Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '11

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

Prag Prag Olalı Böyle Zulüm Görmedi

Prag Prag Olalı Böyle Zulüm Görmedi
 

Güzel çekmişim :)


Prag Notları, no:3
Prag notlarımızı yazarken arada aklımıza başka konular da geliyor ama konuyu bir an evvel bitirmek icap ettiğinden gündemdeki konulara dalamıyorum. Prag’a girince kendimi kaybettim.. hükümsüzüm..

Nihayet Prag içindeyim. Kardeşim havaalanından beni aldı. Yol üzerinde bir alışveriş merkezine uğradık, arada sohbet ediyoruz. Prag hakkında ve genel olarak Çekler hakkında bazı bilgiler verdi bana. Bize benzerlikleri var. Şaşırmadım..

Alışveriş merkezleri buralarda da pek popülermiş.
Aynı biz. Yedisinden yetmişine herkes deli gibi alışveriş merkezlerine hücum ediyor dedi birader. Oysa etraf yemyeşil. Her yer piknik alanı gibi. Biz de olsa o yeşillikler etraf mangaldan geçilmezdi di mi ama. Üzülmeyin, Ukraynalılar bizim yokluğumuzu hissettirmiyorlarmış. Daha sonra gezdiğimiz park içinde gözlerimle gördüm. Önce mangal kokuları geldi burnuma. “Aha yakında bir Türk aile var galiba” dedim. Ukraynalılar çıktı :)

Yol yorgunluğunu attıktan sonra az önceki mangal hadisesinin yaşandığı doğal parka gittik. İçinden minik bir dere akan yemyeşil ve kendi halinde bir park. İnsanların bir kısmı koşuyor bir kısmı da bisikletle spor yapıyor. İmrendim doğrusu. Ben İstanbul’a geldim geleli iki adım yürüyecek bir yer bulamadım. Oturmaktan fıtık oldum ya..

*

Ertesi gün Prag içlerine doğru ilerleyişimi sürdürdüm.
Artık şehri yavaştan tanımanın ve içten fethetmenin zamanı gelmişti. Zevce hazretleri henüz Prag ellerine gelmediğinden onsuz gezmek zorunda kalıyordum. Bu da beni hüzünlendiriyordu doğrusu. Yeğenim ve Julia (annesi) ile gezmeye karar verdik.

Şehir merkezine giderek nehrin batı tarafında bulunan Çek Eyfel Kulesinin (çakma eyfel ya da Çekme Eyfel de diyebiliriz :)) bulunduğu tepeye “funikuler” ile çıktık. Bir adet meteorolojik gözlem istasyonu da bulunan ve bahçeleştirilmiş bu bölge tam gezmelik! İsteyen para verip çakma eyfel kulesine de çıkabiliyordu, bulunduğumuz nokta Prag’ı seyretmeye yetecek yükseklikte olduğundan ben çıkmadım. Pintiliğim tuttu :)

Biraz ilerde bulunan ve otele dönüştürülen manastır ilginçti. Hemen girişinde çarmıha gerilmiş İsa heykeli duruyor. Daha doğrusu çarmıh şeklinde heykel üzerinde bir de İsa heykeli.. Resimlerini çektim ancak henüz resimleri elden geçiremediğim için buraya yükleyemedim. En kısa zamanda yüklemeye çalışacağım.

Yürüyerek gezmeye devam ediyoruz. Ormanın içinden giderek az ötede bir zamanlar kraliyet ailesinin yaşadığı sarayın bulunduğu alana vardık. Saray etrafında da seçkin tabakanın yaşadığı yerleşim birimi bulunuyor. Burada ev ve sokak yapısı bizim Antalya’daki kale içi dediğimiz bölgenin tarzını andırıyor. Tabi benzeri bir çok yerde de vardır. Sokaklar Arnavut kaldırımı şeklinde..

Gezerken yenge hazretleri tarihi bilgiler de veriyor.
Türkçe’yi tam bilmediğinden biraz Türkçe biraz İngilizce.. İdare ediyoruz.. Prag içinde iki yabancı, ikisi de birbirinden yabancı durumları. Yeğen henüz iki yaşını yeni geçmiş durumda. Onun durumu bizden de vahim..

Yavrucak hangi dili konuşacağını şaşırmış vaziyette.
28 aylık olmasına rağmen iki kelimeyi bir araya getiremiyor. Yahut getiriyor da biz anlamıyoruz. Zira hangi dilde konuştuğunu sezmek güç olabiliyor. Anne ile baba aralarında İngilizce konuşuyorlar. Çocukla ise anne Rusça, baba Türkçe konuşuyor. Etti mi üç yabancı dil. E bir de televizyonda her şey Çekçe. Dört dil konuşuluyor etrafta. Çocuk konuşmamakta haklı bence. Ben olsam ben de konuşmazdım :)

*

Kardeşim Prag ve Çekler ile ilgili bilgiler verirken “bira”dan da bahis açtı. Avrupanın Bira Başkenti Prag imiş. “Sürekli içiyorlar, ayık gezdikleri yok” diyor kardeşim. Kendisi de sever birayı ama öyle abartarak içmez. “İkinci Dünya Savaşında savaştan dolayı burada hiçbir yer yıkılmamış çünkü Hitlerin Avrupa’da savaşmadan aldığı tek yer Prag” diye de ekledi.

“Adam bunlarla savaşmaya, buraya bomba atmaya bile tenezzül etmemiş, adamlar zaten sarhoş, bir de ben elleşmeyeyim diye düşünmüş herhalde” diyor. Tabi latife yapıyor biraz.

Savaşın ortasında olup hiçbir yapının zarar görmemesi güzel bir şey tabi. Tarih olduğu gibi duruyor. Prag Prag olalı böyle zulüm görmedi desek lafımız havada kalacak demek.

Önümüzdeki blogda old-town dedikleri bölgeyi gezeceğiz.

-devam edecek-

Sevgi, hürmet ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

İstanbul / 24 Mayıs 2011

Twitter.com/murathacioglu

murathacioglu.com

Prag Notları, no:1 Nerde Trak Orda Prag

Prag Notları, no:2 Prag Nehri Akmam Diyor

Prag Notları, no:3 Prag Prag Olalı Böyle Zulüm Görmedi

Prag Notları, no:4 Prag Kızları Pek Yaman

Prag Notları, no:5 Prag Kilisesinde Ayindeyim

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..