Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '09

 
Kategori
Mizah
 

Psikopat Gribi Yoldaymış

Psikopat Gribi Yoldaymış
 

Çevir kazı yanmasın.. Çaktırmadan çevir de... kazlar uyanmasın...


Gözünüz aydın, manyak gribi de tedavüldeymiş.
Hem de psikopat gribiyle işbirliği yaparak geliyormuş.
Domuzlardan sonra en çok adını aldığı türlerde klonlanıyormuş.

Millet gönüllü olunca, hızla yayılacağına kesin gözüyle bakılıyormuş bu "psikomanyak" gribin...
Korunma önlemi olarak ya manyaklardan, psikopatlardan uzak durulacakmış,
Ya da manyaklık, psikopatlık yapılmayacakmış...
Yani sizin anlayacağınız korunmak mümkün değil.
Her gün "kırk katır mı kırk satır mı" türünden yeni yeni açınımlar konunca milletin önüne...
Fazla bir seçeneği de kalmıyor iki türden birisini tercih eder görünmesine..

Öncelikli risk grubunu, manyaklar oluşturuyormuş ama,
En çok da "psiko-maniac" laştırıldığının farkında olmayanlarda ölümcül oluyormuş.
Doğal olarak da bu kapsamda zamansız açılımcıların da tehlikede olduğu söyleniyor.
Ama, önce erken öttüklerinin hesabını vermelilermiş.
Sonrada, milleti manyaklaştırmalarının ve psikopatlaştırmalarının..

Neyse ki böyle durumlarda aşısını üretenler olurmuş hemen..
Malı götürmek için, milletin ne oluyor yahu! demesine fırsat vermeden.
Bir aşıymış ki tek dozda soykırım uygularmış her türlü gribe
Parası da yok sırası da diye acımam gelmez, aşılanamayan garibe...

Akşamcı Tuzsuz Deli Bekir, meyhaneci Çamur Şevkete söylemiş, “çivi çiviyi söker” diye…
Ne de olsa alternatif tıpta engin deneyim sahibi adam…
Her akşamdan kalmanın sabahında, nerde kalmıştık diye attığı iki kadeh derhal düzeltirmiş ya onu..
Bu deneyimiyle üretmiş, çivileri sökmekle ilgili o ünlü sözünü…

Bunu duyan ilgililer de, acele sökmeye kalkmışlar bizdeki psikopatlık gribini...
Bir doz daha çivi kakalayarak... burnumuzdan.
Hem de "aşıyı boş ver, bahane... ithalat şahane diyerek.."

Tuzsuz Deli Bekir'e hürmette kusur etmeyen tıp ehli de “abi büyüksün, emret onları çivi manyağı yapalım burunlarından aşılayarak” demekte geçikmeyip televizyonlarda boy gösterince...
Milyonlarca doz ithal etmece… önce vatandaşın aklını almaca... sonra iki doz... hem de burnundan vermece…
Belediye otobüsünde hapşıran birisinin linç edildiği haberi gelince, kanaat de getirilmiş vatandaşın kıvamına geldiğine..
Kısaca bu hızla, manyak gribine karşı koruyucu olarak vatandaşa bir miktar daha manyaklık enjekte edip iyice psikopatlaştıracaklarmış.

Çekinmiyorlarmış da millet dediklerinden...
Nasıl olsa; "bunca işsizlikten, bunca yoksulluktan, bunca yolsuzluktan, bunca vergiden...
Bunca ÖSS, KPS, KMS ve bilmem ne sınavından, canı çıkıp SOS vermediğine göre...
.... bundan da bir şey olmaz bunlara"
diyorlarmış...

Anlaşıldı kararlılar, götürecekler ya malı…
Bulurlar elbet, milletin ödünü koparacak bir dalı…
Ben vatandaşım, hiç bulandırmam, deme suyu
Nasıl olsa yiyecekler seni, değişmez bunların huyu...

