Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

Protesto bilinci ve işlevi

Protesto bilinci ve işlevi
 

IMF-Dünya Bankası yıllık toplantısı geçen günlerde İstanbul’da gerçekleştirildi. Toplantının gerçekleştirildiği sıralarda IMF karşıtı protestolarda başvurulan yöntemleri ve yarattığı sonuçlar kamuoyun büyük bölümü tarafından eleştirildi. Eylemler sırasında bazı protestocu grupların neden olduğu bu yıkımlar kadar bunları engellemek için başvurulan yöntemlerin şekil ve biçimi ise üzerinde yine önemle durulması gereken ciddi bir başka sorundur. Demokrasinin gerçek anlamda uygulandığı ülkelerde protesto eylemlerinde başvurulan yöntemler genelde uyarıcı ve yol gösterici niteliktedir. Demokrasinin tam olarak yerleşmediği toplumlarda ise başvurulan farklı protesto yöntemleri onun işlevselliğini yitirmesine neden olmaktadır. Her olayda sürekli eksikliğinden bahsettiğimiz “kültür faktörü” protesto eylemlerinin şekillenmesinde de büyük rol oynamaktadır.

Göreceli olarak bir durum veya olaya karşı tepki gösterme olarak algılanan protesto kavramı bir davranışı, düşünceyi veya bir uygulamayı haksız, yersiz, gereksiz bularak karşı çıkma, kabul etmeme olarak tanımlanır. Karşıtlık görüşleri genellikle kitlesel eylemlere dönüştürülerek toplumsallaştırılmak istenir. Kamuoyu oluşturarak sesini daha fazla duyurabilmek için farklı şekillerde eylemlere başvurulur.

Toplumumuzda pek yaygın olmayan muhalif olma kültürü yapılan protesto eylemlerinin etkinliğini azaltmaktadır. Çoğu zaman “sonuçta bir şey değişmiyor” söylemi ise haksız bir uygulamanın devamlılığını sağlamaktadır. Eylemi gerçekleştirenler hakkında bazen haksız yapılan çeşitli spekülasyon ve yakıştırmalar ise kitlesel katılımın önünü kesmektedir. Sorun aslında kendini ifade etme metodundaki hatalardan kaynaklanmaktadır. Ekonomik ve politik koşullar yanında dinsel tutumlar da protesto eylemlerinin teorik ve pratikte ayrışmasına sebep olmakta ve bunları işlevsiz hale getirmektedir.

Tarihsel olarak protesto eylemleri incelendiğinde; amaç ve yöntemi birbiriden farklı birçok eylemin belli zaman dilimlerinde gerçekleştirildiği görülmüştür. Hindistan’ın efsanevi lideri Marathma Gandi’nin 1930’un Mart ayında İngiltere’nin uyguladığı tuz vergilerini protesto etmek amacıyla 25 günde yaklaşık 400 km yürümesi hafızalarda kalıcı etki bırakmış protesto biçimlerinden biridir. Benzer şekilde ırkçılığı protesto etmek amacıyla Tommie SMİTH ve John CARLOS isimli siyahî atletler 1968 olimpiyatlarındaki madalya töreni sırasında siyah eldivenli ellerini yumruk yaparak havaya kaldırmış ve dikkatleri bu yöne çekmek istemişlerdir.

Protestolar hınç dolu bir grup veya kalabalığın insan, çevre veya doğaya zarar vereceği eylemler haline getirilmesi toplumun haklı olduğu birçok konuda pasifize olmasına yol açmaktadır. Ancak, tepkisizliğin pirim yapmasından olsa gerek toplumun büyük bir bölümü yapılan haksız bir uygulamaya karşı uygun tepki verecek bir eylem yolu geliştireceğine, tam tersi bir tutum içerisine girmesi ise dillerden düşürülmeyen “demokrasi”nin bir ayağının sendelenmesine neden olmaktadır.

Geçen hafta medyada yer alan ilginç ve bir o kadar da etkili bir protesto haberi vardı. AB’deki süt fiyatlarını protesto eden çiftçiler bu sefer dünyanın en modern şehirlerinden biri olan, Brüksel’de eylemlerini gerçekleştirdiler. Bu eylemde binlerce çifti traktör ve ineklerini Brüksel caddelerine sürerek, küresel kriz bahane edilerek süt fiyatlarında yapılan düşüşü protesto ettiler. Gerçekleştirilen bu protesto eylemi sosyal, ekonomik ve kültürel faktörlerin eylem şeklilerinin belirlenmesinde ne kadar belirleyici olduğuna iyi bir örnek niteliğindeydi. Ulus sınırlarını aşarak son derece işlev kazanan bu protesto aslında iyi bir örgütlenmenin tipik bir sonucu olması bakımından da önemlidir.

Sonuç olarak, haksız görülen uygulama, düşünce ve davranışlar karşısında birey, grup veya toplum olarak tepkide bulunmak ve bu yönde duruş sergilemek duyarlı vatandaş olmanın ve demokrasinin gereğidir. Tepkide bulunurken başvurulacak makul yöntemler ise eylemlerin işlevsellik kazanması açısından oldukça önemlidir. Ayrıca tarafların “protesto” kavramını özümseyerek belli bilince ulaşması ve bu yönde hareket etmesi ise etki-tepki olaylarının çıkmasını önleyeceği gibi eylemi de amacından uzaklaştırmayacaktır.

 
Toplam blog
: 87
: 2735
Kayıt tarihi
: 02.07.09
 
 

Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi’nden 1997’de mezun oldum. Aynı Üniversitede yüksek lisans ve..