Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '10

 
Kategori
Spor
 

Quaresma ile Delgado bir arada oynayabilecek mi?

Quaresma ile Delgado bir arada oynayabilecek mi?
 

Mustafa Denizli’nin Beşiktaş’ı ile Schuster’in arasında nasıl bir fark olacağını anlamak bakımından Vikingur eşleşmesi fikir verici değildi. Bir kere Fareo Adaları dediğimiz yer bile futbolu bizim semt takımlarımız seviyesinde oynamaktadır. Vikingur için bu turda mücadele ediyor olmak, İstanbul’a gelip orada bir maç yapmak daha önemlidir.

Hatta futbolcular için Vikingur formasını giymek öylesine ayrıcalıklı olmalıdır ki formaların sırtına isimleri bile yazılmamıştı.

Öyle olunca da bu takımı tek golle yenmekle çok gollü yenmek arasındaki farkı Beşiktaş’ın bu işi ne kadar ciddiye aldığı ile ölçebiliriz.

Beşiktaş, son iki sezondur Mustafa Denizli’nin kısır futbol anlayışı ile oynamayı unuttuğu için çok ciddi bir futbol açlığı çekiyor olduğu hissini fazlasıyla dışarı yansıttı. Hemen bütün Beşiktaşlı oyuncular büyük bir iştahla topa saldırdılar.

Vikingur’un zayıflığına rağmen bu maç bize Beşiktaş’la ilgili küçük ipuçları verdi.

Geçen sezon Beşiktaş’ta neyin eksik olduğunu bu maç çok net olarak gösterdi: Delgado. Ayrıca Beşiktaş yönetiminin bütün bir sezon boyu sakatlığına rağmen bu futbolcuyu göndermemekle çok isabetli bir karar aldığını da eklemeliyiz.

Ancak şöyle bir sorun var.

Beşiktaş’ın ofans hattında ciddi bir alternatif oluştu. Kuşkusuz ülkemizde hemen klasik bir tartışma başlayacaktır.

Quaresma ile Delgado bir arada oynar mı?

Böylesi polemiklerin sadece ülkemizde yaşanmasının nedeni biraz da o futbolcuların ülkemizde farklı, Avrupa’da başka futbol oynuyor olduklarıdır. Ama bu iki futbolcunun bir arada oynamasını engelleyecek bir başka isim var: Guti.

Guti zaten Fink’in pabucunu çoktan dama attı; aynı zamanda Ernst’in de yerini zorladı. Guti, Real Madrid’de oynadığı futbolu oynamayı düşünüyorsa kuşkusuz tahtaya yazılacak ilk isim olacaktır. İşte bu olasılıklar yüzünden Quaresma ile Delgado bir arada oynayamayabilir.

Yine yeri gelmişken şu düzeltmeyi yapalım; geçen sene Beşiktaş’ın eksikliğini duyduğu oyuncu Delgado tipindeki bir futbolcudur.

Nihat Kahveci ayrı bir takım mı?

Nihat Kahveci yine sanki Beşiktaş ve Vikingur’dan başka üçüncü bir takım gibiydi sahada. Geçen sene Beşiktaş o kadar kötü futbol oynuyordu ki bütün gözler ister istemez Avrupalı Nihat’a çevrilmişti. Beşiktaş’ı Nihat kurtarabilirdi. Şansı yaver gitseydi; o basit topları üç direğin ortasından geçirebilseydi kuşkusuz hem Beşiktaş’ın hem de kendisinin yeri farklı olacaktı. Ancak talih Beşiktaş’a da Nihat’a da o şansı vermedi. Nihat’ın bir hep kendisini ispat etme derdi oldu. Öyle olunca da uygun durumda olan arkadaşı ile oynamak yerine her işi kendisi yapmak istedi. Nihat cephesinde değişen bir şey yok gibiydi.

Dünyada bir santrafor sıkıntısı yaşanıyor. Koca İspanya’nın bile kadrosunda Torres’ten başka merkezi bir forvete sahip olmadığını anımsayalım. Önceki gün Galatasaray’ın yaşadığı fakirliği… Sözü Bobo’ya getireceğim. Çok ciddi bir alternatif yaratılmadığı sürece Bobo Beşiktaş için iyi bir santrafordur. Zaten bu sene Beşiktaş’ın ofansından çok önemli katkılar gelecektir. Öyle olunca da son iki sezondur Nihat gibi Bobo’nun da üzerine binen yük bir anlamda hafifleyecektir.

Bu maçta olumsuz anlamda göze batan oyuncuysa Uğur İnceman oldu. Bu zayıf takıma karşı oynarken bile sarı kart gördü. Çok kötü futbol oynadı. Büyük bir ihtimalle üzerinde büyük bir gerilim var. Schuster’in Uğur İnceman’a şans vermeyeceğini tahmin ediyorum.

Beşiktaş’ın stoperleri de birbirlerine ciddi alternatifler yaratabilecek kalitede. Sivok, Zapo ve Ferrari’nin bu bölgede önemli işler yapacağını tahmin ediyorum. Ancak Schuster’in Ferrari’ye soğuk oluşunu da ilgiyle takip ediyorum.

Beşiktaş’ın ciddi bir iskeleti var. Bu omurgayı harekete geçirecek bir oyun anlayışı ile önemli işler yapabileceğinin işaretlerini verdi.

Beşiktaş’ın sol ayaklı oyuncusu olmamasının nasıl bir etki yaratacağını yaşayarak göreceğiz.

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..