Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '12

 
Kategori
Siyaset
 

Polis ve Yargı Marifetiyle MİT Üzerinden Siyasal İkitdarın Politikaları mı Hesaba Çekiliyor?

Polis ve Yargı Marifetiyle MİT Üzerinden Siyasal İkitdarın Politikaları mı Hesaba Çekiliyor?
 

  • Gündemimiz, Başbakan’ın ağzından çıkan “Dindar nesil yetiştireceğiz” lafına kilitlenmişken, sanki bir el bir yerlerden gündemimize dokundu ve o gündemi bir anda ters yüz ediverdi,  gündeme MİT’çilerin oturmasını sağladı.
  • En nihayetinde karşımızda bir devlet var ve bu devlet Osmanlı’dan bakiye bir devlet.  Mevzuya Osmanlı dahil olunca, aklımıza ilk gelenin “Oyun bolluğu” olduğudur. Nitekim Osmanlı’dan sadece devlet bakiye kalmadı, “Osmanlı’da oyun çoktur” argümanı da zihnimize yerleşip, dilimize pelesenk oldu.
  • “Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?” demek zorundayım.
  • Zira bir ilkle daha karşılaşıyoruz.
  • MİT’çiler, yani MİT’çiler dediğime bakmayın, öyle böyle değil, MİT’e hükmeden en tepedeki eski ve yeni müsteşarlar ile birlikte eski müsteşar yardımcısını huzuruna, ifadeye çağırdı Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar.
  • Yeni MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Selefi MİT Müsteşarı Emre Taner ve Emre Taner’in yardımcısı olan Afet Güneş…
  • Vaziyetin vahim olduğu ortada… Ne var ki şahsım adına pek fazla salladığım bir hadise değil. Devlet budur… Devlet denen organizasyonda, Baskın olan gücün borusunun öttüğünü düşünürsek, vaziyetin pek tuhaf kaçmadığını, kaçmayacağını da anlarız.
  • Daha düne kadar MİT’in, bizatihi Başbakan’ın emri ile PKK’nın üst düzey yöneticileriyle görüştüğü ortaya çıkmadı mı?
  • Mevzuunun özü bu mudur?  Şayet mevzuunun özü buysa, bu öz yasalarımız gereği suçu ifade etmektedir.
  • Yıllarca “Terör örgütü” diye feryadı figan eyleyip, dünya aleme, “Terörle mücadele ediyoruz” diyeceksin, sonra da gidip o terör örgütünün en tepe noktasındaki adamlarla görüşüp, bu işi nihayete erdirmenin yollarını arayacaksın. Benim açımdan bir sorun yok. Hatta bu görüşmelerin devam etmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Lakin yasa öyle demiyor işte. Bu görüşmelerin kayıtları ortalığa dökülüp saçılmamış olsaydı sorun yoktu. Hadi buyrun, çıkın işin içinden.
  • “İşin içerisine hukuk girdimi, siyaset yüzünü başka tarafa çevirsin” diye bekleriz. Lakin bu işin öyle olmadığı ortada… Devlet içerisinde bir deprem yaşanıyor. İstanbul polisi MİT’çiler hakkında fezleke hazırlıyor ve Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar, bu fezlekeye binaen MİT’çileri ifadeye çağırıyor. Çağrı önce yalanlandı ama sonrası malumunuzdur.
  • Vaziyet gayet net… Polis ve yargı, MİT üzerinden politikayı hesaba çekmiş durumdadır. Bu işin ucu Başbakan’ın ifadeye çağrılmasına kadar giderse, düşünün artık gerisini. Kaldı ki, Hakan Fidan ki kendisi şu anda MİT’in en tepe noktasındaki ismi olması sebebiyle de birlikte, Başbakan’ın en güvendiği adamlarındandır. Yani AKP’nin ortalığa sürmüş olduğu yeni seçkin zümrenin en göze batan şahsiyetidir. Bildiğimiz ve gördüğümüz odur ki, Başbakan ve Hakan Fidan arasından su dahi sızmamaktadır. Hakan Fidan’ın, polis fezlekesine binaen, savcılığa celp edilmesini bir anlamda polis ve yargının siyasal iktidara meydan okuması olarak da niteleyebiliriz.
  • Hani dedik ya “Osmanlı’da oyun ve entrika bitmez” diye… Bir süredir devam eden saray içi ayak oyunlarının su yüzüne çıktığı en net hadiselerden birisi oldu MİT’çiler üzerinden, polis ve yargının politikayı hesaba çekmesi.
  • Esasen vaziyetin içeriği bellidir.
  •  
  • Daha önceki birçok yazımda vurguladığım en önemli noktalardan birisi de şuydu.
  • “Hukuk, baskın olan gücün borusunu öttürdüğü bir alandır.”
  • Bakınız gelişmelere… Her bir gelişme sonrasında, ortaya dökülüp saçılan polis fezlekelerinin akabinde, savcılık makamı fezlekelerde adı geçenleri anında hesaba çekiyor. İşte KCK operasyonları… İşte Ergenekon operasyonları… Hatta futboldaki şike operasyonunu dahi bu çerçevede düşünmek mümkün… Yeter ki hedefe birileri otursun… Emniyet İstihbarat ve Terörle Mücadele şubeleri devreye giriyor, hedefe oturanın hakkından geliyorlar.
  • Polis örgütü içerisinde malum yapılanmanın ne olduğundan çokça bahsetmiştik. Bu yapılanmanın en can alıcı ayağını Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü birimleri oluşturuyor. O halde MİT’çilerin ifadeye çağrılması sonrasında bu iki birimdeki polis müdürlerinin başka bir göreve atamanın mantığını nasıl açıklayacağız? Tabii ki devlet içerisinde bir depremden bahsederek açıklayacağız.
  •  
  • Son gelişmelerdeki vaziyet için malum cemaat ve AKP iktidarı arasında bir dalaşma olduğunu söylersek, sanırım durumun özetini kısaca yapmış oluruz.
  • Ne var ki salt bir noktadan bakarak da bu sorunu değerlendirmek mümkün değil. Kimi iddialar var ki, bu iddiaları dikkate aldığınızda durum tümüyle farklı bir mecraya doğru kayıyor.
  • KCK içerisine sızmış olan MİT ajanları bu iddianın merkezine oturmuş durumda.
  • Şayet bu iddia doğrultusunda savcılık makamı, MİT’çileri şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırmışsa, burada “şüpheli sıfatı” ibaresini kullanmak ne derece doğru düşer bilemiyorum. Zira MİT ajanlarının KCK içerisindeki istihbarat bilgilerini MİT’e bildirmiş olmaları ve MİT’in de bu konuda gereken tedbirleri alıp almadığı yönünde bir ifadeye başvurma nedeninin olduğu dillendiriliyor. Yani Oslo görüşmelerinin bu ifadenin merkezine oturmadığı yönünde dillendirmelerde ortalıkta dolaşıyor.
  • Gelişmeleri izlemek suretiyle daha net yorumlar yapabilme şansına ulaşacağız.
  •  
  •  
  •  
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..