Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '09

 
Kategori
Haber
 

Putin'in ziyareti ve düşündürdükleri

Putin'in ziyareti ve düşündürdükleri
 

Sayın Putin’in 6 Ağustos’ta ülkemizi ziyaret ediyor. Bu vesileyle, Rusya’nın Kafkaslar, Baltık Cumhuriyetleri, Ortadoğu’da, ABD ve yeni yükselen küresel güçler (Çin, Hindistan) ile rekabet potansiyeli ve Türkiye’nin dış ilişkilerini çeşitlendirerek dengeleme olanakları da tartıya vurulacak gibi…

Gerçi masaya Türkiye ve Rusya oturacak… Ancak birisi “yükselmeye çalışan” diğeri de “irtifasını korumak zorunda olan” iki gücün müzakeresinde doğal olarak yarıçapı görünenden daha geniş ve derinlikli güncel bir arka plan da gündemde yer alacak. Dileriz yapıcı ve verimli sonuçlar sağlasın.

Türkiye’nin “kadim “müttefiki” ABD’nin de bu görüşmeleri izleyeceği kesin. “Nefret ettiği dostluklar ve güvenilir düşmanlıklar” arasında sıkışarak sorunları aşmak zor. Gerçekte küresel aktörlerin tamamının anlaşması olmadan bölge ve yerkürenin barışı ve istikrarı sağlanmıyor.

Türkiye, elindeki tüm olanaklarla, bölgesinde barışa ve istikrara katkı yapmaya çalışıyor...

Bölücü teröre destek verilmesi, kardeş Azeri halkının “Karabağ” sorunundaki mağduriyeti, Kıbrıs’ta soydaşlarının ağır ambargoyla yalıtılması ve yakın geçmişte Balkanlarda oluk oluk Müslüman kanının akıtılmasına, devlet vakarı içinde tepkisini veriyor; o arada ağır başlı yanıtlar bekliyor.

İster Rusça, ister İngilizce, ister Çince olsun!

Ve elbette siyaset, ekonomiyi durdurmuyor, tam tersine dış ilişkileri de ekonomik çıkarlar belirliyor. Bölgemizde enerji üretimi, dağıtımı ve tahsilatı bu anlamda yaşamasal önemde.

Rusya’nın Putin liderliğinde Nabucco projesine ihtiyat payı sürerken ve Mavi Akım ile Samsun-Ceyhan hattında sürekli seçenekler üretip, Türkiye ve diğer bölge ülkelerini çeşitli köprüyollar ile bağlaştırmaya çalışırken sergilediği çaba da, bunu kanıtlıyor.

Öte yanda, Rusya ile “bavul ticareti” birçok esnaf ve ailesi için geçim kapısı. Ruslar da ülkemizdeki nükleer santral ihalelerine yoğunlaşmışlar. İlişkiler, dengesizliği ve dengeye gelmeyi kendi içinde taşıyor…

Geçen sene Ağustos ayında Rusya, Gürcistan ile savaşa tutuştuğunda, ülkemiz üzerinde ABD’nin Karadeniz’e donanma yerleştirmesi baskısı artarken, Türkiye, o krizi iyi yönetti.

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün Yunanistan’ın manevralarıyla akamete uğratılmasını da unutup; o ortamda duygusallığa kapılmadan, “Kafkas Barış ve İstikrar Platformu” önerisini geliştirdi ve krizi, karasularında çarpan etkisi yapmadan soğuttu.

Rusya’nın da, ABD’nin de diğer herkesin de, artık tek başına yapabileceklerinin sınırlanmaya başladığını görmeleri gerek…

Öyle ki, Afganistan’a yalnızca askeri müdahale ile sonuç alınamadığını, o müdahalenin halef ve selefi olan güçlerin yeni deneyimlere gerek duymadan anlamaları, gerçek ve kalıcı barışın daha adil bir dünya yaratılmasına bağlı olduğunu kavramaları, duvarları yıkar..

Ve belki de, Afrika’yı açlıktan, Ortadoğu’yu cephanelik olmaktan arındıran yeni bir dünya kurar.

“Yeni Roma İmparatorluğu”na veya Sovyet emperyalizminin hortlamasına ihtiyacımız yok. 1945 sonrası her yana dağıtılan umutların kısa bir soluklanmanın ardından ta 1991’e dek soğuk savaş ürettiğini unutamayız.

Sovyetlerin çözülmesinin ardından, eski Irak ve Suriye ile kısmen Bağlantısızlar öksüz kalmış olabilirler. Fakat öksüz kalmanın illa mağduriyete yol açmadığı ABD’ye rağmen eski müttefiklerinin nükleer silah yarışına girişmelerinden de belli.

11 Eylül ise yeni muhafazakarların hem miladı hem de miadının dolduğu an’dır.

Hepsinin diyetini de bedelini de halklar ödedi.

Küllerinden doğan değil, kirini pasını temizleyen bir dünya için, BM Güvenlik Konseyi, NATO ve Bağımsız Devletler Topluluğu dahil her yapının yeniden düşünmesi daha yaşanılabilir bir evren için gerekli.

Barış, demokrasi, özgürlük her dile çevrilmeli, her yüreğe yazılmalı, her ilişkide temel alınmalı ve onurlu bir söz olarak insanlığa verilmelidir.

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..