Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '21

 
Kategori
Söyleşi
 

Prof.Dr. Necmi GÜRSAKAL

Roman yazmak için evde oturup ilham bekleyerek kitap yazılmaz ya da güzel konuşan biri yazar olacak diye de bir şey yok. Önce yazar olmak için bir dinlemesini bileceksin ve bolca roman, hikaye, şiir ve gazete okuyacaksın. Rutkay Aziz'in katıldığım bir söyleşisinde : "yetenek ve ilham sadece sizi o işi yapmanızı yardımcı olur ama ileri götürmez, ilerisi için çalışmanız durmadan kendinizi eğitmeniz gerekir" demişti. Çok düşündüm bu konu hakkında : ben bile kısacık makaleleri yazarken en az üç, dört kaynaktan araştırmalar yapıyorum. 
 
Bir büyüğümün yanına uğramıştım, masasının üzerinde bir kitaba rasladım adı                              " Sanayileşmeyi Anlamak (Bursa'nın Sanayileşme Serüveni)" hemen kitabı rica ettim ve Bursa sanayisi hakkında güzel bilgiler edindim. Kitabın yazarını araştırdım Uludağ Üniversitesi hocalarından Prof.Dr. Necmi GÜRSAKAL ismi karşıma çıktı. Şimdiye kadar sadece "elli kitap" yazdığını ve bastırdığını öğrendim. İrtibata geçtim ve aşağıdaki söyleşiyi yaptık. 
 
M.Haluk Yalçınkaya : Hocam, öğrencilikten profesörlüğe giden yolculuğunuzu anlatır mısınız ?                                                                                                                                        Necmi Gürsakal : O zamanlar gitar'dan iyi para kazanıyorum, Selda Bağcan'ın kardeşinin yanında gitar çalıyorum. Hem de üniversitede okuyordum. Vural Savaş akademi başkanı vardı, dersten çıktım öğretim üyelerin kütüphanesinde kitapları araştırırken "girdi çıktı analizi" ile ilgili yabancı bir kaynaktan ingilizce bir makale buldum o zamanlar fotokopi makinesi da yoktu. Kadın'dan kaynağı aldım eve götürdüm dört, beş sayfa tercüme ettim ertesi hafta dersten çıkınca kitabı hocaya  teslim ettim yazıyı da verdim bana sordu:  - bunu sen mi yaptın? - evet ben yaptım dedim. Sonra bu olay unutuldu. Bir gün akademinin koridorundan geçerken hocanın biri beni çağırdı. Odasına girdim masasında büyük bir kitap vardı, İlker Parasız ve o dönemin hocalarının yazıları ve en sonda benim çeviri yazım var, kitapta yayınlatmışlar. Benim anlattığım seneler 1975-1976 yılları idi. O zamanlar hoca olmak aklımda yoktu, o zaman "iktisat" bölümünde okuyorum. Bir iki ay içinde okul bitti, asistanlık imtihanına girmek istedim ama iktisat bölümüne ihtiyaç yok sadece istatistik bölümünün sınavı var. Okulun karşısında kitap evi vardı, hemen bir istatistik kitabı aldım okudum ve asistan oldum. Kırk bir sene Uludağ üniversitesinde çalıştım, Üç senede Fenerbahçe üniversitesinde çalıştım.
 
M.Haluk Yalçınkaya : Hocam, sizin için "uykusunda yazı yazıyor" diyorlar, gerçekten öyle mi ? Olağan bir gününüz nasıl geçiyor ? Ne zaman yazı yazıyorsunuz ?                                                Necmi Gürsakal : Birileri beni çalışırken kaydetmeli, Uludağ üniversitesinde "adam uykusunda yazı yazıyormuş" diye söylerlerdi laf çıkarmışlardı. Sabah 7:30 ya da 8:00'de kalkarım, 15 - 20 dakika kahvaltı ettikten sonra bilgisayar başına geçerim yazı yazmaya başlarım ayrıca araştırmalar da yaparım. Akşama kadar,  daha doğrusu geceye kadar bilgisayarın başındayım, arada hanım ile çay, kahve mollası veririz. 
 
