RAHATSIZ EDECEK DÜZEYDE AYNIYIZ

Çok inandığım, defalarca dile getirdiğim konu başarılar sıradanlaşır, başarısızlıklar tarihi / istisna olursa herşey güzeldir. Aynı şekilde bir toplumda ortalama olumlu olayların sayısının rutin olarak yüksek, olumsuz olay ve/veya davranışların ise istisnai olması çok güzel bir şeydir. Ancak vahim olan Türk toplumunda bu ilişkinin tamamen ters gerçekleşmesidir. Ancak daha vahim olan konu bu ilişkinin normale dönmeyecek olmasıdır. Daha daha vahim olan Türk toplumunun her bir bireyinin kendini kusursuz başkalarını suçlu görmesinden dolayı neden normale dönmeyeceğinin tanısını dahi koyamamasıdır.

Türk toplumu daima her bir olayın izlenen sonucu ile ilgilenmiştir. Hiç zaman o sonucun nedenlerine ve sonucu yaratan sürece analitik olarak yaklaşmamıştır. Bu nedenle bu toplumdan çıkan medyada, siyasetçide, bürokrat, teknokrat da bizatihi içinden çıktığı toplumun aynası olmuştur. Bu aşamada döngü tersine işler gibi de gözükmüş ve bu medya siyasetçi ve bürokratda içinden çıktığı toplumun varlığını bu şekilde korumasının kendisi için bir garanti olduğunu düşünerek değişimi değil mevcudu korumaya yönelik davranmıştır. Sonuçta olay yumurta tavuk hikayesine dönmüştür. (Benim için her zaman başlangıç olan birey asıl hatalıdır. Ah bu siyasetçiler lafı o insanlar Mars' tan gelmediklerine göre anlamsızdır.)

Geleceğim nokta şudur ki 13 kişinin öldüğü minibüs kazası için suçlu olarak iki sürücü görülmektedir. Kesin olarak ceza hukuku açısından iki tane suçlunun olduğu doğrudur ama tam olarak doğrumudur bana göre işte orası muallaktır.

1) Ayakta olan yolcular zorlamı minibüse bindirilmiştir ? Daha geçtiğimiz günlerde ayakta yolcu alma konusunda ceza indirimi ile sonuçlanan bir süreç yaşanmadımı bu arada?

2) Ayakta yolcu almanın sadece belirli zaman dilimlerinde gerçekleştiği bunun dışında minibüslerin düpedüz yattığı veya yolda aradan müşteri peşinde koştuğu bilinmeyen bir olgu mudur ? Ve eğer bu zaman dilimlerinde de ayakta yolcu alınmaz ise daha fazla minibüse gereksinim duyulmaz mı ?

3) Eğer ayakta yolcu alınmasın diye daha fazla minibüs hatta yönlendirilir ise bu kezde başka sorunlar -daha fazla tıkanıklık, yakıt israfı vb vb.- doğmayacakmıdır?

4) Eğer buna da evet o da o sorun çıkartır deniyor ise o zaman görünürde şikayet edilen nedir? Sorunun temeline inmezseniz evet bu ölümler olacaktır ve biz bunu kabul edeceğiz bu kadar basittir.

5) Sayın okurlar sorunun temeli toplumumuzun nicelik (sayı) / nitelik dengesinin tersine olmasıdır. Bu terslik nedeni ile her kent (İstanbul ise felaket düzeyinde) büyümektedir. İnsan nüfusunun artışı bildiğiniz gibi kolaydır. Ama artan nüfus için gereksinimleri karşılamak zordur.

6) Bu kolay artan nüfus yayılmaktadır. Yayılan nüfusun ulaşım gereksinimi karşılanmak zorundadır. Bizim mantığımızda bu kısa vadede karşılanmak zorundadır. O zaman bunun tek çözümü minibüstür. Bu nedenle minibüs çözümü eğer sorun bu ise aşırı bilimsel bir çözümdür.

7) Bu ülkede olmayacak şey ama olması gereken ve her olayın çözümünü sağlayacak şey nüfus nicelik nitelik dengesinin tersine çevrilerek, yeni kentleşme, sanayileşme, tarım, eğitim, sağlık, adalet politikalarının eş zamanlı üretilmesidir.

8) Ancak bu ülkede nüfusu azaltacağım lafı edilemez. O zamanda bu sorun/lar çözülemez. Veya böyle çözülür!

Döndüm dolaştım gene geldim aynı yere. Bu ülkede gazetede köşe yazarı olma takıntıma. Lütfen düşünün hanginizin önüne hergün yapacağı iş altın tepside sunuluyor. Sokağa çık 2 tur at 5 yazı konusu. Caddeye çık 10 yazı konusu. Başlığı da katil sürücü diye attın mı oldumu sana sert yazar. Hele de yetkililer uyuyormu derseniz üste bir de cesur yazar oldunuz. Eğer iki minibüs hattında hayatınızda ilk kez ne oluyor diye bakmak için yolculuk yaparsanız bir de araştırmacı gazeteci olursunuz. Sert, cesur, araştırmacı olmak. Daha ne ister insan.