Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Şubat '09

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Poşetle kardeşim!

Poşetle kardeşim!
 

"Çöpler" ve üst tarafta çay bahçesi. Kimsenin umurunda değil.


Poşet, içine her çeşit eşyayı doldurduğumuz naylon torbaların adı.
Pazara gittiğimiz zaman.
“Bir alış veriş, bir poşet.”
On alışveriş, on poşet.
“Poşetle kardeşim!”

Pazar dönüşü; sebze ve meyveleri buzdolabına koyduğumuzda, mutfağın her tarafı poşet.
Eğer ikinci kez değerlendirip, içine çöp koyup atarsanız, çöp kutuları hepten poşet.
Belediye alıp götürür, çöplükler hepten poşet.
Erimez, çürümez doğayı kirleten, dağ gibi poşet yığınları.
Yer poşet, gök poşet.

**

Eskiden okunmuş gazetelerden “kese kâğıdı” yaparlardı. Kese kâğıdı yapanlar yapıştırıcı olarak “hamur” kullanırlardı. Kese kâğıdı, tam bir doğa dostu idi. Yağmuru gördü mü erir, toprağa karışırdı. Kimseye zararı olmazdı.
Pazara insanlar file ile çıkardı. Alınan eşyalar file ile taşınırdı. File yıllarca, eskiyene ipleri kopana kadar kullanılırdı. File ile kese kâğıdı ayrılmaz iki dosttu. “Evliydiler.”
Şimdi “pazar arabaları” var. Var da... İçleri tıka basa poşet dolu.
Kese kâğıdına konulan meyve ve sebzeler hava aldığından sağlıklı yapısını korur, taze kalırlar.
Poşette öyle mi? Poşetteki meyve ve sebzeler hava almadığından terleme yapar, çabucak, bozulur, kokar.
Kanserojen maddelerin çoğalmasını sağlar poşetler. (Poşetler çoğunlukla hurdacıların topladığı naylonlardan yapılır. İlk ürün olarak yapılan kaliteli poşetlerde var. Kullanan kim?) Siyah renkli poşetlerin yasaklanması lazım. Siyah poşetler “atık naylonlardan” yapılmaktadır.
Büyük kolaylık diyerek, hiç düşünmeden kullanıyoruz poşetleri. “Poşetle yatıp, poşetle kalkıyoruz.”

**

(Konuştuğunuz gibi okuyun.)
“Sali aga, ule bugün baga bi tavık yidirdile. Olanın evinde. Gelin bi tavık bişirmiş.Tavi(tavuğu) bacandan tutup bi silkeliyon. Etle dökülüveriyo. Elinde tavın baca cıscıbıldak galiyo. Ulen bi dadlı sorma. Bi tavık bize az geliyo. Sorvedim geline. Didim Gelin; Anan bu zamana gada böle dadlı bi tavık bişiremedi. Bu nasıl bişiyo dedim. Gelin didi ki.”(Yenice Yörük şivesi)
—Poşette bişiyo buba poşette.
—Bidaki sefere olak (oğlak) bişirciz poşette. Uda çok gözel olurmuş. Ulen bu poşedin yaptına bak. Ule yanmıyo mu bu poşet? (Kimileri yöresel şive ile yazdıklarımı anlayamadıklarından bu öğretmen “yazmasını bilmiyor” diyorlarmış.)

**

Poşetlemek; argoda birisini öldürüp ortadan kaldırmak, anlamını da taşıyor.
—Abi iş tamam, poşetledik.
—Tamam koçum, poşeti falan yere götürün, saklayın.

**

Filenin pabucu, poşetler sayesinde çoktan dama atıldı. En iyi filedir aslında. Doğayı kirletmez.
Poşet öyle değil. Tam bir doğa düşmanı. Bizi aldatan tarafı kolay kullanılır olması.
Su poşette. Süt poşette. Poşette çay. Ağzımız burnumuz poşet.
Poşet kutular var şimdi. Her poşetin üstünde, satıcının reklâmı.
Her türlü içecek poşetlenip satılıyor. Poşetlerin geri dönüşü yok. Bir defa kullanılıyor. Haydi çöpe.
Derelerde, çaylarda poşet. Ağaçların tepesine kadar, her dalı poşet.
Ağaçlarda, “yapraktan ve meyveden çok” poşet.
Renk renk poşetler. Erimez çürümez poşetler. “Doğayı eriten, kirleten poşetler.”

