- Kategori
- Eğitim
Porno ve cinsel içerikli suçlar ilişkisi
Bin dokuz yüz yetmişli yıllarda yapmış olduğumuz bir tartışmayı anımsıyorum. Konu cinsellik, pornografi idi. Cinsel taciz, tecavüz, kadın ve erkek cinselliği, toplumun cinselliğe bakışı, ilk gece korkusu, Anadolu’da yaygın olan ve bağlanma denilen olay ( günümüzde bile kırsal kesimde yaygın olarak inanılmaktadır) vb. konularda her arkadaşımız görüşlerini aktarıyor, karşı görüşler açıklanmaya çalışılıyor.
O yıllarda, derslerimizde bitkilerdeki üreme konusunda söz edilen “çiçeklerde döllenme”, “hayvanlarda çiftleşme”vb. sözler edildiğinde bile birbirimize bakışır, yüzlerimizin kızardığını görürdük. Aile içi sohbetlerde doğurmak sözcüğü bile kullanılamaz, ayıp sayılırdı. Çocuklar hala leylek getirdi masallarıyla avutulmaya çalışılırdı.
Ben bir ara okullarda cinsel eğitim verilmeli, cinsellik de anlatılmalı demiştim ki; şu anda İzmir’de oturan ve çağdaş görüşleriyle tanıdığımız bir arkadaşım, benim yazamayacağım sözcüklerle , “okullarda kızlarla erkeklere nasıl birlikte olunacağını uygulamalı gösterecekler mi yani” anlamına gelecek sözler sarfederek o güzelim tartışmanın içine etmişti.
Bilinenin aksine, porno ürünlere daha kolay biçimde ulaşılabilen ülkelerde cinsel suçların oranı daha azdır. Japonya’da 1995 yılında yapılan bir araştırmaya göre; herkesin ( çocuklar dahil) pornografik ürünlere ulaşımı kolaylaştıkça, taciz, tecavüz, ahlaksızlık vb. her türlü cinsel suçların oranının çok belirgin bir biçimde düşmüş olduğu; çocuklara tacizde bulunanların ve tacize uğrayan küçük çocukların sayısının da ciddi biçimde azalmış olduğu görülmüştür.
Bugün gerek aile eğitimi gerekse okullarda verilen eğitim düşünüldüğünde bu konuda epey mesafe almış olduğumuzu görüyorum. Yönetici ve öğretmenlerin baskıcı olmadığı, öğrencilere güven duygusu verilebilen, kızlarla erkeklerin uygarca ve özgürce arkadaşlık ilişkisi kurabildikleri okullarda da cinsel içerikli suçların en aza indiğine öğretmenlik ve eğitim yöneticiliğim süresince çok tanıklık etmişimdir.