Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '06

 
Kategori
Eğitim
 

Proje Tabanlı Öğrenme

Proje Tabanlı Öğrenme
 

“Biz insanlar, ya ailemizin, öğretmenlerimizin, çevremizin ve kitaplarımızın bize aktardıkları bilgi ve tecrübelerle yahut iş başa düşünce içimizden gelen sevgi ve ilgiden yararlanarak kendi kendimize edindiğimiz bilgi ve deneyimlerle oluşur ve gelişiriz. Birincisinde bilgi ve tecrübeler bize öğretilir. İkincisinde ise onları biz kendimiz öğreniriz. Birincisinde hazırcılık vardır, ikincisinde ise yaratıcılık.

Bir bilgiyi; bilmek başka, bulmak başkadır. Başkalarının bize anlattıkları bilgileri bilmek bizim kendi şahsiyetimizden, kendi benliğimizden uzak bir biliştir. Fakat kendi sevgimiz ve ilgimizle bir bilgiyi bulmak, benliğimizi kattığımız için bir biliştir. Birincisi belleğe dayandığından unutulmaya mahkum, ikincisi ise zeka ve sevgiye dayandığı için yaşamaya mecburdur.” (1)

Bu gerçeği bildiğim için öğrencilerimle her dönem bir proje yapardım. Her dönem farklı projeler yapmak temel ilkemizdi. Bir dönem proje konusu olarak doğayı belirlemiştik. Her öğrenci sevdiği bir hayvanı, ağacı, bitkiyi seçti. Çalışma biçimimiz iki aşamalıydı. Birincide bir bilgi dosyası oluşturuyorduk. Bir klasör içine on yada on beş şeffaf poşet dosya takıyorduk. Kitap, ansiklopedi, dergi, internet kaynaklarından bulduğumuz bilgileri bilgi dosyasının içindeki poşetlere yerleştiriyorduk. Her öğrencinin dosyasında bulunan proje yapım aşamalarını belirleyen bir bilgi formumuz vardı. Her hafta yapılması gerekenler bu gelişim formunda belirtilmişti. Haftalık derslerimizde bir saatimizi proje çalışmalarına ayırmıştık. Herkes çalışmasının aşamalarını, bulduğu bilgileri, karşılaştığı sorunları sınıfta paylaşıyor gerektiği an yardım alıyordu. Her ayın sonunda; yapılan çalışmalar haftalık beş puanla değerlendirilerek, aylık yirmi puan öğrencinin dosyasına yazılıyordu. Dört aylık bir süreyi kapsayan proje çalışmalarımız sonunda öğrenci, yüz puana ulaşarak hak ettiği notunu almış oluyordu. Bunu hak edebilmesi için hazırladığımız bilgi dosyasından belirlenen zamanda ikinci aşama olan, kitapçığını oluşturması gerekiyordu. Kitapçık tıpkı bir maket kitap gibiydi. Yazılacak konuya göre sayfa sayısı belirleniyor, çizgisiz dosya kağıtları ikiye katlanarak iç içe konuluyor ve dikiş atılıyordu. En dıştaki kapakta Konu ve kapak tasarımı, arka kapakta ise kitapçığı hazırlayan yazar adayı bilgileri yer alıyordu. Kitapçık, birinci sayfadaki içindekilerle başlıyordu.

Seçilen bir hayvansa:
Hayvanın görünüşü
Hayvanın fiziksel özellikleri
Yaşadığı yer
Beslenme biçimi
Üreme biçimi

Hakkında yazılan Şiirler (varsa)
Öyküler, Fabllar (Varsa)
Hakkında anlatılan efsaneler
Anılar

Kaynakça
Bu bilgiler resimlerle süslenen sayfalara, elle ya da bilgisayarda yazılıyordu.

Şubat ayında başladığımız projelerimiz ay ay izlenerek, mayıs ayında tamamlanmıştı. Her öğrencimiz önce sınıfta projelerini tek tek sundular. Okullar kapanmaya yakın bu projeleri salonda sergiledik. Çevredeki okulların öğretmenlerini davet ettik. Gelen öğretmenler önce sergideki projeleri öğrencilerden dinlediler. Salonda bilgisayarlı bir sunumla Proje Tabanlı Öğrenme’nin önemini, aşamalarını, yararlarını tek tek anlattım. Bütün sergiyi ve sunumu filme aldırarak gelen öğretmenlere dağıttım. Bütün bu çalışmaları bilgisayar ortamına aktararak internette yayına sunduk. Böylece bize ulaşamayan öğretmenlerimizin çalışmalarımızdan yararlanmalarını sağladık.(2)

Gördük ki Türkçe öğretiminde; araştırma, not alma, kitap okuma, interneti gelişimi için kullanma, topladığı bilgileri bir kompozisyon biçiminde sunma, yazım kuralları ve noktama işaretlerini uygulayarak öğrenme gibi kazandırmak istediklerimizi öğrenci işin içinde kazanmış. Başta belirtildiği gibi sevgi, zeka ve emeğe dayandığı için öğrenilenler öğrencinin malı olmuş.

