Ramazan'da Kadın Eğlenceleri...

Eski Ramazanlar'da, sadece erkekler değil, kadınlar da erkekler kadar eğlenirlerdi... Hattâ, belki erkeklerden daha da fazla!.. Çünkü, Ramazanlar'da erkekler daha bir hoşgörülü olurlar, eşlerinin gece misafirliklerine gitmelerini, eve misafir davet etmelerini bir Ramazan hakkı olarak kabul ederlerdi.


Varlıklı evlerde yemekleri zaten Arap bacılar, aşçılar pişirmekteydi... Orta halli evlerde ise, kadınlar mecburen yemeklerini kendi elleriyle pişirmek durumundaydılar. Bunu da kocalarının teravih namazında bulundukları zaman içerisinde yapmaya çalışırlardı. Zira, bir an evvel işlerini bitirerek, kendi aralarında eğlenmeye başlayacaklardı.


Sonra, sahur yemeği öyle pek de çeşitli olmazdı... Pilav, börek, yanında erik, kuru kayısı ya da pestili ile yapılmış hoşaf ve bir sebze, bir de et yemeği, sahur menüsünü oluştururdu. Bunların bazıları da iftar yemeğinden artmış olurdu.


Ramazan ayı süresince kadınlara tanınan eğlence hakları; tiyatrolara ve orta oyunlarına gitmekti. Bazı erkekler, eşlerinin Şehzadebaşı, Direklerarası piyasa gezintilerine çıkmalarına da müsaade ederlerdi. Ramazan gecelerinde, belki de kadınların en tatlı eğlenceleri, kendi aralarında toplanmalarıydı.


Erkekler teravih namazından çıkar çıkmaz; kadınlar fenerlerini yakarak, yanlarına çocuklarını, kaynanalarını, eğer varsa elti ve görümcelerini, hala ve teyzelerini de alarak, hayli kalabalık bir kafile halinde, o gün toplanmak üzere kararlaştırılmış bir hanım arkadaşlarının evinin yolunu tutarlardı.


Kadınlar bu toplantılarda, kendi aralarında fıkralar anlatarak gülüşürler, fincan gibi oyunlar oynarlar, kestane ve keten helvası pişirirler, mevsim kış ise kapıdan boza alıp içerlerdi.


Kadınların bu gece eğlenceleri de çoğu zaman sahura kadar sürerdi. Lâkin, böyle uzun sürdüğü zamanlarda da bazen sonu hiç hoş bitmezdi!.. "Yemeğimi sahura kadar yaparım nasıl olsa" diyerek ihmâlkâr hareket eden kadınlar, yemeği sahura yetiştiremez ya da pişirdiklerini mangal üzerinde unutan kadınlar yemeği yakar, kömür eder, eee bu durumda kocaları da küplere biner, çileden çıkardı. Doğal olarak o geceki eğlencenin tadı tuzu kaçar, zehir olurdu.


Bu gibi durumlara düşen kadınlar cezalı duruma düşer, hattâ Ramazan eğlence hakkının ellerinden alındığı dahi olurdu. Bu kadınların eşleri, ancak bayram sabahı ellerini öpmelerine izin verirlerdi.