Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '19

 
Kategori
Siyaset
 

Politik Retorik

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan

Gerçekten de siyaset retoriğine çok iyi hâkim…

Üstelik de çok iyi kullanıyor.

Ama, dikkat edilirse…

Bu siyasal söylemdeki başarısını, daha çok…

Rakiplerini karalamak ve hedef göstermek amaçlı kullanıyor.

Gerçekten de yıllardır yazarım ama bir türlü anlayamıyorum; neden Sayın Erdoğan, bu siyasal söylemdeki başarısını…

Ülkemizi birleştirici bir iklime dönüştürmek için kullanmaz?

Yani dikkat ederseniz…

Sayın Erdoğan’ın toplum “dilinden” anladığını da fark edersiniz.

Yıllardır siyaset yapmanın avantajını da iyi kullanmakta Sayın Erdoğan…

Halkla yakınlaşmada, onların gönül tellerine dokunmayı, cumhurbaşkanımız Erdoğan, diğer parti liderlerine göre daha iyi “kotarmakta”!

Ama, dediğim gibi…

Siyasette nedense bir türlü “uzlaşı” sağlanamadı.

Pekâlâ, siyaset işi, rekabete ve yarışa dayanmaktadır. Herkes girdiği bu çetinceviz yarışta “birinci” olmak isteyecektir.

Fakat, siyasal tansiyonu biraz daha düşürerek, toplumumuzu rahatlatacak politik hamlelerde bulunmak, çok zor olmasa gerek.

İşte görüyorsunuz…

Sayın Erdoğan, seçim mitinglerinde sürekli olarak Cumhuriyet Halk Partisi’ni “hedef” göstermekte. İllet ve zillet ittifakı kurulduğundan dem vurmakta. CHP belediyelerinin işbaşında olduğu mahallelerde, çöp dağlarının oluştuğunu vurgulamakta.

Öte yandan… CHP-İP-SP-HDP ittifakına yönelik gerçekten de çok ağır ithamlarda bulunmakta; hatta “yenilir yutulur” değil bu ithamlar.

Bakıyorsunuz, CHP yönetiminin bu ithamlara aynı misliyle cevap vermesi gerekirken, “Hayır ne münasebet bizim terör örgütleriyle ne işimiz olur” demek varken; ama yüksek perdeden söylemek varken…

Bir kadıncağızın, çöp konteynırından çöp karıştırırken ki fotoğrafını göstererek, sanki “siyaset” yaptıklarını zannediyorlar.

Bu ülkede ne çabuk unutuldu, terör örgütü ile kimlerin müzakereler tertiplediği!

Uzun uzadıya yazmaya gerek yok.

OSLO GÖRÜŞMESİ…

HABUR REZALETİ…

Şehirlerimizin verilen “tavizlerden” ötürü neredeyse savaş meydanına çevrilmesi…

Ülkemizde bir “etnik” kökene dayalı bir sorun yokken…

Etnik kökene dayalı bir açılım tertipleyenler kimlerdi?

Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı sıkıntılar var(idi).

Ama, artık Türkiye’de etnik kökene dayalı bir siyasal sorun da yok, kültürel sorun da yok.

Sorun tespiti yaparken…

Önce…

“Demokratik Açılım” dendi…

Sonra…

“Kardeşlik Projesi” dendi…

Sürekli, soruna yönelik açılımların ve paketlerin muhteviyatı değişti ama sorun bir türlü-PKK terörü- bitirilemedi.

Bu bağlamda, Cumhuriyet Halk Partisi’ni terör örgütleriyle aynı kulvarda göstermek, CHP’yi terör yuvalarıyla aynı mevzide değerlendirmek, Türk Milletine de yapılan haksızlıktır.

CHP’yi eleştirmek başka, Sayın Kemal Kılıçdaroğlunu doğru düzgün liderlik yapamadığı için eleştirmek başka…

Bu bağlamda, bakıyorum, herkes, “mal bulmuş mağribi” gibi CHP’nin üstüne çökmeye çalışıyor.

Siyasal iktidar, özellikle Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “ustalık” döneminin verdiği olgunlukla, yaşanan değişme ve gelişmeleri değerlendirebilse, ülkemizdeki siyasal elektriklenme bir nebzede olsa gerileyecektir.

Slogan ve propaganda da siyasal iktidarın hakkını vermek gerekir.

“Memleket işi gönül işi” gibi…

Öyleyse…

Gönülleri kazanmak varken, neden gönülleri kıralım? Tabii AK Parti’nin sanırım şöyle bir tahayyülü var: Sol seçmenden, liberal seçmenden, Atatürkçü kitlelerden, daha maneviyatçı-Türkçü kesimlerden oy almasam da olur diye düşünüyor.

Ama böyle olunca, acaba memleket işi gönül işi olabilir mi?

“Bunlar yokluk kuyruğu değil, varlık kuyruğu”demekle, sadece kendi seçmen kitlenizi “inandırmakta” ama “gönül bağı” ise ıskalanmaktadır.

Ne diyeyim:

Daha ilkeli ve dürüst bir siyasal faaliyet adına umudumuzu koruyalım.  

 

 
Toplam blog
: 706
: 83
Kayıt tarihi
: 18.05.16
 
 

Ben, Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü mezunuyum. Şuan için öze..