Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '14

 
Kategori
İnançlar
 

Ramazan biter Oruç bitmez

Ramazan biter Oruç bitmez
 

Oruç, meditasyon ve arınma


Geçtiğimiz hafta Ramazan Bayramı'nı kutladık ve birçoğumuz haftasonu ile birleştirerek çalışma hayatının yorgunluklarını attı. Ramazan ayı boyunca oruç tutanlar ise tekrar normal düzenlerine geri döndüler.

Ancak oruç hiç bitmiyor sevgili dostlar. Bitmeyecek de; zira hayatın kendisi bir sınav ve bu sınav tembellikle geçilmiyor. 

Victor Hugo'ya sormuşlar “yaşlılık yıllarında bile hala kendisini neden bu kadar yıpratıyor” diye. “Dinlenmek için önümde sonsuz bir hayat var" diye cevap vermiş. 

Evet burası rahat yeri değil. Burası bir sınav yeri. Ölümsüz olan ruhun tekamülü için var olan bir sınav ortamı. 

Sınav  ne peki? Sınav ise;

…zıtlıkların dansı dediğimiz hayat sarkacının iyi ve kötü veya güzel ve çirkin vs gibi zıt uçları arasındaki gelgit içinde dengede kalabilmek,

…iyi ve güzel ahlaklı olmak,

…doğru olanı yapmak,

…kendine, çevresine, hayata faydalı olmak,

…değer bazlı hareket etmek

…bu gelgit içinde sadece iyi zamanda değil, zor ve kötü zamanlarda bile kendi zihinsel ve ruhsal dalgalanmalarını uç noktalardan sakınarak asgaride tutabilmek

…davranışlarında sevgi, saygı, hoşgörü, kabul, anlayış ve idrak ve ölçülülük sahibi olmak

…ve bunu sadece bir elin yağda bir elin baldayken değil, her daim, iyi günde bile, kötü günde bile yapmak. Her durumda, her koşulda, her tür insanla bile.

…ve son olarak “düşündüklerinden bile sorumlu” olarak Gandhi’nin bahsettiği o zihninin içindeki ayrık otları temizlemek. Kimsenin kirli ayaklarıyla tertemiz zihnimizde gezinmesine izin vermeyerek.

 Dediğim gibi bu bir liste gibi olunca kolay gibi görünüyor ama birçok insan yıllardır bilim, felsefe ve inanç sistemlerinin söylediklerini hatırlamıyor bile. Bilinçaltlarında o bilgiler uyuyor. Çünkü onlar uyuyorlar. Nefsi emmare safhası işte böyle dostlar. Adamı kafa kola alır, uyutur,  Maya’nın tülleri sarar onu madde dünyasının tatlı, şehvetli, tukulu dünyasına. Unutturur özünü.

İşte bu yüzden oruç var. Bu oruç uyanık kalmak ve her an tetikte olmak ve daha da önemlisi bu farkındalığın getirisi olarak farkına vardığın hatalarını düzeltmek ile ilgili.

Bedensel oruç nefsin o güçlü hakimiyetini zayıflatmak, zihne ve ruha azalan baskı ortamı sağlayarak ışıklarını daha kolay saçmak imkanı sağlamak için. Ancak zihinsel oruç ruhun tekamülü için var.

Zira her şey 2 defa yaratılır. Pardon icat edilir diyelim zira evrende yaratmak imkanına sahip olan bir tek O’dur ve gerisi dönüşümdür.

2 defa dedik. Önce zihinsel sonra fiziksel. Önce kavramsal tasarım sonra eylem yani. O yüzden zihinsel oruç ruhsal gelişimin yapı taşı ve batıni öğretilerle uğraşanların bildiği gibi nefes alınan her saniye yapılan bir faaliyet. Bir şeyi nefes alır verir gibi yapsan bile devam eden bir süreç. Zira Hz.Peygamber Efendimiz Allah’ın elçisi olmasına rağmen, o risaliyet makamında bir gönüller sultanı olmasına rağmen, ibadedini azaltmaz daha da artırırmış. Çünkü nefs öyle bir şey ki fırsat bulduğu an harekete geçer.

Bir gün huzûruna birbirlerine dargın iki kişi getirmişler. Onlara barışmalarını söylemiş sonra da; "Allahü teâlâ, bâzı insanları su gibi latîf, mütevâzî, dâimâ aşağıya akıcı ve yumuşak huylu, bâzılarını da toprak, taş gibi sert mizaçlı yarattı. Su, toprağa karışır, meyvelerin büyümesini, canlıların içerek hayatlarının devâm etmesini sağlar. O sulardan rûhlara ve bedenlere gıdâ temin edilip, menfaat sağlanır. Su toprağa gitmezse, topraktan ve sudan lâyıkıyla istifâde edilmez. Ey Nûreddîn! Bu arkadaşın toprak hükmünde olup, yerinden kalkmaz ve barışmaz ise, sen su gibi tevâzu üzere olup, anlaş. Herkes bilir ki, iki küs olan kimseden hangisi öbüründen önce davranırsa, Cennet`e ötekinden önce girecektir. Daha çok sevap kazanacaktır. Dolayısıyla, bu barıştan her ikiniz de istifâde etmiş olacaksınız." buyurmuş. Bunu dinleyen iki küs kimse, daha çok sevap kazanmak gayretiyle hemen barışmışlar.

Hz.Mevlana’nın bu hikayesinde olduğu gibi bu da bir oruç işte. Hatanı görmek ve kibrini feda etmek. Yani kibir orucu. Hatta gurur orucu.

Tiyatro devam ediyor. Haydi devam edelim oynamaya o zaman. Akıl, hikmet, kuvvet ve güzellikle oynayalım. Öğrenmek ve gelişmek için oynayalım. Oruç ise sadece bu süreçte bir araç. Yeter ki doğru kullanalım, tabulaştırmayalım. Ölçülü ve dengeli olalım.

Sevgiler,

Kenan

 

https://twitter.com/Naacel

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday/

 

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..