Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Rakı derim... susarım sonra...

Rakı derim... susarım sonra...
 

İlk içtiğim rakı geliyor aklıma. Ama bir muallakta kalıyorum acaba tam anlamıyla ilk içtiğim gün mü önemli yoksa gerçekten içtiğimi ilk hissettiğim an mı?

Bir yılbaşı gecesiydi. Amcamlar yengemler babannem dedem... Bütün sülale toplanırdık devlet memuru amcamın evinde. Gelenek haline gelmişti. Yılbaşında nerdesiniz? Amcamlarda : ) Aile büyüklerininde orda olması da gözardı edilemezdi tabi. Dedem yıllarca her akşam içti. Tanıdığımdan beri içerdi. Her akşam yemekte ne olursa olsun yanında bir dublesi hazırdı herzaman. Babamıda bildim bileli önünden bardak eksik olmazdı. Her akşam olmasa da severdi aslan sütünü...

Bir yılbaşı gecesiydi işte, bir çay bardağına boşaltmıştı babam kendi ince rakı bardağından benim için. Çocuktum yaşım yok hafızamda. İlk içtiğimi hatırlıyorum içim yanmıştı, sonra üstüne peynir peynir peynir... İlk içtiğim gündü o gün... Ama unutmamıştım tadı damağımda da kalmadı değil hani...

Birgün gerçekten rakı içtiğimi hissetmiştim. Bu sefer yılların birikimini kullanma vakti gelmişti. Ne kadar görerek öğrendiğim meze varsa hazırdı masada. Bu sefer mezeler bendendi yani. Çay bardağı yerini dibi ince, incecik bir rakı bardağına bırakmıştı. Duble olmuştu benim o çay bardağının adı... Masanın resmini çekmek gelmişti içimden. Gurur duymuştum kendimle tabi tadına bakanların söyledikleride iyice gururumu okşamıştı. Nasıl bir duyguydu bu? O içmeden önceki halimle içtikten sonra üzerime çmken ağırlık...

Şarkıların daha bir anlamlı olması, daha bir farklı bakmak çevreye. O gün farketmiştim rakıyı susuz içtiğimi. Yanlış anlaşılmasın sek değil, yanında su olmadan. Çünkü nedendir bilmiyorum rakının boğazımdan geçmesinin ardından su ile örtpas etmek istemiyordum onun verdiği o yanma hissini. O içimi hem acıtan hem bir hoş eden tat öyle kalsın istiyordum... Bir saygınlığı vardı rakının bende hep ve herzamanda olacak.

Rakı herzaman içilmez öyle. Televizyon izlerken değil asla... Rakı içmeninde bir adabı vardır. Hoş bildiğimizden değil öğrendiğimizden gördüğümüzden. Rakı olur birde masası... Mezesi olur. Öyle filmlerde dizilerde ne kadar alkolik karakter varsa masasında rakı olur ya... Çok içim acır. Rakı içen insan olmaz alkolik ya... Bilinçli içer içen rakıyı bence. Ya da ben öyle gördüğüm için kızıyorumdur belkide...

Dedim ya rakı olur birde masası... Mezesiyle, muhabbetiyle arka fonda çalan müziğiyle... O müziğin insana verdiği hisle... Güzel günlerdi yaşadıklarım çok şey öğrendim yanlış veya doğru ama iyi ki de öğrenmişim...

Şimdilerde babam içmiyor. Yıllarca grip bile olmamışken birden tansiyon hastası olmanın verdiği tedirginlik var üzerinde. Askerde bile aşıdan kaçmışken, hastanede kolunda serumla çaresiz kalmak çok koydu ona. İçmiyor o günden bu yana. 40 yıllık arkadaşlarıyla senede 1-2 toplantıları olur o zamanlar içer. İlacını erken saatlerde almak kaydıyla...

Dedem bırakalı 6 sene oldu rakıyı. Yıllarca aynı yastığa baş koyduğu babannem öldüğü günden beri ağzına koymadı. Soruyoruz dede neden içmiyorsun diye, ben hayatımda ağzıma sürmedim demeye başladı... Hayat neydı ne oldu, kimler ne hle geldi neler oldu vs... Şimdiye kadar öğrendiklerim yeter bana umarım ve daha yenilerinide öğrenebilirim umarım...

Bunları hatırladıkça işte... Rakı derim sonra susarım... Böyle birşeydir işte benim için şimdilik susma vakti... Rakı...

 
Toplam blog
: 34
: 984
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Yoktur hakkımızda söylenecek söz... Hakkımız da yoktur, hakkımızda birşey söylemeye zaten... Bir eli..