Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '10

 
Kategori
Mizah
 

Politikayı bıraktığım gün (2)

Biliyorsunuz insanlar hayalleri kadar yaşarmış. Siz siz olun sofrasından ekmeğini, cebinden parasını aldığnız insanların ellerinden hayallerini almayın.

Destek olamıyorsanız köstek de olmayın.

“Çocukluk dönemi kişinin anayurdudur” diye güzel bir söz var. Küçük bir muhitte yetişmişim, hayallerim de yetiştiğim köyüm kadar.

Ben milletvekili olunca bizim köy ilçe olacak ya… Adliyesi, kaymakamı, hastanesi olacak. Ve hatta birkaç yüksek okul ve bir sürü lisesi olacak… Elbette ki otogarı, istasyonu, treni de olacak.

Bir ilçede olması gereken ne varsa, her şey bizim köyde olacak.

Beni asıl düşündüren konular ise başka. Benim köy Köyceğiz Gölü’ne birkaç kilometre mesafede. Bizim orda çakıl olan bir alan var, ben bu alana kanal açtırıp gölü getireceğim. İşin aslında Köyceğiz Gölü’nü köye getirmek kolay, asıl sorun ise bizim köye denizi getirebilmek.

En yakın deniz Ekincik Koyu ile Dalyan İztuzu.

Hangisinin suyu daha kaliteli bilemediğimden vekil seçilir seçilmez uzmanlara incelettirip oradan köyüme denizi getireceğim. Göl ile deniz suyunu da aradan geniş bir kordonla ayıracağım.

Köyüm ilçe olur olmaz, denizi de gölü de getirip açılışa da İngiltere Kraliçesi Elizabeth Taylor Hanımefendi ile birlikte tüm dünya devletlerinin devlet büyüklerini davet edip kurdeleyi kestirteceğim…

Milletvekili olmaya ve hayallerimi yaşama geçirmeye kendimi öyle motive etmişim ki, her gördüğüm duvara ve ağaca, taşa: “Ey sevgili aziz ve muhterem seçmenim…” diye başlayan nutuklar atıyorum.

Diyorum ki: “Çaresiz değilsiniz, sizi seven bir Adnan Doğan var…”

O günlere dair unutamadığım bir hatıram var.

Şahsıma özel seçim arabama binmişim Muğla ilinde bir televizyonda konuşmam var, yollardayım. Dikiz aynasını kendime ayarlayıp, “Çok fazla değerli Muğlalı seçmen kardeşlerim, oyunuzu bana vermek için parmaklarınızı titretmeden vicdanınızın sesini dinleyin…” diye müthiş bir konuşma yapmaktayım…

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, bir baktım deniz kenarında bir yerdeyim. Öyle şaşırmışım ki; “Muğla’ya denizi benden önce kim getirdi?” diye kendime sorular sormaktayım.

Fikir edinebilmek adına geldiğim yeri incelerken baktım ki eli ayağı düzgün, adam gibi bir adam var kaldırımda. Böyle güzel bir adam bana oy verir düşüncesi ile yanına yaklaşıp: “Çok muhterem ve bir o kadar da değerli seçmen ağabey ben milletvekili adayıyım, televizyonda konuşma yapacaktım Muğla’ya nasıl gidebilirim?” diye sordum.

Eline tutuşturduğum seçim bildirgemi okuyan o güzel adam, bana güzel bir yol haritası çizdi.

3 İhlas, 25 Estağfurullah ve hatırlayamadığım çok fazla sayıda besmele ile Kelime-i Şehadet getirerek dalgınlığımın kurbanı olarak geldiğim Fethiye ilçesinden çıktım yola. Yol haritası öyle güzeldi ki, yolu hiç şaşırmadan; Üzümlü, Çameli, Acıpayam, Serinhisar, Cankurtaran Makası’ndan Tavas, Kale - Davaz ve Muğla’dayım.

*

Adnan Doğan
KÖYCEĞİZ

Notlar:
*Muğla'ya gideceğim diye yanlışlıkla Fethiye'ye gitmişim.

*Yıllar sonra Ortaca Kültür Günü'nde etkinliğe gelen Fethiyeli Yazar Recai Şahin hoca, o yıllarda bana yolu tarif eden o adama çok fazla benziyordu...
Ayıp olmasın diye, o gün o yol haritasını siz mi çizdiniz hocam, diye kendisine soramadım.

 
Toplam blog
: 74
: 1455
Kayıt tarihi
: 24.06.09
 
 

Haydanlı Eğitmen Aziz Doğan'ın oğluyum. Köyceğiz doğumluyum. Isparta Meslek Yüksek okulu muhasebe me..