Ramazan bayramımız kutlu olsun

Milletçe sevinç içinde kutladığımız dinî veya millî bir anlam taşıyan kutsal günlere bayram diyoruz. Ramazan bayramı böyle özel günlerimizden biri. Otuz günlük oruç sonunda, uzun soluklu bir görevi yerine getirmenin sevincini kutlamak gibi bir anlamı var.

Toplum katmanları arasında daha yakın ilişki kurmayı sağlayan, birbirinden uzak yerlerde yaşayanların bu vesileyle en azından bir telefon, bir telgraf (mesaj)la hal hatır sormalarını temin eden veya mümkünse bizzat ziyarette bulunmalarına vesile olan, çocukları sevindirme, fakirlere yardım etme gibi farklı boyutta sosyal olguları içinde barındıran bayramlar, hayatımzda önemli ve unutulmaz bir yer tutar.

Son zamanlarda bayram tatilinden istifade ederek, insanların kendilerini dinlence ve eğlence merkezlerine atması bile, yine bu coşkuyu yaşamalarını engellememektedir ve engellememelidir de...

Zaten birbirimizden kopuk bir hayat yaşadığımız için şikâyetçi olurken, birleşmenin, bütünleşmenin, kavuşmanın, kaynaşmanın vesilesi olabilecek bayram günlerini değerlendirmemek, en basit deyimiyle, ayağımıza kadar gelen bir fırsatı kaçırmak anlamına gelir.

İşimiz, yaşımız, maddi durumumuz, buna benzer farklı özelliklerimizle eski bayramların tadını alamamak gibi bir şikâyet içindeysek eğer, yaşadığımız o tatları çocuklarımıza, bugünkü nesillere de yaşatmalıyız ki, hem görevimizi yerine getirmiş olalım, hem de onlara bugünleri hatırlatacak anılar bırakalım.

Gelecekte, bayram adına hiçbir şey yapmadan, kimseyi sevindirmeden, heyecan verici bir olay yaşatmadan, sadece geçmiş bayramları özleyen bir kuşak olarak anılmayı istemeyiz değil mi?

Her zaman ve her şartta yapılabilecek iyilik ve güzellikler mevcuttur. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak bir bayram kutlamaya özen gösterirsek, farkında olmadan değişik ve ilginç bir şeylere mutlaka damgamızı vurmuş oluruz.

Unutmayalım ki, o unutamadığımız bayramları bize yaşatanlar da tahminen bugün bizim çektiğimiz sıkıntıları çekiyorlardı. Ama biz çocuk kalbimizle onların sıkıntılarını değil, sadece bize gösterdikleri şefkati, yakınlığı, merhameti, hediyeleri, harçlıkları ve güzellikleri hatırlıyoruz.

Geçmiş bayram özleminin elbette değişen yaşımız, sosyal olaylar ve ekonomik imkânlarla doğrudan bağlantısı vardır. Ancak unutmayalım ki, o günkü bakış açımızla bugünün aynı olması zaten mümkün değildir, olmamalıdır da...

Bu güzel duygularla milletimizin ve bütün Milliyet blog yazarlarının ve okuyucularının Ramazan bayramını yürekten kutluyorum.

Bayramın adı, Ramazan dolayısıyla kutlandığı için Ramazan bayramıdır. Şeker bayramı demeye dili alışmış olanlara özel bir baskı uygulamayı düşünmüyorum. Ancak Ramazan bayramı denmemesi için oluşturulan gayretlere de katılmıyorum.

Adını beğenmediğimiz arkadaşlarımıza, kendimizce hoşumuza giden bir lakap takıp, onları o şekilde çağırabiliriz. Ama onların adlarını değiştirmek bizim degil, sadece onların kendi hakkıdır, diye düşünüyorum.

Küçüklere sevgiler, büyüklere saygılar, ortancalara selâmlar... Hepinize iyi bayramlar...