Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ağustos '10

 
Kategori
Eğitim
 

Profesyonel ordu

Uzman sözcük anlamı olarak; belli bir iş alanında bilgi, görüş ve becerisi olan kimselere denilir. Bu anlamda askeri alanlarda da düşman güçlerle çatışma içerisinde de belli başlı askeri bilgi, görüş ve beceri gerektirir. Buna göre ‘’Uzman Asker’’ son dönemde iyice yoğunlaşan teröre karşı teröristleri izlerken gerekli teknik araç ve gereçleri, silahları kullanabilen, çartışma bölgesini avucunun içi gibi tanıyan, harita bilgisine sahip, hatta düşmanın dilini bilen, yakın döğüş tekniklerini çok iyi bilen ve uygulayabilen, bedenen sağlıklı özel eğitimden geçirilmiş uzman bir asker diye tanımlamak mümkündür. Son yıllarda yaşanan terör olaylarındaki tırmanış, terörün küreselleşmesi, terörün dış bağlantılı olması ve düşman ülkeler tarafından destekleniyor olması askerlik mesleğini derinden etkilemiş ve sonucunda, her bilim dalında olduğu gibi askerlik alanında ve mesleğinde de klasik bakış açısı gitmiş, yerine gelişmeleri izleyen, analiz eden, yön veren bir akerlik alanı ortaya çıkmıştır. Bunu profesyonel askerlik olarak da tanımlayabiliriz.

Yeni terör koşulları artık bu değişimin etki alanına en yakın meslek gruplarından biri olan askerleri zorunlu olarak değişime itmektedir. Bu değişim askerlik mesleğinde uzmanlaşmayı kaçınılmaz hale getirmiştir. Bilindiği üzere küresel terörde, teröristlerle çatışacak askerin tam anlamıyla askeri bir eğitimden geçirilmesi gerekmektedir. Tarla tapanını bırakıp gelmiş, dünya koşullarını tam tanımayan askere gitmeden önce belki hiç köyünden kentinden çıkmamış köylü ve gariban çocukların yapabilecekleri bir iş değildir. Bu nedenlerden ötürü meslekte uzmanlaşma, yeni değerler yaratmanın olmazsa olmaz koşullarındandır. Geçici olarak köylerinden getirilmiş köylü çocuklarıyla yeterli bir eğitimden geçirilmeden, 3-5 günlük eğitimle henüz eline silah almayı bile alıştıramamış acemi askerlerin düşmanla karşı karşıya getirilmeleri terörle mücadelede başarısız olmamızın ana nedenlerinden birini oluşturmaktadır. Bu nedenle askerlik mesleğinin gelişimi yerinde sayar. Bu, mesleğin ve meslek mensuplarının da gelişimini engeller, toplum nezdinde önemini azaltır.

Bütün mesleklerde uzmanlaşma vardır. Tıp, Hukuk, Spor, Eğitim ve akademi, ... Düşünebiliyor musunuz hiç uzmanlaşma olmayan bir meslek alanını? Hiç eğitim almadan, doğuştan yeteneklerle icra edilen bir meslek annelik bile artık günümüzde uzmanlaşmıştır. Ana okulları bunun en güzel örnekleridir. Çocukları okula hazırlamak artık konusunda uzman olmayan annelerle tam olarak yerine getirilememekte ve bu görevi yerine getirebilmek için uzmanlaşmış anneler yetiştirilmektedir. Emniyet teşkilatında nasıl ki sokak güvenliğini sağlayan Toplum Polisleri asker toplar gibi düz vasıfsız vatandaşlara yaptırılmadığına göre, askeriyede de artık acemi askerlere tam profesyonel askerlik eğitimi verilmeden teröristlerle karşı karşıya getirilmemelidir. Her alanda uzmanlaşma olurken askerlik mesleği bunun dışında kalamaz. Uzmanlaşmış olan askeriyenin üst kademesine ek olarak çatışma alanlarında görev alacak yiğit erlerimizin de ivedilikle uzmanlaştırılması gerekmektedir. Uzmanlaşma, askerlik mesleğinin en öncelikli amacı olmalıdır. Meslek açısından belirli konularda uzmanlaşma, beraberinde kaliteyi getirir, etkinlik sağlar ve verimliliği artırır.

