Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '12

 
Kategori
Tıp
 

Radyasyon her zaman öldürmez...

Tedavide Radyasyon Kullanımı

Çok az miktarda radyasyona maruz kalan canlıların hücrelerindeki suyun çok az kısmı, bir takım reaksiyonlar sonucunda oksijeni serbest bırakmaya başlar. Dokularda serbest kalan oksijen, o dokunun daha iyi çalışmasına sebep olabilir. Özellikle kaplıcalardaki iyileşmenin mekanizması budur. Serbest kalan oksijenin belli değerlerden fazla olması ise hücrelerin ölmesine sebep olabilmektedir.

Diğer yandan radyasyona maruz kalan bir hücrede bir takım değişiklikler olabilmektedir. Hücre çekirdeğindeki kromozomlar parçalanabilmektedir. Kopan bir kromozom parçası, bir müddet sonra kopan diğer parçasını bulup birleşebilirse, bu olay sonucunda hücrede meydana gelmiş zarar ortadan kaldırılmış olur. Günün 24 saati radyasyona maruz kalmamıza rağmen hemen ölmememizin sebebi, hücrelerin çekirdeğinde yer alan kromozomların kopan parçaları koptuğu yerden tekrar diğer parçalarıyla birleştirebilme yeteneğidir.

Bazı durumlarda, fazla radyasyon dozu almak denilen hallerde, parçalanan kromozom miktarı çok fazla olabilir ya da parçalanan kromozomlar eski eşleri ile değil de, başka parçalarla birleşebilir. Genetik mutasyon olarak adlandırılan bu durumda ortaya çıkan genetik değişiklikler bu hücreden çoğalan yeni nesillere geçebilmektedir.

Bazı durumlarda alına doz miktarına bağlı olarak parçalanan kromozomlar ya eşlerini bulup birleşemez ya da ilgisiz eşlerle birleşerek işe yaramayan yeni kromozomlar oluşturabilirler. Böylelikle kromozom yapısı fazla değişen hücre artık eskisi gibi çalışamamakta ve ölebilmektedir.

Tıpta bazı hastalıkların (Özellikle kanser) tedavisinde, aslında yapılan işlem kanserli hücreleri diğer hücrelere zarar vermeden öldürmektir, en yaygın olarak radyasyonun yukarıda bahsettiğimiz öldürücü etkisi kullanılır.

Bilindiği gibi kanserli hücreler de diğer sağlıklı hücrelerle aynı genetik yapıya sahip olmalarına karşılık, tek farkları bu hücrelerin diğer hücrelere göre çok hızlı üremeleridir. Bu nedenle kanserli hücreleri öldürmek için verilecek bir ilaç, diğer hücreleri de öldürebilecektir.

Radyoterapi denilen yöntemin ana prensibi, kanserli dokuya diğer dokulardan daha fazla radyasyon vererek onları öldürmektir. Bu etkiyi sağlayabilmek için kanserli dokunun yerine ve büyüklüğüne göre farklı yöntemler uygulanır.

Hastanın kanserli dokusunun yeri ve büyüklüğü tam belirlendikten sonra hekim, hastanın vücuduna değişik yönlerden az miktarda radyasyon gönderir. Değişik yönlerden az miktarda gelen radyasyonun, kanserli doku üstünde toplanarak etkilerinin artması sağlanır. Etkisi artmış olan radyasyon, etraftaki sağlıklı dokulara çok az zarar verirken, merkezde kalan kanserli hücrelerin çekirdeklerindeki kromozomları parçalayarak onları öldürür. Kanserli hücrelerin öldürülmesi ise, kanserin ortadan kaldırılmasıdır.

Bazı durumlarda, çok küçük miktarlardaki radyoizotoplar ameliyat ile hastanın kanserli dokusunun içine yerleştirilir. Bu yöntemde kanserli hücreler içeriden ışınlanmış olmakta ve etraftaki sağlıklı hücrelere daha az zarar verilmiş olabilmektedir. Belli süre ile kanserli dokuyu ışıma altında tutan bu küçük kaynaklar daha sonra yerinden çıkarılmaktadır.

Hastanın yapısına, kanserli hücrelerin miktarına ve bulunduğu yere göre kullanılacak radyasyonun türü ve enerjisi değişir. Hastaya verilecek radyasyon, radyasyon yayan elektronik aletlerden elde edilebildiği gibi, doğrudan doğruya radyasyon yayan radyoizotoplardan elde edilebilir.

Hastaya verilen zararın en az olması için kullanılacak radyoizotopun yarılanma ömürlerinin çok kısa olması gerekir. Yarılanma ömrü (yarı ömür) çok kısa olan bu tür radyoizotoplar kısa sürede yok olup gitmektedir. Yarılanma ömrü çok kısa olan bu tür malzemelerin uzun süre depolanması mümkün olmadığı için, hastaya verilmeden çok kısa süre önce üretilmeleri gerekmektedir.

Birçok ülkede, hastanelerin bodrum katlarındaki nükleer reaktörlerin yer almasının sebebi budur. Böylece reaktörde üretilen radyoizotop, zaman kaybetmeden hastaya verilebilir. Bu amaçla kullanılan reaktörler, sadece radyoizotop üretirler. Güçleri düşüktür ve enerji üretecek mekanizmaları yoktur

 
Toplam blog
: 65
: 1039
Kayıt tarihi
: 26.11.11
 
 

Yüksek nükleer fizikçi ( İ.T.Ü.) En son Ankarada bir devlet üniversitesinde BİLGİSAYAR dersin..