Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '20

 
Kategori
Ramazan
 

Ramazan Ayı Ve Vicdan Sömürüsü

 

Belki bu yazıyı okuduktan sonra birçok kişi, yazanını yerden yere vuracak ve yazıya peşi sıra olumsuz yönde eleştiriler ve yorumlarda bulunacak. Bir önceki akşam Kanal D'nin bülteninde izlediğim bir haber ve dün Sayın Kenan Işık'ın, tam da bu yazımda değinmeyi düşündüğüm konuya yakın yazdığı Kapı Kapı Dolaşıp, Engellilere Yardım Toplama Dolandırıcılığı (Güncel, 30.10.2018) başlıklı yazısını bilgisayarımda baştan sona okuduktan sonra, böylesine hassas konuda bir yazı paylaşmak aklıma geldi.

Kutsal Ramazan ayının bugün 6. günündeyiz. Öncelikle bir kere daha tüm inananların mübarek Ramazan ayı kutlu olsun. 

İsveç'te bir hastanede Koronavirüs tedavisi gören, bir şey yapılamadığı gerekçesiyle evine geri gönderilen bir Türk babanın, kızının sosyal medya kanalından çağrısıyla hemen Sağlık Bakanlığı'nın ambulans uçağıyla Türkiye'ye getirilişinin yüreğimizdeki etkileri daha geçmeden; bu kez de İsviçre'de yaşayan bir Türk annenin, yine Koronavirüs tedavisi gören iki çocuğu ve kardeşi için tüm Türkiye'ye yaydığı yardım çığlığı bir kez daha yüreğimizi dağladı bu kutsal günlerde. 

Her hasta ve ihtiyaç sahibinin, bu kutsal ayın niyetine bir an önce şifasına kavuşmasını diliyorum. Ama İsveç ve İsviçre gibi oldukça ileri sosyal politikalar uygulayan ülkelerde nasıl hâlâ böylesine iç acıtıcı sağlık dramları yaşanıyor diye düşünmüyor da değilim. Türkiye'nin, hele de bu zamanlarda nerede olursa olsun dünyanın her bir tarafındaki vatandaşlarına yardım elini uzatması; ne de olsa yine sosyal devlet olmasının bir gerekliliği. Ama heleki şimdi mübarek Ramazan ayının kutsal yönü ve evindeki aşını komşusuyla paylaşmasını bilen bu cömert milletin saf ve temiz vicdanının sömürülmesini de, bir parçası olarak ben kabullenemiyorum. Yine de bu kutsal ayda gerçekten ihtiyaç sahibi olanların ve çok zor şartlar altında yaşamlarını sürdürmeye çalışanların günâhını almamış olayım. Ama özellikle de televizyon ve basın sayesinde, durumlarından bir nebze de olsa haberdar olduğumuz yaşantıların derinliklerinde; aslında bambaşka hesapların, menfaatlerin yer aldığını görünce, sanki birinin ihanetine uğramışçasına şoka giriyor ve insanlığımıza kızıyoruz. İşte böyle köreliyor, gerçek ihtiyaç sahiplerine karşı merhamet ve yardım duygularımız. Gerçekten ihtiyaç sahibi olup, olmadıklarından emin olamıyoruz bile. Onlarca hayır kurumları, bünyesinde kuruluşlar var diyerek, pası hemen devlete atıyoruz biz de. Aslında yapılması gereken bu belki de.

Hele de bu zamanlarda cami önlerini; gerek cuma namazı gerekse Ramazan ayının ardından gelen bayramın kılınan namazının sonrasında, kutsal dinimizi de kendisine dayanak yaparak, hastalığının ne olduğu belirsiz küçük çocuğuyla birlikte gelenden, geçenden para dilenen birileri mutlaka tutar. Ya da dışarıda yolunuza devam ederken; yine kutsal dinimizi kendisine siper alıp, sizden para isteyen, güya aldığı paranın hakkını vermek için aslında pırıl pırıl olan ayakkabılarınızı, fırça ve boyayla berbat hale sokan, bu arada baştan sona tüm hayat hikâyesini anlatan, işini bitirip, sizden de alacağını aldıktan (o da kaç paraysa artık; pazarlık durumunuza bağlı.) sonra boya sandığıyla beraber kaşla göz arasında kaybolup, giden insanlarla da karşılaşabilirsiniz bir gün. Sahi, sosyal imkânları artık oldukça fazla ve iyi olan bir ülkede, hâlâ başkalarının yardımlarından medet uman çok yoksul bir kesimin bu denli yoğun oluşu, bu çerçevede size de biraz düşündürücü gelmiyor mu? Ağır hasta ve yaşlı durumda, bakımını üstlenecek bir yakını dahi bulunmayanlar için artık söyleyecek bir sözüm yok elbette. Ama sağlığı, gücü ve kuvveti yerinde olduğu halde; dilenciliği kendine meslek edinip, başka insanların saf ve temiz vicdani duygularını sömürenler için de, artık aşağıdaki veciz sözden gayrı bir söyleyeceğim yok:

   Bir kişiye yardım etmek istiyorsan, ona balık verme, balık tutmasını öğret. - Konfiçyüs

* Yazının Konu Kaynağı İçin Bir Teşekkür:

Kapı Kapı Dolaşıp, Engellilere Yardım Toplama Dolandırıcılığı (30.10.2018) başlıklı blog yazısıyla Sayın Kenan Işık'a teşekkür ederim.  

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..