**

Birde geniş alanları örtmek(seralarda) için kullanılan naylonlar var. Stok yapılan malların üstü örtülür bu naylonlarla. Kömür, saman yığınları örtülür. Delinen yırtılan naylonlar atılır. Atıldıkları yerde toprağı tam kapattıkları, havasız bıraktıkları için, bitkilerin yaşamasına olanak tanımazlar. Topraktaki hayatı öldürürler.

**

Tıbbi malzemelerin saklanmasında, kullanılmasında da naylondan yapılma ürünler kullanılıyor. Tıbbi atıkların yok edilmesi, daha önemli bir sorun. Naylon bize kolaylık sağlıyor da. İşi bitince de hayatımızı zorlaştırıyor. Çünkü çevre ile dost değil, “naylon ürünler ve poşetler...”

Poşeti üreten kim?
Çevreyi kirleten kim? “İnsanlar.”
“Çevreyi koruyan ve geliştiren, yaşanacak hale getiren de insanlar olmalıdır.”
Çevre bilinci verelim, ”çocuklarımıza.”
“Herkes öğrensin ürettiği çöpü alıp gitmeyi, çevreyi korumayı artık.”

**

Bir zamanlar;
Yaşadınız! ”Naylon Çorap” çıkacak, diye kızlar avutulmuş.
Naylon çorap almak o kadar önemliymiş ki;
“Ne güzel baldırın var.” Demiş Osman Aga. Cevabını almış.
“—Naylon çorap ister Osman Aga.”
Demek ki, bir çift naylon çoraba evlenmiş Osman Aga.
Naylon gönüllere, naylon çoraplar…

**

Önümüzdeki zamanlar neyi gösterir bilemem.
Bu gidişle; denizleri, gölleri, nehirleri, ırmakları, çayları, dereleri… Ne varsa her şeyi poşete koyacaklar.
Denizleri, ırmakları, gölleri poşetle…
İnsanlarda poşet içinde gezmeye başlayacaklar. Bir yere gitmek isteyenleri poşetleyip gönderecekler.
Kefene de gerek yok diyecekler. Ceset poşetleri çıktı. Fermuarlı. Çırt aç, çart kapat. Ölü de rahata bak. Parası olana, kaliteli poşet. Parası olmayana, naylon torba.

**

Yazdığım bir şiirde:

“Acımadan ezin gülleri.
Yeşeren bir ot yeter bana.
Poşetleyin bütün gölleri.
Alnımdaki ter yeter bana.”

Desem de, umudum yok, bu gidişte…
“Alnımızdaki terde, kurtaramayacak” bizi.
Poşeti bırakın. “File ve kese kâğıdı” kullanın desem, beni kim dinleyecek?
Poşet sahte dostlar gibi, çok işe yarayan biri gibi görünse de. “Zararı çok fazla” aslında.
Kese kâğıdı, zarar vermeden görevini yapan dostlar gibi. Kendini feda ediyor.
Filenin içi de bir dışı da.
Kötülüğü olur mu? Böyle birinin.

**

Bir varmış iki yokmuş. İkinin peşinde adam çokmuş.
Bir file ile bir kese kâğıdı varmış.
“File” isimli baba ile “Kese Kâğıdı” isimli ananın; “Poşet” isminde naylon bir çocukları olmuş
Hem babasını, hem de anasını öldürmüş.
“Poşet” onun bunun elinde gezip duruyormuş. İçi boşalınca atılıyormuş.
Temiz Bir Dünya” umurunda bile değilmiş.

Sahi bu dünya kimin umurunda?

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..