mağaraya dönüp gördüklerini anlatırsa mağaradaki mahkumlar tarafından çok azı tarafından ciddiye alınacaktır..
 
Mağaradaki Mahkumlar Analojisinde, algılanan dünya ve gerçek dünya arasındaki fark sembolik olarak anlatılmıştır.
 
İdealar
Zaman ve mekandan bağımsız olarak varolurlar.
Zaman ve mekan yüklemleriyle tarif edilemezler.
Diğer taraftan algılanabilen varlıklar ise zaman ve mekan içerisinde bir biçimde idealara katılırlar.
 
İdealar bir bütün olarak birbirlerine bağlıdır.
Kopuk ya da ayrık birbirinden bağımsız bir şey değildir.
İdealar, birbirine ideal bir bütünlük olarak bağlanmıştır.
Her idea başka bir ideaya ve ideale hizmet eder ve ona bağlanır.
Doğal olarak aslında ideaya vukufiyet mümkün değildir.
İdeaya vakıf olmak bağlantılara ve bütünün göreli bir kısmına vakıf olmak anlamına gelir ki bu durumda mutlak vukufiyetin imkansızlığını görmek lazım.
Aslında bu nokta da Platon felsefesinin bütüncül – holistik oluşu ortaya çıkar.
 
Platon ideaların ve algıların dünyasının eşit olduğunu asla kastetmiyor.
İdeaların daha değerli olduğuna inanıyor ve asıl gerçekliğin idealar olduğunu ifade ediyor.
İdealar ideal olandır.
Bu ideal olana duyulan özlem romantik şair ve edebiyatçılar için Platon’un neden sevildiğini açıklar bir durum.
 
İdealar ideal olduğu için onlara ulaşmak için çaba göstermek gerekir.
Platon bu özlemin insanda doğuştan bahşedilmiş bir dürtü olduğuna inanır.
Bu Platonik Eros’tur.
Sürekli artan bir güzellik iyi ve doğruya duyulan özlem.
Doğal olarak insanoğlu için algılar dünyası ve gerçek dünya arası geçişkenliğe kapalı değildir.
Mesele zaten kapalılık değildir.
Bunu herkesin başaramayacağı gerçeğidir.
Yoksa süreç dinamik bir geçirgenlik içerir.
 
Platon sırf hakikat için hakikat peşinde değildir.
Hakikat idealara vakıf olmak ile burada ve şimdi olan gölgeler alemi yaşamı arasında gidip gelinerek kısmi olarak elde edilir.
İdealara mutlak vukufiyet mümkün değildir.
İdealara yeteri kadar vakıf olan bilge kişi bu ilimle geri dönecektir ve aydınlanmaya katkıda bulunacaktır. Aksi halde hücreye kapanmış bir münzevi ya da fildişi kulelerine çıkmış bir kibir abidesi olur.
 
Platon için felsefe = İdeal peşinde olmak kadar, bu ideaları yukarıdan aşağıya indirmektir. 
 
Felsefe bilgi ve eğitimdir ancak aynı zamanda bunun somutlaştırılması çok önemlidir.
Yukarılara uzanan bilgelik isteği sofuca ya da münzevi hayatla yaşanılmaz.
Amaç o gerçekliği buraya algılar dünyasında mümkün olduğunca somutlaştırmaktır.
İdealar dünyasındaki ışık aydınlanmış olanlarca gölgeler dünyasına getirilmelidir.
Bu Platonik filozofun görevi ve varoluşsal işlevidir.
*
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 104
: 490
Kayıt tarihi
: 20.03.18
 
 

* ..