Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '08

 
Kategori
Özel Günler
 

Prensim genç bir adam oldu

Prensim genç bir adam oldu
 

24 sene önce bugün hayatımdaki herşey değişti. Doktorum, ‘ gözün aydın, minicik bir bebeğin oldu ‘ dedi ve bebeğimi odada bulunan başka bir sedyeye yatırdı.

‘ Ne olur, kız ya da erkek olması hiç önemli değil, bir sakatlığı var mı doğru söyleyin ‘ diyerek, doktorun önlüğünü çekiştirdim.

‘ Korkma, bebeğin gayet sağlıklı, o istenmeyen durumların hiçbiri gerçekleşmedi, nurtopu gibi bir oğlun oldu ’ dedi.

Çileli bekleyişle geçen dokuz aydan sonra bunları duymak gönlüme nasıl da huzur vermişti...

Bebeğim, doğduğu an ve aradan geçen zamana rağmen çıt çıkarmamıştı, hiç ağlamıyordu. Telaşla, ‘ doktor bey bebeğime birşey mi oldu, hiç ağlamıyor , sesi çıkmıyor ‘ dedim.

Doktor panikleyerek hemen bebeğimin yanına koştu, onu ayaklarından tutarak ters çevirdi. Poposuna şaplak atarak onun ağlamısı sağladı. Ve itiraf etti, ‘ ağlamadığını hatırlattığında bebeğin ölmüş olabileceğinden öyle korktum ki, nasıl panik oldum anlatamam ‘ dedi.

Bebeğimi koynuma verip, ‘ siz biraz hasret giderin, kaynaşın bakalım ‘ dedi.

Bebeğim kollarımın arasındaydı. Yeni doğan bebeklerin gözleri kapalı olur diyorlar ya, bu doğru değil. Benin bebeğim kocaman lacivert gözlerini gözlerime dikmiş, ‘ ben kimim, sen kimsin, nerdeyim ben, burası neresi’ der edasıyla gözlerimin içine bakıyor, etrafı sorguluyordu.

Ellerini avuçlarımın içine aldım üşümüştü minicik ellerli. İncecik, upuzun parmakları vardı. O an, ‘ benim oğlum piyanist olacak’ demiştim. Bir süre sonra bebeğimle beni odamıza çıkardılar.

Herşey gerçek olamayacak kadar güzeldi...

Doktorların biri gelip biri gidiyordu. Hemşireler sürekli bebeğimin başından, topuğunun altından kan alıyorlardı. Bebeğime iğne yapıyorlar diye yüreğim acıyordu. Zaten kendim de küçüktüm, bütün bu olanlara anlam veremiyordum ama bir terslik olduğunu hissetmiştim.

Doğum yapanları bebekleriyle birlikte ertesi gün hastaneden çıkarmalarına rağmen beni ve bebeğimi hastaneden çıkarmıyorlardı. Üçüncü gün olduğunda doktorlar kalabalık bir doktor ordusuyla odama geldiler ve durumu açıkladılar

‘ Sizdeki kan uyuşmazlığı bebeğe geçmiş. Bebek annenin kan grubunu değil de babanın kan grubunu almış. Bu yüzden, ‘ zehirli sarılık ‘ olmuş. X ışınlarıyla tedavi edebilmek için onu bir süreliğine küvezde bakıma almak zorundayız. Kanı da hazır edin. Her an bebeğin kanının değişmesi gerekebilir ‘ dediler.

Ve bebeğimi benden aldılar. Korku dolu uzun bir bekleyiş başlamıştı.

Bebeğimi gidip görebiliyordum, altı bağlıydı, gözlerini kapatmışlardı ve küvezin tepesinden garip bir ışık veriyorlardı. Küvezin etrafında kara kara perdeler vardı. Bebeğime dokunamıyordum, hiçbir şey yapamıyordum onun için. Orada ne kadar kalacak o da belli değildi. Doktorlar, ‘ acele etmeyeceksin ‘ diyorlardı. Hergün topuğundan ve başından kan alıyorlardı. Sürekli kontrol altında tutuyorlardı.

Çaresizlik iliklerime kadar işlemişti. Bebeğimin orada öyle yatmasının tek nedeni bizdik. Kan uyuşmazlığı olduğunu bildiğimiz halde böyle büyük bir riski nasıl alabilmiştik? ‘ Ya ona birşey olursa ‘ kaygısıyla dokuz ay hayatım cehennem gibiydi zaten, bir de bu yükün altından nasıl kalkacaktık?

Kabus gibi geçen sekizince günün ardından doktor o hayalini kurduğum cümleyi kurdu, ‘ tahliller temiz çıktı, hastalıktan eser kalmadı, yarın taburcu olabileceksiniz ‘ dedi. Doktora sarılıp onu kocaman öptüğümü hatırlıyorum.

Doğumdan sonra 48 saat içinde iğne olduğumu da hatırlıyorum, bir sonraki çocuğun sakat olma riskini azaltır diye...İğne olmama rağmen orada kaldığım sekiz gün içinde yaşadıklarımdan sonra anladım ki; ben dahil olmak üzere minicik bir bebeğin hayatıyla kumar oynamaya hiç kimsenin hakkı yok!

Bebeğimin sağlığına kavuştuğunu öğrendiğimde dünyanın en mutlu annesiydim. Aradan geçen 24 seneden sonra bugün de kendimi dünyanın en mutlu annesi olarak görüyorum ve Allah' a şükrediyorum, bana sağlıklı bir evlat bağışladı diye.

<ı>Bu arada yarın Anneler Günü

Canım annem Anneler Günün kutlu olsun. Sağlıklı uzun bir ömür diliyorum, tüm sevdiklerinle birlikte. Seni de babamı da çok seviyorum. İyi ki varsınız. İkinizi de kocaman öpüyorum.

<ı>Son olarak; Lazerli X Işınlı tedaviden oğluma geriye ne mi kaldı?

İlk gözlüğünün bir camını 4,5 diğer camını ise 4,75 olarak taktı. Miyop, hipermetrop, miyop astigmat, hipermetrop astigmatı var. 24 senedir ciddi anlamda bununla uğraşıyoruz. Ve uzun bir yol katettik.

<ı>Prensimle ilgili tüm bunları neden yazdım?

Kan uyuşmazlığı, akraba evlikleri, bakmaya kıyamadığımız bebeklerimizin çocuklarımızın sonu olabilir. Ya da hayat boyu onları sakat yaşamaya mahkum edebilirsiniz.

Ve buna hiç kimsenin hakkı yok!

Ben çok isterdim ki bu ülkede akraba evliliği yasak olsun, kan uyuşmazlığı olan insanların evlilikleri yasak olsun!

İnanın bana, bu konuda herkes prensimle benim kadar şanslı olamayabilir...
<ı>

Minik bebeğim;

Senin için herşeyin en güzelini en hayırlısını diliyorum. Doğum günün kutlu olsun. Anneler Günü’ nün yarın olduğunu düşünecek olursak, sen bana verilen en büyük Anneler Günü armağanısın. Seni bana verdiği için Allah’ a şükürler olsun.

Hakkında herşeyin hayırlısını diyorum. Babamın, biz çocuklarına dilediği gibi;

Kendine, ana-babana-vatanına milletine hayırlı bir evlat olmanı diliyorum. Ve tabi inançlarına

Seni seviyorum prensim... Sağlıklı, uzun ve mutlu yaşa...

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..