Toplumdaki iki temel anlayış uzmanlaşmanın önünde engel oluşturmaktadır. Birincisi her şeyi bilme kompleksimiz yani kendimizi her konunun uzmanı olarak görmemiz. Oysa ki meslekte başarı alanında derinleşmeye, bilgi ve deneyim yoğunlaşmasına bağlıdır. İkincisi ise uzmanlığı, askerlik mesleğinin en öncelikli amacı olarak değil de haksız rekabet aracı olarak algılamamız. Uzman askerler ayrı bir ordu oluşturmayacaklardır. Uzman askerler ordumuzun bir parçası olacaklardır. Uzman askerler muvazzaf askerlerin yardımcıları ve onların işlerini kolaylaştıran ve amaçlarına daha kolay ulaşmalarını sağlayacak ilk basamak güç ve kuvvetleri olacaktır.

Teröristler dağlarda yaşamaktadırlar. Rahat döşek nedir bilmemektedirler. Onlar bizim erlerimiz gibi rahat ve sıcak döşeklerde uyumamaktadırlar. Bu acımasız teröristler ayılar gibi inlerde, mağaralarda yaşamaktadırlar. İki günlük askeri eğitimden geçirilmiş erlerimizin bu taş üstünde seken teröristlerle baş etmelerinin olanağı yoktur. Bu bir sokak serserisiyle boynu kravatlı büro memurunun dövüşüne benzer. Eli tarla tapandan başka bir şey tutmamış efendi köylü gençlerimizle, dağlarda leş kargaları gibi dolaşan gözü kan bürümüş gangasterleri karşı karşıya getirmekten çok farklı bir durum değildir.

Her vatandaşın vatan görevini silahlı eğitim yaparak yerine getirmesi bir gereklilik midir? Başka alanlarda vatana hizmet edilemez mi? Vatanımıza karşı görevimiz yalnızca silahla yapılmaz. Eğitim ve kalkınma seferberlikleri düzenlenerek kadınıyla erkeğiyle vatanımıza hizmet edebiliriz. Bütün ülke çapında bir tür meslek edindirme kursları ve okulları açılabilir. Her vatandaş en az bir yıl mesleği olanlar mesleklerini icra ederek mesleklerinde daha fazla deneyim ve uzmanlık kazanırlar; mesleği olmayan genç vatandaşlar da bir meslek elde ederler. Bayanlar da bu vatan görevine katılmalıdır. Onlar da meslek sahibi olmalıdırlar. Eğitilmiş nitelikli bir ulus kalkınmasının motoru olurlar. Bu meslek eğitiminden geçirilen genç vatandaşlarımız toplum yararına çalıştırılmalıdırlar. Hiç bir şey yaptırılamazsa seyrekleşen ormenlerımızda fidan dikebilirler. Boş boş oturup karavana yemekten daha yarlıdır vatanımız için. Vatan ve ulus için bütün genç yurttaşlarımız bu toplum yararına olan işleri hiç bir ücret almadan yapmalıdırlar. Böyle bir çalışma bugün askerde acemilik döneminden sonra angarya ve amaçsız, yalnızca askeri oyalamak için yaptırılan işlerden daha yararlı olacaktır. Eğitilmiş nitelikli insanlarımızla atılımcı, girişimci vatandaşlarımız el ele vererek ülkede ekonomik ve toplumsal bir kalkınma ortaya koyacaklardır.

Herkesin vatani görevini adil bir biçimde, hiç bir ayrıcalık olmadan yapması beklenen bir olaydır. Ancak her gün duyduğumuz şehit haberlerinde neden cenazeler hep kırsal bölgelerden gelmektedir? Neden hep köylü ve gariban çocukları cepheye sürülmektedir? Hiç bir paşa oğlunun şehit olduğunu duyan var mı? Hiç bir iş çevresinden birinin oğlunun şehit olduğunu duyan var mı? Ben daha hiç bir milletvekilinin oğlunun şehit olduğunu duymadım ama ilk kadın başbakanımız Sayın Çiller'in oğlunun askeri bir tesiste bir yüzme havuzunda askerlik görevini yaptığını duydum. Gariban köylü çocukları cephede teröristlerle çatışırken, bu ağa-paşaların oğulları nerelerde, hangi orduevlerinde hangi yüzme havuzlarında görevlendirilmektedir, garsonluk veya kantincilik yapmaktadırlar? Cepheye gönderilecek askerler nasıl seçilmektedir? Bu konuda ciddi bir araştırılma yapılması ve istatistiklerinin çıkarılması, gerçeği gözler önüne serecektir. Ordu saydam olabilmeli ve askeri sır olmayan konularda ulusu bilgilendirebilmelidir. İşte o zaman ordunun saygınlığı zirve yapar.

