Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '11

 
Kategori
Felsefe
 

Platon'dan Kant'a aynı çelişki

Felsefe tarihinde Platon'dan miras bir fikir de dünyanın duyulur ve düşünülür olarak ikiye ayrılmasıdır. Yunan yaşam biçimine olduğu kadar Hristiyanlık ve İslam mistisizmine kaynaklık etmiş bir fikirdir bu. Platon bize düşünülür dünyanın önemini yüceltirken duyulur dünyayı yerin dibine geçirmeye çalışır. İnsanı düşünülür dünyaya davet ederken duyulur dünyadan kaçmaya  çağırır. Duyulur dünya bir aldatmaca ile eş tutulur. Gördüğümüz, içinde yaşadığımız dünya yerine düşünülen yani idealar dünyasının gerçekliğine bir vurgu vardır. Duyulur dünya idealar dünyasının kötü bir kopyasıdır. Bizim duyulur dünyaya dair bilgimiz bile idealar dünyasındaki asılların varlıklarından dolayıdır. Dolayısıyla gerçekliğe dair bigiye ulaşmak demek ideaları daha iyi kavramak için duyulur olandan olabilidiğince sakınmakla mümkündür.

Bu ayırımı felsefede takip edersek Kant'ta zirve yapan bir fikir olarak buluruz. Kant bize varlığı bilgi üzerinden keşfetmeyi öğütlemesiyle modern felsefenin Descartes ile başlayan ödevini yerine getiren bir filozof olarak görünür. Ona göre bilgimiz duyusal ve algısal temelde deneyime dayanır ve bu durum bize varlığı deneyimsel olarak kavramayı mecbur kılar. Hiç bir şekilde duyusal-algısal mekanizmanın neden olduğu yolun dışında varlığa nüfuz edemeyiz. Bu durumdaki bigimizin ulaştığı varlık Kant tarafından  fenomen olarak adlandırılır. Bunun ötesinde  bizim bilgimizin ulaşamadığı varlığın  kendinde olan bir tarafı da vardır ki bu tarafı Kant numen olarak adlandırır. Numeni duyamayız, algılayamayız dolayısıyla bilemeyiz fakat Kant'a göre var sayarız. Numenal dünya kendinde varlık olarak fenomenal dünyanın nedenidir.

Fakat Kant'ın Platon'dan miras bu idealizminin kendi içinde bir takım tutarsızlıklar içeridiği kendinden sonraki filozoflar tarafından ortaya çıkarılmıştır. Öncelikle Hegel, Kant'ın bilmeden önce bilmenin şartlarını belirlemesine yönelik ağır eleştri getirmiş daha sonra Husserl bilinmeyen bir varlık alanını kabul etmenin anlamsızlığını ilan etmiştir. Çünkü Kant bilgisi olmadığı bir numenal dünyadan haber verirken kendi epistemolojisiyle çeliştiğini gözden kaçırmıştır. Eğer bilgiden hareketle varlık alanını belirlemeye çalışacaksak  bilgimizin olmadığını itiraf ettiğimiz bir numenal dünyanın var olduğunu nasıl söyleyebiliriz?

 
Toplam blog
: 17
: 1104
Kayıt tarihi
: 20.07.11
 
 

Ankara üniversitesinde felsefe doktorası yaptı. Halen bir devlet üniversitesinde yrd. doç. dr olarak..