Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '12

 
Kategori
Güncel
 

Profiterol politik kurban mı oldu?

Profiterol politik kurban mı oldu?
 

İnci Pastanesi ve Profiterolü


Taksim'deki tarihi İnci Pastanesi'ne boşaltma kararı çıkartıldı! İnci Pastanesi'nin sahibi "Burası tarihi eser, zarar veremezsiniz" diyerek direndi, pastane önüne gelenler eşyaların çıkartılmasını engellemeye çalıştı ancak eşyalar kamyonlarla götürüldü.

İnci Pastanesi 68 yıl önce Lucas Zigoridis tarafından kurulmuştu. Beyoğlu'nun tarihi yapılarından Cercle d'orient binasının restorasyon projesine takıldı. İnci Pastanesi'nin tahliyesi Yargıtay tarafından da onaylandı. İnci Pastanesi'nin de hizmet verdiği tarihi Cercle d’orient (Serkildoryan) binası’nda bulunan işyerlerinin tahliyesine başlanması, yerel mahkeme kararının Yargıtay’da kesinleşmesi sonrası oldu.

Serkildoryan kompleksinde restorasyon projesine girişen Emek İnşaat ve İşletme A.Ş.'nin 2010'da açtığı tahliye davasında, İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilen tahliye kararını değerlendiren Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, "Tahliye kararının yerinde olduğuna" karar verdi. Yargıtay'ın gerekçeli kararında konuyla ilgili 27 Nisan 2011'de çıkan üçlü bilirkişi raporunda üçe iki tahliye yönünde karar çıktığı belirtilerek "tahliyeye gerek olmadan da tadilat yapılabileceği" yönündeki "karşı görüş"e itibar edilmediği bu nedenle de tahliye talebinin "yerinde olduğu" söyleniyor.

İnci Pastanesi’nin bulunduğu Cercle d’Orient binası İstiklal Caddesi ve Yeşilçam Sokak’ın köşesinde. Ermeni Abraham Paşa buraya bir bina yaptırmak isteyince 1880’li yıllarda Fransız asıllı Levanten mimar Alexandre Vallaury ile anlaşmış. Bugün Caddebostan’da bulunan “Büyük Kulüp” o yıllarda Cercle d’Orient adıyla bilinirmiş. Şehrin ileri gelenleri ve gayrimüslimler kulübün üyesiymiş. Cumhuriyet’in ilanından sonra kulübün adı “Büyük Kulüp” olarak değiştirilmiş...

İnci Pastanesi uzun yıllardır Musa Ateş’e emanetti. O bu işi pastanın ustası Luka Zigori’den öğrenmiş. Daha 12 yaşındayken Luka Usta ile çalışmaya başlamış. Çok çalışkan Luka Usta 1940’larda biriktirdiği 40 bin TL’yi (1 dolar o yıllarda 38 kuruşmuş) hava parası olarak verip 1944’te Cercle d’Orient binasındaki ilk pastanesi ‘İnci’yi açmış. 50 yıldır pastanede çalışan Musa Ateş “Ben öğrenciyken Luka Usta’dan iş istedim, beni “Öğrenciye iş vermem” diyerek geri çevirdi. Ama sonra da çağırıp işi öğretmiş. Her zaman “Pastacılık sanattır. Sanat altın bileziktir” derdi, diye o yılları anlatıyor. “İnci’nin profiterolü dünyada tek, Uludağ pastalarının ve paskalya çöreğinin ise üstüne yok” diye de eklemeden edemiyor. İnci Pastanesi’nin işletmecisi, çalışanları ve çevrede durumu bilenler, İstanbullu’nun elinde kalan son tarihi kalelerden biri daha yıkılacağı için çok üzgün.

Bu pastanenin özdeşleştiği benim de çok sevdiğim Profiterolü, içi krema dolu hamurdan topların üzerine bol çikolata sosu gezdirilerek servis edilen bir tatlı olarak tarif edebilir.“İstanbul’un en meşhur profiterolü nerededir?” diye sorulursa da hemen herkesin aklına Beyoğlu İstiklal Caddesi’ndeki meşhur İnci Pastanesi gelecektir. 1944’te Arnavut Luka Zigori’nin kurduğu İnci Pastanesi’ni uzun yıllardır işleten Musa Ateş ve İnci’nin müşterileri olan İstanbullular bugünlerde çok üzgün. Çünkü pastanenin yer aldığı Cercle d’Orient (Serkldoryan diye okunuyor, Türkçesi Şark Kulübü) binası tamamen yıkılacak.  Beyoğlu’nun efsane bir adresi daha tarih olacak.

İşletmeci Musa Bey yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Biz dükkanı tarihi yapısını bozmadan, geleneklerine bağlı kalarak yürüttük. Tarihi bir yerde var olmanın sorumluluğunu hep taşıdık. Yılların eskitemediği Emek Sineması, İnci Pastanesi bu binanın vazgeçilmezleri. Her gün burayı binlerce kişi ziyaret ediyor. İnci Pastanesi’nin kapanması ülkenin kaybetmesi demek. İnci yıkılınca hepimizin gençliği, çocukluğu da böylece elden gidecek. Bu İstanbullular için büyük bir kayıp” diyor. İnci Pastanesi'nden gelecek nesillere bu tarihi adresin ve lezzetin sadece fotoğraflardan veya anılardan aktarılacak olması çok yazık...

Bu ülkede profiterol bile sermaye baskısı altında politikaya alet oluyor; ya da profiterol politikanın acı sosuyla rezil oluyor. Fransa'da sokak arasında dedesinden kalma dükkanda profiterolü yapan bir madamın yaptığı profiterolün tadını o sebeple Türkiye'de bulabilmeyi bilmenin tadı kayboluyor.

Batılı tarihlerinin içinde yaşıyorlar, biz ise yaratmak istediğimiz bir tarih içinde. Yeni Tarih yaratmak adına sürekli yıkmak gerektiği sanılıyor. Peki. Tarihe ayna tutacak binalar yıkılıp yerine yeni tarihler inşa edilebilir mi? Kültür yok edilip hep yeniden yaratılabilir mi? Kültür kolayca yıkılabilir, kurmaksa bin yıllar gerektirmez mi?

Topçu Kışlası yıkılıp AKM yapılır, AKM yıkılıp Topçu kışlası yapılabilir mi? 50 yılda bir başka tarihler yazılabilir mi? Tarihi kahramanlarımıza övgüler dizilir, gözyaşları dökülür; önünden geçtiği, fotoğraflarında görünen binalar ise yerle bir edilir neden?

Ne kadar güzel varsa, iştahımızı kabartan profiterolü gibi kaşıklayıveriyoruz, yiyoruz, yok ediyoruz, yıkıyoruz.

Ben de elimden gelen tek şeyi yapıyorum. Güzel ülkemin çok okunan bu bloğunda "Kent Kültürü"nün, “Tarihin”,  “profiterolü’n”  "Politika" ya kurban edildiğini düşündüğüm yazımı  yazıyorum.

Ayrıca; İnci Pastanesi boşaltılmadan iş arkadaşlarım Duran ERCAN ve Erdinç KAHRAMAN’la İstiklale çıktığımızda “bana profiterolü ısmarlayın, lütfen”  isteğimin yerine getirilmeyişini ya da red edilişini tarihe kaydediyor, üzüntülerimi bildiriyorum.

Nizamettin BİBER

Uzman İnşaat Mühendisi

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..