Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '14

 
Kategori
İnançlar
 

Ramazan gelmiş, başımız gözümüz üstüne …

Ramazan gelmiş, başımız gözümüz üstüne …
 

ramazanda camilerimiz


Allah’ım,
Senin rızan için oruç tuttum,
Sana inandım,
Sana güvendim,
Senin rızkınla orucumu açtım,
Hamdolsun verdiğin nimetlere,
Sağlık ve afiyete.

Ey bağışlaması bol Rabb’im,
Beni,
Ailemi,
Milletimi,
Devletimi
Ve tüm inananları koru,
Rahmetini ve yardımını esirgeme üzerimizden,
Bizlere yaşama sevinci ver,
Her türlü güçlüğe karşı dayanma gücü ver,

Senin her şeye gücün yeter.

Bu nasıl muhteşem sözlerdir Yarabbi?

Orucunuzu tutmuşsunuz, sofranız Ramazan’ın hediye ettiği bol nimetlerle dolu, iftarı bekliyorsunuz. İnanılmaz bir heyecan, muhteşem bir duygu.

Nasıl bekleyiştir yarabbi!

Zaman durmuş gibidir, saniyeler geçmez ve siz dua edersiniz.

Tek arzunuz vardır iftarınızı yapmak!

Nefsin terbiyesi bu işte!

Sonra ezan okunur:

“Allâh-ü Ekber”

Şanslıysanız top sesini de duyarsınız…

Bismillahirrahmanirrahim dersiniz ve orucunuzu açarsınız. Vuslat budur, kavmuşsunuzdur.

Burada o kadar değişik duyguların içinde olursunuz ki! Tarifi imkânsız bir mutlulukla iftarınızı açarsınız.

Çok acıkmışsınız ve karnınızı doyuruyorsunuz.

Tabi burada iftar duası da var:

Bismillahi vel hamdü lillâhi, allâhümme leke sumtü ve âlâ rızkıke eftartü ve aleyke tevekkeltü, Sübhâneke ve ni hamdike tekabbel minni, inneke entes semiul aliym.”

Türkçe Anlamı:

“Allahım! Senin için oruç tuttum, Senin için rızkınla orucumu açtım. Ancak Sana tevekkül ettim. Seni hamdinle tesbih ederim. Allahım Benden kabul buyur. Çünkü Sen işiten ve bilensin.”

İbadetinizi yaptınız, görevinizi yerine getirdiniz…

Kendinizi hiçbir zaman o kadar çok önemsemez ve sevmezsiniz. Hazzınız tavan yapmıştır. Yemek sohbeti, Ramazan anlatıları ve yemeğin üstüne içilen çay!

Günün nasıl geçtiği, hangi zamanda susanıldığı hangi zamanda içinizin geçtiği çok acıktığınız veya açlık hissetmediğinizi paylaşırsınız ailenizle veya iftardakilerle.

Allah hepimize nasip etsin…

Oruç tutuğumuz bu aya Arapça'da çok sıcak olma hali anlamına gelen Ramaza denilmiş.

Ramazan kelimesi aklımın erdiği andan beri oruç tutalan ay olarak bilmişimdir.

Bildik bir kelimedir, kutsal ayın ismidir ve erkeklere konulan bir addır.

Oysa Arapça kökenli olan bu ismin konmasının nedenini bilenler:

‘Orucu, ibadeti ilk uygulanmaya başladığında yaz aylarına takebül ediyordu’

Diyorlar…

28 Haziran 2014 Cumartesi günü Ramazan başlıyor.

27 Temmuz 2014 Pazar günü de Ramazan bitiyor.

Kuran-ı Kerim’de Ramazan ayında Müslümanların oruç tutmaları farz kılınmış…

BAKARA – 183

Yâ eyyuhellezîne âmenû kutibe aleykumus sıyâmu kemâ kutibe alellezîne min kablikum leallekum tettekûn(tettekûne).

Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilerin üzerine yazıldığı (farz kılındığı) gibi sizin üzerinize de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki böylece siz takva sahibi olursunuz. ”?

BAKARA-184:

Eyyâmen ma’dûdât(ma’dûdâtin), fe men kâne minkum marîdan ev âlâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) ve alellezîne yutîkûnehu fidyetun taâmu miskîn(miskînin), fe men tatavvaa hayran fe huve hayrun leh(lehu), ve en tesûmû hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne). 

“(Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Fakat sizden kim hasta veya yolculukta olursa, o taktirde (tutamadığı günlerin sayısı), diğer (başka) günlerden (oruç tutarak) tamamlanır. (İhtiyarlıktan veya iyileşmesi umulmayan bir hastalıktan dolayı) ona (oruç tutmaya) güç yetiremeyenlerin, bir yoksulu (sabah, akşam) doyuracak (kadar) bir fidye vermesi (gerekir). Artık kim isteyerek (gönülden) bir hayır yaparsa (orucunu veya fidyeyi artırırsa), işte o, kendisi için bir hayırdır. Oruç tutmak sizi için daha hayırlıdır, keşke bilseydiniz. ”?

Ramazanda kimler oruç tutabilir, kimler tutamaz.