Ya yan etkisi olursa bu aşının diye endişe edenler de varmış ama... İdareciler;
"Bunlar nasıl olsa gönüllü manyak,
Uyanmazlar tepeden tırnağa sallasak... "
deyip umursamıyorlarmış…

Ayrıca, aşının şimdiden olumlu sonuçları görülmeye başlanmış bile ithalatçılarda...
Yan etki gibi abukluklar asla gözlenmezmiş onlarda...
Hatta ilaç firmaların yaptıkları "şükür ayini", kesmemiş de onları,
İthalatçı da, olaya gaz vermek amacıyla “saftırik duasına” el açmış,
üçteiki yetmez, ver Allahım ver diyerek…. kolayca çıkmasın diye canları...

Ancak, yönetim bu işe müdahale etmiş, duaya gerek yok, saftırik katsayımız oldukça yüksek..
Nasıl olsa mebzul miktarda bulunuyor, bakın her “üç kişiden ikisi sandıkta…” diye de örnek vermişler...
Bu nedenle; "nefesi telef", "duaları "yalama" etmenin gereği yokmuş..
Bunlar daha büyük vurgunlar da lazım olacakmış...

Bu işe en çok da, deliler bozulmuş…
Bizim ne eksiğimiz var manyaklardan... "biz de oy verdik... biz de götüreceğiz malı" diye isyanlardalarmış...
Hatta toplu direniş, deliliği bırakma, hastaneden kaçma gibi ufak denemelerin yanı sıra,
İşi yavaşlatıp deli ayağına yatmama gibi eylemler bile tezgâhlamaya başlamışlar.

Bu kapsamda, yöneticiler TV’de ulusa "höt ???!!!..."leniş bile yaparak
“manyaksınız, delisiniz… ama üçte ikisiniz”.. demişler...
Moral olsun da yandaşlarına, kanmasınlar kamuoyu araştırmalarına... diye.
Hatta gündem çeşitliliği de sunmuşlar, vatandaş "beyin a.... laması" olsunlar da,
şaşkınlıktan farkedemesin ne yediklerini diye..
Menülerinde; açılım saçılımın yanı sıra, Moşe'ye dayılanmak, Barracka ayılanmak,
Suriyeyle, İranla, Irakla halvet olmak, Ermenistanla yatağa, Rusyayla çuvala girmek,
Azeriye hııı.. seni seni.
.. demek bile varmış..

Bak şimdiden uyarıyorum sakın aşılamaya kalkmayın beni, öyle saf değilim ki verileni yutam...
Babam nasihat etti, bağışıklıymışım doğuştan, bulunurmuş bende her delilikten bir tutam..

Şimdi bir doz da ithalinden vermeye kalkarsanız, bünyeye uymaz..
Benim deliliğim bünyemle uyumlu, değil burnuma, kulağıma döksen de duymaz..

Birazcık sevgi, birazcık saygı, birazıcık hak, birazıcık hukuktan gurur duyarım...
Ve en önemlisi Vatanı da, Milleti de, Sakarya’yı da umursarım..

Hele bir de Hayamla verdik mi kafa kafaya,
İnce işi görme telaşıyla girdik mi havaya…..
Değnekleri saklamaya bile gerek görmeyiz....

Aşılamaya kalkmayın sakın bizi...
Biz var dediğiniz günahımızla yaşamaya razıyız,
Sanmayın ciyaklamadan yolunacak cemaat kazlarıyız..
Akıllı geçinen deliler, yeterince zarar vermedeler millete
Bak Hayyam usta ne der, utanmadan bize günahkar diyene..

Sen içmiyorsan, içenleri kınama bari;
Bırak aldatmacayı, iki yüzlülükleri;
Şarap içmem diye övünüyorsun, ama,
Yediğin haltlar yanında şarap nedir ki?

Usta; “ithal edilen aşılar, satılan limanlar, gemicikler, mısırlar, yumurtalar.... ... ” gibi şeyler mi demek istedi acaba...

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..