Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '08

 
Kategori
Futbol
 

Rakibi uyandırmamak da bir cezalandırma yöntemidir

Rakibi uyandırmamak da bir cezalandırma yöntemidir
 

15.02.2008 Cuma akşamı oynanan maçı büyük bir dikkatle bütün detayları ile seyrettim. Misafir takım, ikinci yarıda da aynı miktarda gol atsaydı, elbette büyük hezimet olurdu, Ancak, buna ev sahibi takım demiyorum, misafir takım izin vermedi veya müsaade etmedi. Oyunu bir tempoda kilitledi, ev sahibi takımın bütün gol hesaplarını boşa çıkardı, ancak kendide atmadı, diyebilirmiyiz, bu görüş zihnimde ağırlık kazandı. ev sahibi takımın önlem falan aldığı yok, kesinlikle inandırıcı değil. Konuk takım, ikincı yarı tempoyu kendi kıvamına göre oynadı ve 90 dakikayı tamamladı.

Maçın ilk 30 dakikası, ev sahibi takımın ideal bir oyun kurgusu, -baskısı, çabası- ile geçti, konuk takımdan daha fazla koştular, daha çok pozisyona girdiler, ilk yarının son on beş dakikasında her vuruşları gol oldu, bunun mantığa yakın bir izahı olabilir mi? Ev sahibi takım oyuncuları, daha çok top kaçırmanın adeta yarışına girdiler. Maç iki denk takımın mücadelesi asla olmadı. Bunu puan tablosundan da anlamak mümkün.

İlk 30 dakikada önde kurulmuş bir savunma anlayışı ile oynanan oyunu büyük bir keyifle seyrettim, evdeki hesap tutmuştu, derken hayallerimiz ezildi, oyun koptu, hava değişti, kar bora derken kasırga oldular.

Hesaba göre, yapılan baskıyla Fenerbahçe’nin alanı daraltılacaktı ve yapıldı, ancak bu oyun kurgusunun da handikapları yani ortaya koyacağı elverişsiz durumlar doğabilir ve öyle de oldu, Rizespor savunmasını ani ataklarla geçip, Rize’nin uyumlu olmayan, son derece kötü savunma yapan defans oyuncularının hataları affedilmedi, Alex'ın Kezman'a yönelik isabetli pasları, Kezman'ın takım içi rekabetten kaynaklanan hırsı ile birleşince, bu durum golle netice buldu. Bilindiği üzere, Kezman tek vuruşlarda iyi olan, fırsatları iyi değerlendiren iyi bir futbolcu, Arthur Zico, bu futbolcuyu Semihle rekabete sokmanın semeresini almaya devam ediyor, 'forma ismin değil performansındır' anlayışına dayalı olan bu klasik taktik anlayışın her zaman netice verdiği burada da görülmüştür.

İkinci devre rakıp takım oyunu statik hale soktu, Skorda oluşan farkı daha da artırmanın arayışına asla girilmedi, bu da bilinen askeri bir stratejidir, amaç rakibin kökten önlem alma arayışını etkisizleştirmektir, yenilgi mevcut sonuçla değil de 8 gollük bir skorla bitseydi, o zaman ev sahibi takım için yaşanan felaket, yeni bir dirilişin belki bir mesnedi veya başlangıç noktası olurdu. Ama savaşta, düşmanın zaafları açığa çıkarılmaz, ikmal planları yanlış yerlere kanalize edilir,

Amaç; baştaki komutanların, futbolda ise yöneticilerinin veya sorumlularının son derece ağır sonuçları olan yenilginin sebeplerini analiz etmeye, çözüm bulmaya yöneltmemektir.zaaflar, yanlışlar, taktik hatalar asla anlaşılmaz, halk veya taraftar bunun muhasebesini yapamaz. İşte cezalandırmanın en kötüsü budur.köhnemiş, geri kalmış anlayışını devam ettirsin, Rusların demode savaş araçları gibi atıl kalsın, işe yaramasın diye.

Savaş sanatında düşmanını açık bıraktığı, gediği-menfezi tespit edip, o zaafı açığa çıkarmak, düşmanın uyanıp, savunmasını tahkim etmesini netice verecek imkanlardan mahrum etmek veya kozları ele geçirmesine mani olmak esastır, başka bir deyişle; rakibi uyandırmamak ta BİR CEZALANDIRMA YÖNTEMİDİR. Ağır skor uyarıcıdır, tıpkı aspirin gibi, 100 mg'da kanı sulandırıcı, 500 mg'da ağrı kesici, daha yüksek dozda nasırı delip, cerahati ortadan kaldırıcı etkisi gibi. Galip takım 100 mg.'la yetinmiştir, mağlubun işi çözümsuz kalsın diye, bırazda merhametli bir milletiz, hasma saygı esastır, öldür ama işkence yapma, düşkünü aşağılama.

Fenerbahçe yönetimi ve teknik heyeti Rizespor’un içler acısı durumunu ibretle görmüşlerdir. Yukarıda dediğim gibi 8 veya 9 golle uyarmak yerine narkoz ameliyatın sonuna kadar sürsün istemişlerdir.
Sonuç itibariyle;

Altan Aksoy Rizespor'u Sırtlayan tek isimdi.Kendisini kutluyorum.


Narkoz devam etmektedir.

Rizespor yönetiminin çok büyük hataları olduğu aşikârdır. Kaleci ve savunma sorunu halledilmemiştir,

Savunma güvencesinin olmayışı, takım genelinde psikolojik darbeleri gittikçe arttırmaktadır. Disiplinsizliğe asla geçit verilmemelidir. Fizik gücü, teknik kapasite geliştirici idmanlar artarak devam etmelidir. Forma isme değil, performansın olmalıdır.

Alınan tüm mağlubiyetler, seyirciler ve taraftar üzerinde gittikçe yükselen bir gerilim oluşturmaktadır. Tabii olarak, taraftarı ‘tecavüze uğramış kadının mahcubiyeti’ ne sokmanın âlemi yoktur.

 
Toplam blog
: 135
: 1323
Kayıt tarihi
: 29.09.07
 
 

Ali Emir KARAALİ, Rize Doğumlu, 1978 Rize Lisesi Mezunu, (1988)T.C. Anodolu Üniversitesi   'İşlet..