Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '18

 
Kategori
Öykü
 

Radyomun Cini James Brown

Radyomun Cini James Brown
 

Cafer çok heyecanlıydı. Az önce cep telefonuna "Ben cinim. Beni e-postana gönder. Oradan flaş belleğine yükle. Eğer dediklerimi yaparsan sana müteşekkir kalırım." Diye mesaj gelmişti. Gelen mesajda numara görünmüyordu. Mesajın bir mp3 eklentisi vardı. Cafer o mp3 ü dinledi. Sanki bir boyut değiştirmiş gibi tuhaf hissetmişti kendini. Heyecan ondandı.

Mp3 ü bir daha dinledi. "Bu beste insan yapısı olamaz. Tüylerim diken diken oluyor." Diye söylendi. Mesajın sahibiyle yani o cinle sohbet etmek istiyordu. Hem kendisine yardım da vaat ediyordu. Mesajda yazılanları harfi harfine uyguladı. Cep telefonundan mp3 ü e-postasına gönderdi.

Ardından hemen bilgisayarın başına geçti. Düğmeye bastı. Bilgisayar açılırken cinnet geçiriyordu. Çok yavaş açılmasına küfürler etti. Mesajı uygulamaya odaklandığı için gözü hiçbir şey görmüyordu. Ne bir şey düşünüyor ne bir şey duyuyordu. Bilgisayar sonunda açıldı.

E-postasına girdi. İşte mp3 eklentili e-posta orada duruyordu. Flaşını bilgisayara taktı.Mp3 ü flaşına aktardı. Şimdi daha da heyecanlıydı. Acaba bilinmez varlıklarla bağlantı kurmanın mı aşamasındaydı. Ya ortaya çıkacak cin kendisine zarar verirse. Gecenin bir yarısı. Evde herkes uyumuş. Evin ikinci katında yapayalnız.

Cafer "Artık gerçeklerle yüzleşme zamanı geldi. İşte cin. Adını bilmiyorum ama seni hayata döndürmek için bütün riskleri alıyorum. Gir bakalım flaş şu bluetooth'lu radyoya." Diye söylendi.

Cafer ilk duyduğu müzik ritimleri ardından radyosunda önce bir ışık huzmesi çıktığını gördü. O huzme kaybolmadı. Ve yavaş yavaş bir şekle büründü. Bir insan şekline. Ortaya kara derili bir adam çıktı. Cafer korkuyla karışık bir duygu yaşıyordu.

Cin ona "Sakın korkma benden. Ben dostunum. Adım Hugam. Beni buraya getiren senin radyon. Sahip olduğun radyo çok özel. Biz cinler kolay kolay radyoya hapsolmayız."

Cafer "Benim radyomun ne özelliği var ki?"

Hugam "Biz cinler gizli bilgilerimiz ile güçlüyüz. Bu gücü keşfeden bir kadın oldu. O kadın bir radyo fabrikasında tezgahın birinde çalışıyor. Elinden geçen her radyoya benim taifem hapsoluyor."

Cafer "Bunda hoşnut musunuz. Yani bir lamba cini olmak istemez misiniz?"

Hugam "Ben ve taifem radyo ciniyiz. Açıkçası yeni evlerimizden hoşnuduz. Sadece bizim gece, bir ile dört arası radyodan çıkmamız gerekir. Bizimde sizler gibi ihtiyaçlarımız var. Ama siz insanlar gece çoğunuz uyuyorsunuz. Ve ben cin taifemin lideriyim. Seninle taifemi uyandırmak için çalışacağız. Bunun karşılığında sana beş dilek sunacağım. Hepsini yerine getireceğim."

Cafer "Benim için sorun yok. Ama cin taifeni nasıl uyandıracağız. Ben bilgisayardan anlarım ama radyodaki cinlerle hiçbir ilişki yaşamadım şimdiye kadar. Nasıl olacak bu?"

Hugam "Beni serbest bıraktın ya artı bir dilekte benden olsun. Toplam altı dileğin oldu. Radyo cinlerinden bahsedeyim sana. Ben lider cin olarak nereye gidersem taifemde peşimden gelir. Bir gün radyo fabrikasına gittim. Radyoya hapis olacağım o kadının yanına tezgahın başına geldim. Kadın bir şeyler fısıldıyordu. Kulak verdim. Siz insanların dualarıydı duyduğum. O kadının zihnine girdim. Tam o esnada kadın radyoya lehim yapıyordu ki, büyük bir güç beni radyonun içine çekti. Taifem olmasaydı radyonun içinde unutulur giderdim.

