Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

E. Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Öztürk

http://blog.milliyet.com.tr/emeklibirsubay

07 Ekim '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Posta, telefon, telgraf...

Posta, telefon, telgraf...
 

Sabah Bulut hastahaneden arayip not birakmis. Ameliyata girmis. Heyecanlanmis. Notunu annesine dinlettirdim. Hikmet'ten e-mail vardi. Bilgisayariniz sizin ne dusundugunuzu biliyor diye. Rakamlar tutuyorsun. O rakamin yaninda ki isareti bilgisayarin gosterirse, senin beynini okuyor. Benim ki okuyamadi!... Hikmet'e gore benim bilgisayarin pisikolojik sikintisi olabilir. Olabilir. Cok yaslandi!

Sonra avukattan e-mail aldim. Yarin muhakkak goruselim, diyor. Hayir, diye cevap verdim. Piliz, dedi. Olmaz dedim. Sonra Sekreteri aramis. Umut, "Babam evde yok. Yarin da gelmek istemiyor" demis.

Gaye Kadriye ablayi aradi. Alo. Nasilsiniz? Once ciddi ifadeler. Sonra, Kadriye ablacigim nasilsiniz?

INS Washington'a bir mektup yazdim. Yeter artik beni her ay kontrola gondertmeyin, dedim. Iadeli taahhutlu gondermek icin postahaneye yurudum. Bir kalabalik. Bir kalabalik. Postahanede calisan bir adam nasilsiniz Mistir Ozturk dedi. Cocuklar nasil? Adamin yuzu tanidik. Yakasinda Scott yaziyor. Nereden bizi taniyor?

Washington'un posta kodunu unutmusuz. Zarfi actim. Mektup da da posta kodu da silik cikmis. Kadin 25238 yazdi. Gider mi? Gider.

Eve tam dondum. Umut. Araba onda, yaninda Birayn. Ben kizi alirim, dedi. Biraz nazlandim. Yani sen arabada biz yuruyoruz, demege getirdim. Sen keyifte, baban yuruyor... Ulan illa ki bir vurgu yapmak zorunda misin?.. Hava guzel, fistik gibi yuruyorsun... Yok olmaz... Illa, rahatsizlik vereceksin. Yandan carkli bir sekilde, fazla yuz vermeden, yari dargin, ikiyi yirmi gece, dedim. Ikiyi yirmi gece kizi al...

Aksam kizin maci var. Yanda ki cocuklari da biz aldik. Mister Brazil ve Nensi'de mactalar. Kiran kirana bir mac... Olduk olduk dirildik. Yanimda sisko bir kari zip zip zipliyor. Gol attik. Nerdeyse kariyla birbirimize sarilacagiz!... Sarilmadik ama ellerimizi havada saplattik. Golu atan bizim kiz!.. Seyircilerin onune gelip, bel kirip, bizi selamladi. Keyfe bak! Sesimiz gitti. Maci aldik. Bir sifir.

Birini gordum. Layf iz sakkir, (Hayat toptur?...) dedim. Anlamadi. Sonradan jeton dustu. Yip, dedi. Ne buyuk laf etmisim?

Geldik. On onbes dakika gecmedi telefon. Umut bizi istiyor.

Donduk. Bilgisayarin basina oturduk. Ordan burdan derken, Gaye 12 sene once ki arkadasini sordu. Nurhayat. Internetten telefon numarasini bulduk. Cevirdik. Gunaydin. Nurhayat hanim karsimizda! Biloxi nere, Diyarbakir nere?

Biz abimi Sivastan telefonla arardik. Sabah postaneye gider, aksama kadar beklerdik. Iki numarali kulubeye gecin, derlerdi:

Alo, alooo?...

Lise de Saitle ilk telefon konusmamizi yapacagiz. Postahaneye gittik. Heyecenla jeton aldik. Ahizeyi kaldirdik. Jetonu attik. Cevirecegimiz numara yok! Kimi arayalim?

Bugun hastahane, postahane, New Orleans, Minneapolis, Istanbul, Diyarbakir, Washington gorustugumuz yerler.

Bu arada elliye yakin senatore bizim Senator Trent Lott icin eposta gonderdim. Iyi adamdir, diye.

Bunun adi herhalde haberlesme cagi. Bilgi Cagi da diyorlar. Bu arada Kendi sitelerimizden attigimiz kafalari, okudugumuz gazetelerden bahsetmedik!

Vay anasini?

Biloxi, Mississippi

 
Toplam blog
: 798
: 2506
Kayıt tarihi
: 25.07.06
 
 

Harp Okulu 1974 mezunuyum. 1983'de Kurmay Subay olarak mezun oldum. 1987 yılında Silahlı Kuvv..