Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '11

 
Kategori
Güncel
 

Radar ve madar(a) baş tacımızdır...

Radar ve madar(a) baş tacımızdır...
 

Büyük çaplı eylemin resmidir...


Düşünen insan için en zararlı mefhum ‘Haber’dir. Her ne kadar görmemek, duymamak için çırpınsanız da ‘akla zarar’ haberler bir yerlerden döner dolaşır kulağınıza dolar. Tabi oradan da beyninize işleyip değer yargılamasına dönüşür. İşte bize de aynısı oldu. Durduk yere yazacağımız tuttu.

Oturmuş sakin sakin işimizle uğraşıyorduk ki, Mehmet Ali Birand’ın sunumuyla bir protesto haberi kulağımıza ilişti. Öfkeli oldukları, savaş çığırtkanlığıyla atılan, sloganlarından belli olan insan topluluğu ‘baş tacı’ bir ‘ulu’ şahsiyet için gösteri yapıyordu. Yapmasınlar mı? Yapsınlar efendim, haklarıdır. Demokrasinin olduğu yerlerde, herkes dilediğini putlaştırabilir… ‘Kasetler de neymiş’ denilerek hatalar görmezden gelinir ve ‘zanlı’ konumundaki bir anda ‘mağdur’a dönüştürülebilir. Bu arada hakiki mağdurlar da zanlı olabilir ya neyse… Gelelim biz haberimize.

Üzüntüleri ve de kızgınlıkları yüzlerinden okunan bu vatandaşlar, Beyazıt Meydanı’nda tepki haklarını gönüllerince kullanırken gayet serbesttiler. İşte dedik, ‘BUDUR’! Adamlar, kadın getirtmeyi, çeteye iş havalesini doğal karşılamış ya da iftira olarak görmüş… Yoluna baş koyduklarının hakkını savunmaya soyunmuş… Kendilerine de İstanbul’un göbeğinde, Beyazıt Meydanı’nda uzun uzun bu ‘hak savunma’ gösterisine fırsat tanınmış; hiçbir müdahalede bulunulmamış. Bundan daha güzel ‘demokratik’ ortam örneği olabilir mi? Olamaz!

Hem zaten ipe sapa gelmez delillerle götürülen adamcağızın da bir suçu yok. Koskoca İtalya Başbakanı bile oradan buradan kadın kotarmıyor muydu? Sonra da boyalı saçları, inci gibi dizili yapma dişleriyle kameraların karşısına geçip sırıtarak poz vermiyor muydu? Bunlar ‘erkekliğin şanı’dır! Boşandığı eşini adliye kapısında kurşunlayıp yere devirenlerin ‘namus bekçisi’ sayıldığı yerde ‘erkeklik’ de ‘yatağa atılan kadın’la ölçülür. ERKEK ADAM YAPAR! Onun hakkını savunmak için yapılan her protesto da ‘hoş’ görülür.

Biz bunları düşünürken, ‘güleriz ağlanacak halimize’ modundaki Mehmet Ali Birand, bize nispet yaparcasına, diğer protesto haberine geçmez mi… Geçer ne yazık ki ve sigortalarımızı da attırır. Şimdi bakınız, öbür güzelim demokratik yansımaların arkasından bu yenilir yutulur bir haber mi?

Edirne’de üç tane ‘saf’ çıkmış ‘sap’ gibi RADARA HAYIR demekte! Be hey cahiller… Bre gafiller… Arkanızda gariban bir çadır bozmasından ve de ayakta bile duramayan pankarttan başka ne var? Hoş kendiniz bile ayakta duramıyorsunuz ya, kişi başına düşen beş elin indirdiği darbelerden… Halinize bakmadan bir de kalkmışsınız ‘açlık grevi’ yapmaya. Millet Van’da çadır bulmakta zorlanırken kalkıp Edirne’ye çadır kurmak da ne iş? Bir de öğrenci olacaksınız. Gidin uslu uslu dersinizi çalışın; yemeğinizi yiyin. Sonra sopayla kalmaz bir de terörist damgası yersiniz. Siz kim oluyorsunuz ki, büyüklerimizin baş tacı ettiği RADAR dikimine karşı çıkıyorsunuz. Kafanızın dikine giderseniz RADAR kadar sopa yersiniz işte. Üstelik yurdum insanı radyasyonlu çaya, bacalarla kamufle edilmiş baz istasyonlarına, siyanürlü topraklara, kendi üstünden oynanan oyunlara alışkın. Çevre ve insan zarar görmüş kime ne? Size mi kaldı kurtarıcılık? Ezberleyin papağan gibi derslerinizi, adamı olmayana iş bulunmadığını düşünmeden.

Yok,‘İlla da tepki koyacağım’ diyor, kurtarıcılığa soyunmaya hevesleniyorsanız gidecektiniz Beyazıt Meydanı’na… Dokunmayacaktınız radara, alkış tutacaktınız madara. O vakit Bahreyn’deki ‘biber gazı’ tutkunu kadın gösterici gibi yerde sürüklenmek yerine, işaret parmağıyla verilen talimatla hep bir ağızdan slogan atanlar gibi ‘baş tacı’ edilirdiniz. Haberlerde de görüldüğü üzere; Onlar, ne geçmişte ne bugün ne de gelecekte sopa yemez!

Anibal Güleroğlu http://www.sinematur.com

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..