Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Psikolojik körlük

Psikolojik körlük
 

Görmek ya da görmemek işte bütün mesele burada...

Burada söz ettiğimiz körlük, bazı psikolojik hastalıklarda görülen psiko-patolojik körlük (fiziksel bir nedene bağlı olmayan ama gerçekten görme duyusunun geçici kaybı) anlamında değildir. Bu yazıda kullandığımız anlamıyla, psikolojik körlüğü olan kişi fiziksel olarak nesneleri görebilmekte ama ardındaki veya içeriğindeki dinamiği ve anlamı görememektedir. Fiziksel bir belirti olmadığından körlüğünün farkında da değildir. Sadece görsel imgelerin beynindeki fotoğraflarına bakarak onları kategorize etmekte ve bu yüzeysel algılamaya paralel yüzeysel reaksiyonlarını vermektedir.

Doğadaki ve insanla ilgili her şey salt görüntülerinin ötesinde bir anlam içerirler. Hatta bazen görüntülerinden de farklı içerikte olabilirler. Konuşan birinin sadece ne söylediğine bakar, niçin bunu söylediğini düşünmezsek; karşımızdaki insanların nasıl göründüklerine odaklanıp, kim olduklarını anlamaya çalışmazsak; onların davranışlarının arkasında hangi duygu ve düşüncelerinin olabileceğini göremezsek; bize karşı gösterdikleri tutumların sadece bizde oluşturduğu duygulara göre hareket edip karşımızdakine özgü nedenlerini görmeye çalışmazsak; bize yönelik eylemleri sadece kendi istek, çıkar ve ihtiyaçlarımıza göre algılar ve tepki verirsek, karşımızdakinin de güdülerini hesaba katmazsak; veya bir ağaca, çiçeğe, kuşa, zürafaya yada bir nehre baktığımızda veya fotoğrafladığımızda, görsel güzelliğinin ardında evrenin, yeryüzünün ve bize de hayat veren varoluş öyküsünün cazibesini ve mükemmelliğini göremediğimizde; hayatımızı sadece temel ihtiyaç ve isteklerimizin karşılanması, çıkarlarımızın korunması ve olabildiğince çok maddeye sahip olma darlığında ve sığlığında yaşadığımızda .......vs. Eğer böyleyse psikolojik olarak körüz demektir. Ve işin kötüsü bunu bir göz operatörü de iyileştiremeyecektir.

Peki bir çaresi yok mu? Aslında var. Yeniden görme egzersizlerine başlamalıyız. Öncelikle aynanın karşısına geçmeli ve orada gördüğümüz kişinin sadece bir kafa, yüz, beden, güzel giysiler, bakımlı saçlar, kemerli bir burun, bembeyaz dişler, alımlı bakış veya pürüzsüz bir ten falan gibi şeylerle birlikte bunlardan daha öte bir varlık olduğunu; bir kimliği, benliği, kişiliği, duyguları, özlemleri, acıları, başarıları, yetenekleri, sırları, nefretleri, aşkları, tutkuları, hayalleri olduğunu da görmeliyiz. Onu anlamaya, dinlemeye, kavramaya, sevmeye çalışmalıyız. Bu kendimizle yapacağımız egzersizi sonra da başkaları üzerinde denemeliyiz ve ta ki gözlerimiz tam açılıncaya, her şeyi çok daha net görebilinceye kadar sürdürmeliyiz. Görüşünüzün bir kartal gibi yüksekten ve derin olmasını dilerim. Kolay gelsin.

Uzm. Psk. Bülent Korkmaz

psikologbulentkorkmaz.com/

 
Toplam blog
: 40
: 3827
Kayıt tarihi
: 02.07.07
 
 

Uzman Psikolog Bülent Korkmaz kuruculuğunu yaptığı KRM Psikolojik Hizmetler'de Danışman Psikolog ve..