M.Haluk Yalçınkaya : Kitaplarınız daki yazılarda benim gördüğüm kadarı çok dipnot var her bilginin kaynağını belirtiyorsunuz ?                                                                                                                           Necmi Gürsakal : Son yazdığım "Yapay Zeka" kitabında beş yüzden fazla dip not var. Şimdi "Olağan şüpheliler" adlı bir kitap yazdım. Corona'nın kaynağı ile ilgili bir kitap yazdım. Corona salgınını Amerika ile Çin'in yaptığını anlatıyorum bundan sorumlu olan insanları buldum. Bundan Çin olduğu kadar Amerika'da sorumlu, sentetik biyoloji diye bir şey var. Bu konu ile ilgilenen insanların adlarını veriyorum. Bu bir defa laboratuardan kaçmış olabilir. Sentetik biyoloji pek onaylamadığım bir şey. Dünya Sağlık Örgütü Çin'e  heyet gönderdi ve Çinliler ne derse onu söylediler, Amerika'da  bir ağızdan herkes aynı şeyi söylüyor. İnsanoğlunun hasta bir tarafı var önce atom bombasını yapıyor sonra ben bunu neden yaptım diyor. Dünya nüfusunu azaltmak için yapıyorlar.
 
M.Haluk Yalçınkaya : Bursa sanayisinin gelişimini anlatan "Sanayileşmeyi Anlamak" adlı kitabın başındaki resimde Londra Piccadilly meydanın fotoğrafı  ile Bursa Çatalfırının fotoğrafı (1887) var. İki şehri karşılaştırmanızın sebebi var mı ?                                                                                         Necmi Gürsakal : o zaman o resim denk geldi. Aynı yılda ikisi nasılmış karşılaştırması yaptım. Özel bir sebebi yok. 
 
M.Haluk Yalçınkaya : Bursa'da Cumhuriyet dönemi sanayi devriminden bahseder misiniz ?                             
 
Necmi Gürsakal : Geçmişinde çok iyi at arabası üretimi vardı, bir sanayi ortamı vardı. Osmanlının son döneminde de ipek üretiminde Fransızlar ve İtalyan'lar şehirde bir ortak filatür (ipek kozasını iplik haline getirme) fabrikaları vardı. Cumhuriyet döneminde devlet eli ile önce merinos ve ipekiş fabrikaları kuruldu. Bursa için bence en önemli tarih 1960, çünkü 1960 yılında sanayi bölgesi kuruluyor. 1960 yılında yine santral garaj açılıyor tüm bunları aslında bunların olmasının bir ölçü de sebebi de 1958 yılındaki çarşı yangını. Çarşı yangını da şu açıdan önemli, bir şehir düşünelim 632 sene Bursa'nın ticareti hanlar bölgesi idi, Osmanlının kuruluşundan 1958 yılına kadar, zaten o bölge Bursa nın ticaret yükünü  kaldıramamaya başlamış onun üstüne yangın olunca, ticaret o bölgenin üstüne çıkmaya başlıyor. Mahfelin karşısındaki bina, şimdi kütüphane olan yer eskiden kuyumcular çarşısı olarak kullanılıyor. Heykelde dükkanlar mağazalar 1958 yılından sonra başlıyor, zafer plazanın orda sıra dükkanlar yapılmaya başlıyor altıparmağa doğru gelişiyor. Yani 632 sene sonra bu gelişmeler başlıyor. Organize sanayinin kurulması ise, Amerikalılar ile BTSO'nun işbirliği ile kuruluyor. (1950-1960 yıllarında Amerikalı bir heyet Türkiye'ye gelir ve heyet raporlar hazırlarlar) Bursa'da sanayi bölgesi olması için uygun bir yapı var. İş gücü de önemli, Bursa da at arabası imalatı yapılırdı bu çok önemli. bugün araba üretimi yapmadan önce Bursa'da çok iyi at arabası imal edilirdi.
 
M.Haluk Yalçınkaya : Bursa  İstanbul'un neden gerisinde kaldı ?                                            Necmi Gürsakal : Bursa'nın İstanbul'un gerisinde kalmasının bir nedeni coğrafya,  ikinci nedeni ise Osmanlı imparatorluğunun başkentliğini kaybetmesi ve böylece ikinci planda kalıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Bursa'dan "karanlıkta elinde bir mumla ölmüş şehzadelerin cenazelerini bekleyen bir sultan" diye bahseder.
 
M.Haluk Yalçınkaya : Bursa'da dünya düzeyinde bahsedebileceğiniz sanayiciler, şirketler var mı ?                                                                                                                                                         
 
Necmi Gürsakal : Durmazlar mesela dünya ölçeğinde bir firma. Uludağ gazoz var hala devam ediyor. Kafkas markası var o marka sahiplerinde biraz sorunlar var. Ulusal anlamda ; Özdilek ve Köfteci yusuf var. 
 