Proje Tabanlı Öğrenmenin yararına inanan bilim adamlarımızdan Orhan Bursalı’nın örneklendirdiği gibi bu yöntem gelişmiş ülke eğitimlerinde başarıyla uygulanmaktadır. Dileğimiz, tüm ülke eğitim yapımızda uygulanarak, mutlu ve üretken bir toplum olma yoluna yönelmemiz. Ülkemizin geleceği bizden bunu bekliyor.

“Gelecek ve Proje
Liseyi bitirdikten sonra Almanya'da, örneğin sosyal bir dalda üniversite öğrenimine başlayan öğrencimiz, ilk başta, belki de uzun sürecek bir dönem bocalayacaktır. Alışmadığı bir öğrenim ortamına uyum sağlamak ve alışmadığı bir öğrenme yöntemine göre kendini yeniden eğitmek zorundadır.

Ders notu yoktur...
Neredeyse ders kitabı da yoktur.
Tek ders kitabı, belki de seçilen konuya yöntem bakımından giriş niteliği taşıyan, öğrenciyi ısındıran kitaptır.
Öğrenci hemen ilk ay içinde proje yazmaya, bir proje grubu içinde çalışmaya başlar.

Kütüphanede veya piyasada kaynak yayın araştırır, okur, not alır, onları değerlendirir ve minik veya büyük tezini yazar. Notunu da bu çalışması belirler.

Proje oluşturmak, geliştirmek, üretmek, hayata geçirmek: İşte sadece ekonomik değil toplumsal hayatın da en temel faaliyeti.

Toplumun temel dayanağı olan bireyler de, hem kendi hem de ülke geleceğini her açıdan biçimlendirebilmek için küçük yaştan itibaren proje üretmeyi öğrenmek durumundadırlar.

Okullarımız, ''anlatan öğretmen - dinleyen öğrenci'' özelliğinden çıkartılmalı; az anlatan ve daha çok yol gösteren öğretmen - uygulayarak, araştırarak, yazarak, çizerek öğrenen öğrenci'' konumuna geçmelidir.

*****
MEF'in 7.'sini düzenlediği Öğrenci Projeleri Yarışması 'nı gezdim dün. ''Liseli bilimciler'' hazırladıkları projeler hakkında, bir bilimcinin duyarlığı, ciddiyeti ve ayrıntılar üzerindeki titizliği ile bilgi veriyor ve projelerini anlatıyorlar.

Lise 1 öğrencisi, civcivin yumurta içinde gelişmesini nasıl her gün izlediğini büyük bir coşkuyla anlattı.

Bir diğeri, evdeki karbondioksitin nasıl temizleneceği projesi üzerinde bilgi verdi. Genç bilimcilerin hepsi, projelerini anlatabilmek için insanın gözüne bakıyorlardı.

Dikkat ettim, çok iyiler. Projeleriyle bütünleşmişler. Projelerini sevmişler. Neyi, niçin yaptıklarını biliyorlar.

Proje geliştirmek ve üretmek, disiplinli, araştırmacı çalışmayı gerektirir.

Projeci bir beyin, başka türlü çalışır. Sorunlara başka türlü yaklaşır; düğümü nasıl çözeceğini düşünür; yöntem araştırır, bulur ve sonra da çözer. Öğrenciler arasında kendimi başka mutlu bir dünyada duyumsadım.

Türkiye'de bütün öğrenim sisteminin tepeden tırnağa değişmesi, tamamen altüst edilmesi gerektiğini düşündüm.

Türkiye'nin geleceğini onlarda gördüm.”(3)

Hasan Barışcan

hbariscan@milliyet.com.tr

1) Haydar Ediskun- Baha Durder - Uygulamalı Türkçe Öğretimi
2) PTÖ-www.yazarlikokulu.com
3) Orhan Bursalı-7 Mayıs 1998 Cumhuriyet

 
Toplam blog
: 52
: 4210
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

1952 yılında Sivas- Asarcık Köyünde doğdum. Yurdun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptım. Kabataş Er..