Taifem beni zorlukla radyodan kurtardı. Ama gücüm radyonun dışında hiçbir işe yaramıyordu. Tekrar radyoya girmeyi düşündüm. Yapamadım. Gücümü kazanmak için o radyoya girmem gerekiyordu. Radyoyu sen satın aldın. Ve ben hapsolduğum yerden kurtulmak için sana cinlerin müziğini gönderdim. Bu sayede ben ve diğer radyolarda ki taifem mp3 ünle kurtulmuş olacak. Bu bir tür sanal hapis. Ben gideceğim, yerime müzik geçecek. Ama sanma ki sonsuza kadar radyodan uzak kalacağız. Biz radyolardan sadece geceleri çıkacağız."

Cafer "Tam kurtuluş için ne yapman gerekiyor?"

Hugam Tam kurtuluş için Ay hilal şekline geldiğinde lehim makinen ile tel ve pastası ile bizi, hapseden o devrelerin lehimini bir kez eritmen olacak. Ama dikkat et lehim erirken biz cinleri kesinlikle düşünme. Değilse radyoya sonsuza kadar hapsoluruz."

Cafer "Cin hapsetmenin esprisini anlatırsan anlaşırız dedi. Cin bağlamanın bilgisi neden bu kadar önemli?"

Hugam "Her şeyimizin bilgisi ateşimizde gizli. Eline lehimi alır ve radyonun tüm devrelerine eritirken kalbimizden, nar renginde kırmızı bir ateşin aktığını düşünürsen biz, hemen oraya hapsoluruz. Radyoya hapsolduğumuzda çıkıp tekrar girmezsek tıpkı sizin soğuktan hastalandığınız gibi güzümüz tükenir."

Cafer "Peki ölmüş birinin ruhunu senin anlattığın yöntemle radyoma bağlasam."

Hugam "Onları ise nur ile bağlayabilirsin. Çünkü bizim ışığımız ateş sizinkisi ise nurdur."

Cafer "Şunu uygulamalı olarak yapsak. Elimde çalışan eski bir radyo var. Radyomun içine ölmüş olan rock'n roll sanatçısı James Brown'ın ruhunu hapsetmek istiyorum."

Hugam "Tamam sana yardım edebilirim. Şunu da söyleyeyim altı, isteğini de bana sorular sorarak bitirmiş durumdasın."

Cafer "Sizleri her zaman hizmet etmeniz için ne yapmam gerekiyor?"

Hugam "Buna cevap vermem. Altı isteğinde bitti. Yeni bir istek beni uzun zaman güçsüz bırakır. Dedi. Hadi getir şu radyonu da içine James Brown'ı hapsedelim."

Cafer çatı katına çıktı. Bir köşede duran eski radyosunu ve lehim araçlarını aldı. Tekrar aşağıya indi.

Hugam "Önce radyonun içini tornavida ile aç." Dedi.

Cafer masasında ki çekmeceden tornavidayı aldı. Eski radyosunun arkasında ki vidaları sökmeye başladı.

Hugam "Eğer radyona bir ruh veya cin hapsedersen zamanı geldiğinde içine hapsettiklerin oradan çıkmak için radyonu senden uzaklaştıracaklardır. O zaman sen onu ya çöpe atmış olacaksın yada kırmış olacaksın."

Cafer "Endişe etme. Ben aklımı daha yitirmedim. Radyoma kimse zarar veremez." Cafer tüm vidaları sökmüştü. Yavaşça kapağı açtı. Lehim önceden elektriğe takılmış ısınmıştı. Lehim kalemini pastaya daldırdı. Sonra lehim teline değdi.

Bu sırada Hugam "Önce James Brown'dan niyet ve destur istemelisin." Dedi.

Cafer "Niyet ettim James Brown'ı bu radyoya bağlamaya. Dedi. Destur ya James Brown."