M.Haluk Yalçınkaya :Merinos ve Tolon fabrikası ile ilgili bir tespitleriniz vardı anlatır mısınız ?                                                                                                                    Necmi Gürsakal : Merinos 1938 yılında kuruldu aynı yıllarda Güney Kore de Samsung kuruldu ve Samsung ilk kurulduğunda meyve sebze ihraç firması idi teknoloji firması değildi. Bugün Samsung a birde bizim merinosa bakalım. Tolon firması vardı çamaşır makinesi imalatı yapan başarılı bir sanayici idi. Tolon 'da fabrikasını arçelik'e sattı ve Bursadaki fabrika kapandı
 
M.Haluk Yalçınkaya : Bursa neden markalaşamıyor ?                                                                      
 
Necmi Gürsakal : Yeterince sermaye birikimi yok. "Neden markalaşamıyoruz ? neden büyüyemiyoruz?" sorusuna gelince, çok eksiğimiz var. Mesela 2000'lerden başlayarak dünya da bir teknoloji devrimi oldu ve bizde onu biraz kaçırmış durumdayız. Bakarsan herkesin elinde cep telefonu, bilgisayar var. Bilgisayar ile oyun oynamakla olmuyor. Bana sorsalar Üniversitelerin ders programlarının büyük bir kısmını yenilerim. Üniversitelerde bugün içinde "bilgisayar" lafı  geçmeyen kitaplar okutuluyor tabi ilgili ders konularında bilgisayar adı geçmiyor.
 
M.Haluk Yalçınkaya : Her ilde bir iki üniversite var bununla ilgili ne düşünüyorsunuz ?              
 
Necmi Gürsakal : Kasabalarda çok açıldı, oradaki esnaf kazansın. Yurt açılsın o açılsın bu açılsın. Üniversitenin asıl amacı bilgi üretmek ve bilginin yaygınlaşmasını sağlamaktır. Eksiğimiz var o döngüyü tamamlayamadık. Bu okullardan mezun olanların iş bulması önemli orda da bazı sıkıntılar var.
 
M.Haluk Yalçınkaya : Pandemi günlerinde yeni kitap çalışmalarınız olduğunu biliyorum, biraz açıklar mısınız ?                                                                                                                                       
 
Necmi Gürsakal :  Virüs nedeni ile biyoloji öğrenmeye başladım.Bir miktar Biyoloji öğrendikten sonra corona ile ilgili corona'nın kaynağı ile ilgili kitap yazmaya başladım. Yapay zeka ile ilgili yazdığım kitap'ın arka kapağında yazdığım  "insanlar aptal olmalı, yapay zekayı üretip kendileri işsiz kalıyor." Birinci sanayi devriminden beri insanların işsiz kalmaması konusu var, makineleşme ve sanayi arttığı zaman insanlar işsiz kalıyor. Yapay zeka konusunda yurtdışında çok çalışmalar var, kitabımda da bunları anlatıyorum. Yurtdışında insanlar oturup düşünüyorlar bu işin sonu ne olacak ? kitaplar yazıyorlar, yapay zekaya benim bakış açım insanların işi ile ilgili ve insanların işlerini yerini yapay zeka alacak, yatırım yapan birisi yanında insan çalıştırmak istemez, çünkü: insan hastalanır, acıkır hamile kalır şu olur bu olur Patron onlarla uğraşmak istemez. Koyar iki makina işe devam eder. Gerçekten insanın sonunu hazırlayan bir şey, insan bunu desteklerken bunu düşünmek lazım. Korkunç bir hızla ilerliyor. Dünya'da şu anda sosyal medya da korkunç bir hızla veri topluyor. Biz bilmiyoruz bu veriler nasıl toplanıyor nasıl korunuyor. 
 
 Necmi hoca ile sohbetim benim açımdan çok faydalı geçti umarım o da memnun olmuştur. Bu arada sağ olsun hocam üç kitabını hediye etti, teşekkür ederim.                                                     
 
İyi Seyirler. 
 
 
 
Toplam blog
: 136
: 6807
Kayıt tarihi
: 09.05.15
 
 

Kültür ve sanat alanında araştırmalar yapıyorum. Birçok yayına sinema ve tiyatro alanında yazılar..