Prof. Ali Bardakoğlu niye görevden alındı?

Ülkemizin aydınlık yüzlerinden birisi daha tası tarağı toplayıp, kendi iç dünyasına çekildi.

Artık meydan onların!

Evet, Türkiye’nin aydınlık yüzü sayılan ve yıllardan beri Diyanet İşleri Başkanlığını yürüten Prof. Ali Bardakoğlu’ndan bahsediyorum. Yerine uzun zamandan beri yardımcılığını yapan birisinin atanması, Bardakoğlu’nun verdiği güveni verebilir mi?

Sahi, Prof Ali Bardakoğlu görevinin bitimine 2 ay kala niye görevden alındı? Veya görevinden ayrıldı?

Aslında Sayın Bardakoğlu’nun suçları saymakla bitmez!

Bildiğiniz gibi Sayın Bardakoğlu son dönemlerde sıkça televizyonlara çıkıp, gazetelere röportaj veriyordu. Haliyle bu konuşmalar birilerini sıkıntıya soktu!

Son dönemlerde Sayın Prof. Ali Bardakoğlu ne söyledi?

* Türbanla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığına soru sormak, Laiklik ilkesine aykırıdır! Bak, bak…

* Bir kadının başörtüsü (Türban) takması Müslümanlığın ön şartı değildir! Allah, Allah…

* El sıkmama konusunda dini bir kural yok! Elini uzatan bir hanımefendi’nin elini sıkmamak nezaket kurallarına da aykırıdır! (Sağlık Bakanı’na güzel bir gönderme.)

* Atatürk’ün Diyanete verdiği önemi, bu zamanda hiç kimse vermiyor. Atatürk zamanında protokolde 3. sıradayken, şimdi 52. sıradayız diyerek, resepsiyonlara katılmama nedenini açıklıyor. (Komutanlarda bu gerekçenin arkasına sığınabilirler mi?)

* Başını örter, içki içmezsen Müslümansın, tersini yaparsan Müslüman değilsin gibi bir ayrım olmaz diyerek, Müslümanlık, dindarlık kisvesi altında her türlü yolsuzluğu yapanlara gönderme yapıyor.

* Nüfus cüzdanlarının Din hanesine din ve mezhep yazılmasına karşı çıkıyor.

* Evrim kanunlarının eğitim alanında ders olarak verilmesi gerektiğini söylüyor.

* Kurban Bayramı öncesinde öldürülen hayvancılığa vurgu yaparak, herkesin kurban kesmesi gerekmez çıkışı yapıyor.

* Bir başka suçu, din konusunda tarikatlar ve cemaatlere yüz vermemesi, cemaat ve tarikatların söylemlerine katılmayıp, eylemlerini tasvip etmemesidir.

* Bence en önemli suçu, Kutlu Doğum Haftasına Deniz Baykal’ı çağırması ve Sayın Baykal’ın yaptığı konuşmayı çok güzel bulmasıdır!

Bu kadar suçlu bir bürokrat, bu kadar uzun bir süre makamında nasıl oturur?

Bildiğiniz gibi Sayın Prof Ali Bardakoğlu’nu bu makama bir önceki Cumhurbaşkanı Sayın Necdet Sezer atamıştı. Suçun asıl büyüğü bu! İktidar her ne kadar uyumlu çalışıyor gibi görünse, içten içe diş bilediği bir gerçek.

Şimdi Ali Bardakoğlu da gittiğine göre, türbanı rahatlıkla ilköğretim öğrencilerine de takabiliriz. Nasıl olsa karşı çıkacak hiç kimse kalmadı! Baksanıza Cumhurbaşkanı ve eşlerinin İlköğretimdeki türban meselesi görüşlerine, Sayın Başbakan katılmıyor. Bu konuyu özgürlük anlayışındaki fark olarak halka sunuyor.

Bir şey dikkatinizi çekti mi? Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında ilk kez kamuoyuna yansıyan bir görüş farklılığı ortaya çıktı! Sayın Cumhurbaşkanı, eşi aracılığı ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na mesaj göndereceğim derken, Sayın Başbakan’ın dondurduğu bir konuyu gündeme getirdi.

Ne de olsa seçimlere şunun şurasında 7 ay gibi kısa bir süre kaldı. Tam da seçim çalışmalarına başlanılmış, seçim yatırımı olarak geniş kapsamlı mali affın detayları belli olmuşken, ilköğretimde türban konusunun gündeme alınmasının bir anlamı var mı? Öte yandan Terör örgütü ile anlaşma sağlanıp, seçim sonuna kadar eylemsizlik kararını uzatmışken, tekrar türban konusunu ısıtmanın bir anlamı var mı? Ülkede ‘ileri demokrasiyi’ kurmuşken, çocuklarda türban meselesini kaşımanın bir anlamı var mı? Meclis çatısı altında Kürtçe ikinci bir dil olarak yerini almışken, ilköğretim çocuklarının türban takmasını tartışmanın bir anlamı var mı?

Sahi, yaratılan ikinci ‘ekonomik mucize’yi tartışmak varken, çocukların türban meselesi de nerden çıktı?