Cafer lehim kaleminin ucundaki erimiş lehim damlacığına James Brown'ın kalbinden nar renginde, kırmızı nurun aktığını düşünmeye başladı. Bunu on beş dakika sürdürdü. Sonra lehim damlacığını radyodaki derelerden birine damlattı. Tekrar kalemi lehim teline götürdü. Bu sefer birkaç saniye süren aynı yöntem düşünce ile radyonun tüm devrelerini lehimledi.

Hugam "Tamadır. Dedi. James Brown'ı radyona hapsetmiş durumdasın. Ne zaman bu radyonu çalıştırırsan sen, çaba harcamadan James Brown'la görünmez ve gizli manevi bir bağlantıya geçeceksin. Artık gitmem gerekiyor." Dedi.

Cafer "Nereye gidiyorsun. Hani senin taifeni uyandıracaktık."

Hugam "Sana söyledim. Ay hilal şekline geldiği zaman dedim. Bir hafta sonra ay o şekle gelecek. Ben şimdi taifemin yerlerini tespit edeceğim. Uyanışta yer bilgisi her şeyden önemlidir. Seninle bir hafta sonra yeniden temasa geçeceğim. O zaman ay hilal şeklinde olacak."

Cin gidince Cafer radyonun kapağını kapattı. Vidalarını sıktı. Hemen çalıştırmak için fişini elektrik fişine taktı. Bir rock kanalı bulmaya çalıştı. Bulamadı. "Gecenin bu saatinde kim dinler ki böyle bir müziği?" diye söylendi. Sonunda yine rock olan ama slow olan bir kanal buldu. Aklına radyo kanalından telefon ile istek istemek geldi.

Hemen telefonunu eline aldı. Radyonun numaralarına dokundu. Karşı tarafın telefonu çalarken heyecanı hat safhadaydı. Telefon açıldı. Cafer kibar bir şekilde James Brown'dan bir parça istedi.

Dj. "Kalp kalbe karşıdır derler. Bende şu an James Brown çalmaya hazırlanıyordum." Dedi.

Cafer teşekkür etti. Telefonu kapattı. Mrs. Big'in Wild World'ü çalıyordu. Bitmek üzereydi. Araya Dj. Girdi. "Az önce bizi biri aradı. Bir şarkı isteği vardı. Ve bende o isteği hemen çalmak üzereydim. Kalp kalbe karşıdır derler ya. Hem dinleyicimiz, hem ben, hem de çalacağımız James Brown gizemli bir atmosferin içine girdik." Dedi parça geldi. Sexmachine şarkısı çalmaya başladı.

Cafer'in radyosundan hapsettiği sanatçının sesinin gelmesi çok ezoterikti. Parçayı sonuna kadar zevkle dinledi. Sonra diğer bir kanala geçmek için radyonun ibresini değiştirdi. Tam bir kanala geçmişti ki orada da James Brown çalmaya başladı. Şaka gibiydi. Bu sefer başka bir şarkısıydı.

Cafer şarkı bitince radyoyu kapattı. Geç olmuştu. Bunca yaşadığı para normal yoğunluğu üzerinden atmak için hemen yanında ki yatağa uzandı. Üzerine örtüyü çekti. Uykuya daldı.

Cafer seslere gözünü açtığında öğlen olmuştu. Ses radyodan geliyordu. "Ben radyoyu kapatmamış mıydım. Ne bu ses böyle?" Kulağını radyoya yanaştırdı. Birileri yabancı bir şarkı söylüyordu. Söyleyen sanatçı Madonna'ydı. Die another day şarkısıydı. Az sonra şarkı bitti. James Brown çalmaya başladı.

Cafer "Demek dünden itibaren tüm kanallarda tavan yapmış." Diye söylendi.

Spiker Bu gün James Brown'ın doğum günü. Neden her yerde James Brown çalıyor diye şaşırmayın." Dedi. Parça devam etti.

Cafer "Ben hep cin işi zannediyordum. Çok yaşa James Brown e mi?" diye söylendi.

Tuna M. Yaşar

 

 
Toplam blog
: 235
: 350
Kayıt tarihi
: 14.09.10
 
 

1973 Karabük doğumluyum. Üniversite uluslararası İlişkiler mezunuyum. Arkeoloji ve okültizm ilgi al..