Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

10 Mayıs '19

 
Kategori
Ramazan
 

Ramazan Eğitim Ayıdır

KUR’AN OKUMALIYIZ
 
Rahmeti bol Ramazan ayı, feyz ve bereket ayıdır. Aynı zamanda Ramazan ayı eğitim ayıdır, nefsimizi terbiye ayıdır. Bu bir aylık süre, Yüce Allah’ın bize yanlışlardan ve haramdan arınmamız için sunduğu bir lütuftur.  Sunulanı iyi değerlendirmemiz gerekir.
 
Bu Muazzez ay içinde yapacağımız öncelikler arasında Kur’an okumak gelmelidir. Kur’an bizi eğitecek, doğruluğa, dürüstlüğe sevk edecek tek rehberdir. Ama her nedense bizim çoğumuzda Kur’an okumak diye bir şey yoktur. Bize göre Kur’anı sadece hocalar okumalıdır. Arap ülkelerinde esnaf bile dükkânında alış veriş olmadığı zamanlarda boş vakitlerinde Kur’an açıp okuyor. 
 
Ya biz ne yapıyoruz. Albenili bir kumaştan bir Mushaf kılıfı diktirip Kur’anı içersine yerleştirip onu evimizin görünmeyecek bir yerine, daha çok yatak odasının duvarına asıyoruz. Orada öylece duruyor. Bir kez bile indirip elimize almıyoruz.
 
Bazıları önemli belgeler kaybolmasın düşüncesiyle Mushaflın içine saklıyor. Lazım olduğunda da musaffa elini götürüyor. 
Bazıları da arada bir Perşembe akşamları ölmüşlerine Yasin okumak için Kur’anı eline alıyor. Yasin’i bitirince yerine koyuyor. Sanılıyor ki, duvarda asılı durdukça bizi güvende kılacak. İçinde “Allah yazıyor bizi korur” sanılıyor. 
 
Biz okumazsak, Allah'ın buyurduklarını bilmezsek, bildiklerimizle amel etmezsek mübarek kitabımız duvarda durduğu yerde bizi nasıl koruyacak? Elimize alıp okuyacağız ki, öğrendiklerimizle kendimizi tüm kötülüklere karşı korumuş olacağız. Yanlış düşünüyorsam Allah beni affetsin ama benim mantığım bana bu fikri veriyor.
 
Türk Medeni Kanunu İsviçre ülkesinden alınmıştır. Peki ya İsviçre kanunları kimden alınıp hazırlanmıştır? Allah'ın yeryüzüne son kitap olarak gönderdiği, üstelik Ramazan ayı içinde gönderdiği Kur’anı Kerimden. 
 
Gavur bile biliyor kitabımızın himmetini, hikmetini biz hala anlayamadık, öğrenemedik ve öğrenmeye de çalışmıyoruz. Sanıyoruz ki, Kur’anı sadece hocalar okur. Bu yüzden de hocalara para verip siparişle hatim okutuyoruz.
 
Hepimizin evinde Kur’anı Kerim vardır. Elhamdülillah Müslümanız, ama dediğim gibi pek çoğumuz evimizde bulundurmakla yetiniyoruz. Arapça bilmiyor olabiliriz. Öğrenmemizde şart değildir. Fakat Türkçe mealini okumamıza kim engel oluyor. Nefsimiz mi? Evet biraz öyle, biraz da küçükken bizlere bu alışkanlık verilmediği için.
 
SİZE SAMİMİ BİR İTİRAF
Örneğin ben çocukluk yaşlarımda ne zaman Kur’anın içeriğini merak edip elime almaya kalkışsam rahmetli annem hemen gelir ellerime vurur “Çarpılırsın o aklına estiğince ele alınacak sıradan bir kitap değil” derdi. İçinde ne yazdığını da söylemezdi ki, eminim o da kendi ailesinden bana davrandığı şekli görmüştü. Ama ben “Çarpılırsın” sözüyle korkuya bürünmüş ve senelerce Kur’andan uzak kalmıştım. Ta ki annemin vefat ettiği 1993 yılına kadar. Annem öldükten sonra eve gelip ardından Arapça, (anlamadığım için fazla dinlemediğim) Kur’anı okuyan cami hocaları, Kur’anı Mushaf’ın içine koyup bırakıp gittiklerinde, annemin acısını bir an unutup “Annem artık müdahale edemez şu kitaba bir bakayım.” diyerek, herkesin dikkatinin başka yerde olduğu bir anda kitabı Mushaf’tan çıkartıp elime aldım. Çarpılmadığımı görünce daha bir mutluluk duyarak, sayfalarını çevirdim. Dış kabı eskimiş, sayfaları sararmış kitabın Arapça yazılımından bir şey anlamayınca, içime iyice bir heves ve merak düştü ve annemin toprağa verilmesinin ardından hemen müftülüğe giderek, Kur’anın en Türkçeleştirilmişini aldım. Sonra da telaşla evime dönüp, hiçbir işime bakmadan o cildi parlak, sayfaları pırıl pırıl Türkçe Kur’an'ı Kerim'i okumaya başladım.
 
Sanki derya ya düşmüş gibiydim. Bir okyanustaydım, ama boğulmuyordum. Aksine içim huzurla dolmuş, ruhum aydınlığa erişmişti. Her bir sayfada kendimi buldum, gerçek Müslümanlığı öğrendim. Sonra kendi çocuklarıma gösterdim Kur'an’ı, içlerine sindirerek okumalarını istedim. Annemin bana söylediğinin aksine “Korkmayın çarpmaz, siz onu okudukça o sizi doğru yola götürecek en güzel rehber olur.” dedim. Çocuklarım da şevkle okumaya başladılar. Bugün onlar doğru insanlarsa, benim teşvikimle  okudukları Kur'andan öğrendikleri doğruluktan. Ve kimseye zarar vermeden topluma yararlı olmaya çalışarak yaşıyorlarsa, her biri sevinç duyduğum dürüst kişiliklerse ve ben bundan hoşnutsam, bunu ben ve çocuklarım samimiyetle okuduğumuz Kur’an'a borçluyuz. O Yüce kitabı çocuklarıma okutmaya, sevdirmeye, doğruluktan, haktan yana yönlendirmeme borçluyum. Bu yüzden de herkese salık veriyorum. Gelin şu içinde bulunduğumuz Mübarek günler hürmetine bir başlangıç yapalım, çocuklarımıza Kur’an okumayı öğütleyelim. Öğrendiklerimizle adım attıkça yaşantımızın düzenli hal aldığı kısa sürede görülüyor. Okuyup öğrenenler bunu iyi biliyor.
Mübarek Cumamız Hayırlara Vesile Olsun İnşallah.
 
Ayfer AYTAÇ
ayferaytac.com
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..