Teröristler gerilla savaşı yapmaktadırlar. Hep vur-kaç takdiği uygulamaktadırlar. Bizim odumuz ise düzenli savaş teknikleriyle karşı koymaktadırlar. Düzenli ordumuzdaki erler de tarlalardan fabrikalardan toplanmış gariban çocuklarıdır. Teröristler ise dağlarda ayılar gibi mağaralarda yaşamaya alışmış kanemicilerdir. Ordumuzun elinde güçlü silahlar olsa bile yeteri kadar yakın dövüş eğitimleri almamış, dağ koşullarına alışkın olmayan erlerimiz her bir çatışmada 5-10 kayıp vermektedirler. Bu çatışmalar adeta dev fillerle kanemici minik sivrisineklerin savaşına benzemektedir.

Diğer meslek alanlarında çok çeşitli meslek okulları bulunmaktadır ülkemizde. Her meslek erbabı kendi alanındaki bir lise veya yüksek okul düzeyinde bir okulda yetiştirilmektedir. Diğer meslek alanlarında olduğu gibi ordunun er-erbaş-çavuş rütbeleri de askeri okullarda eğitilmelidir. Ordunun üst kademesi askeri okullardan yetiştirildiği gibi rütbesiz askerler de, uzman çavuşlar da askeri liselerden yetiştirilmelidir. Öğrencilerin başarılarına göre askeri lise mezunu uzman er, erbaş ve çavuş olarak görevlendirilmeli. Harp Okuluna gitmeye hak kazananlar subay olmalı. Harp Akademisi’ne gitmeye hak kazananlarda kurmay subay ve general olabilmelidir.

Osmanlı ordusunda aşçılıktan paşalığa kadar terfi edenler çıkmıştır. Tarihten ders alarak kademeler arasında personelin gösterdiği başarı ve yeteneğe göre üst kademelere atlama şansı verilmelidir. Başarısız olanlar da alt kademelere indirilebilmelidir. Harp Okuluna gidecek öğrenciler çatışma alanlarında savaşçı bilgi ve yetenekleri denenerek başarılı olanlar subay olmak üzere seçilmelidirler. Böylece subaylarımız çekirdekten yetişme arazide yetişmiş tam profesyonel düşmanına korku ve dehşet salan yiğit savaşçılar olacaklardır. Orduda profesyonel askerliğe geçişle birlikte assubaylık ve asteğmenlik kurumları da tamamen kaldırılmalıdır. Er-erbaş ve çavuşlar yani uzman askerler assubayların yerini alabilecek biçimde yetiştirilmelidirler. Günümüzde çok sayıda assubay üniversite mezunudur. Harbokulu mezunları subay olurken sonradan üniversite bitiren assubaylar arasında terfi ve yükseltime bakımından haksızlıklar ortaya çıkmaktadır.

Türk Ordusunun teröre karşı başarısı kesinlikle Askeri Lise’lerde eğitilmiş, alanında bilgi ve deneyim kazanmış, en önemlisi duygusal eğitimden geçirilmiş, yurdu için canını seve seve vermeye hazır, bakışlarıyla düşmanına korku ve dehşet salan yurtsever uzman askerlerin yetiştirilmesinden geçer. En basit mesleklerde bile meslek okulları varken, çok önemli yurt savunması askeri okullarda yapılmadan sonuca varılamaz.

 
Toplam blog
: 32
: 1827
Kayıt tarihi
: 07.08.10
 
 

1954 doğumluyum. Mersin'de doğdum. Emekli İngilizce okutmanıyım...