Bir kimseye orucun farz olması için kendisinde şu üç şartın bulunması gerekir:

1. Müslüman olmak.

2. Akıllı olmak.

3. Erginlik çağına gelmiş bulunmak.

Bu şartları taşımayanlara oruç tutmak farz değildir.

Ancak erginlik çağına gelmeyen çocukları, bünyelerine zarar vermeyecek şekilde oruç tutmaya alıştırmak uygun olur.

Orucun Edasının Şartları

Orucun farz olması için gerekli olan şartlardan başka oruç ibadetinin yerine getirilebilmesi için de bazı şartların bulunması lâzımdır. Bunlar:

1. Sağlıklı olmak.

2. Mukim olmak (yani misafir olmamak).

Oruç tutamayacak kadar hasta olanlarla, dinî ölçülere göre yolcu olanlar oruçlarını erteleyebilirler. Hastalar iyileşince, yolcular da ikamet ettikleri yere dönünce tutamadıkları günler sayısınca oruçlarını tutarlar.

Orucun Sıhhatinin Şartları

Oruç tutma şartlarını taşıyan bir kimsenin tutacağı orucun sahih, yani geçerli olabilmesinin şartları da şunlardır:

1. Oruç tutmaya niyet etmek.

2. İmsaktan iftara kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmak.

3. Kadınların ayhali ve lohusa halinde bulunmaması.

Ayhali ve lohusa olan kadınlar, bu hallerinin devam ettiği günlerde oruç tutamaz, namaz kılamazlar. Bu haller sona erince tutamadıkları günlerin oruçlarını kaza ederler. Fakat kılamadıkları namazları kaza etmezler.

Ramazan ‘da kimler oruç tutamaz?

Uzmanlar oruç tutan kişilerin sağlığına bir zarar vermemesi halinde tutulmasının anlamlı olacağına dikkat çekerken şu durumdakileri de uyarıyor;

‘Gün içinde ilaç almaya ihtiyaç duyan kalp ve böbrek hastaları, şeker hastaları, vücut direnci düşük ve aşırı zayıf kişiler, ameliyattan yeni çıkmış hastalar, ağır gebelik geçirenler, loğusalık döneminde olanlar, emziren anneler oruçtan muaftır, yani tutmak mecburiyetinde değildir.(alıntı)

Bu yılda Allah’ın izniyle Mubarek Ramazan Ay'ına kavuşuyoruz.

Bütün ayların sultanı olan Ramazan Ay'ın da bence sadece oruç tutmak yeterli değildir.

Bu nefse terbiye ise bu nefsin içinde sadece açlık olmaması gerekmektedir.

Huyumuzu da terbiye etmeliyiz.

Yapımızda olan veya olagelen yaşamın ağır şartlarından edinilmiş, bize ve çevremize zarar veren sözlerimizi, hareketlerimizi aslında yüreğimizi değiştirmemiz bir çeşit terbiye etmemiz gerekmektedir.

Bu aynı zamanda bana göre bir tövbe ayıdır.

Bir arınma, bir doğrulanma ayıdır.

Bu ay bu kadar güzelse, sultansa o zaman bizlerin de bu aya yakışır hareketler yapması gerekmektedir.

Kırılan kalpler, ah eden kalpler, acıyan ve ağlayan kalpleri bildiğimiz halde onlara ulaşamıyorsak ve ulaşmak için hiçbir şey yapmıyorsak ne yazık bize!

İşte fırsat.

Bayramı beklemeye gerek yok.

Küskünlük ne demek?

Kırmak niye?

Dünyanın bir hayal oyunu olduğunu hep biliriz bilmesine de yinede bunu sıkça unuturuz.

Bu Mubarek Ramazan Ayında aslında yapacağımız ne çok gönül muhabbetleri var.

Büyüklerimiz varki en büyük değerlerimiz.

Onlarla açılacak bir iftarın ne kadar değerli olacağını onarı kaybetmeden önce bilmek ne güzel olur.

Bize hasret kalanlar vardır, bizim hasret olduklarımız da vardır.

Vuslatlar olsa, zaman ayırılabilinse, kavuşmak için gayret sarfedilebilinse ne güzel olur!

Tatil için zaman bulabiliyorsak inanın bu güzellikler için çoktan zaman meseleseni halledebiliriz.

Telefonlar bu güzel günlerde daha bir değerli olur.

Ramazan kutlamaları yapılmalı, uzun süre sessizlikte kalan sesleri aydınlığa çıkarılmalı, hafızaların altlarında kalan güzellikleri üstlere taşımalı.

İnsan olduğumuzu bilmemiz gerekir.

Müslüman olarak şanslı doğduğumuzun bilincinde olmamızda ayrıca büyük bir keyif.

Ben çok seviniyorum.

Allah bir Ramazan’ı daha kısmet etti.

Kimbilir belki de bu yazdıklarımı yaparak kendi haneme de sevaplar yazdıracağım, en çok da iç huzurumu bulacağım.

Mubarek Ramazan Ayı hepimize uğurlu olsun.

Ramazan gelmiş, hoş gelmiş.

Başımız gözümüz üstüne…

 

 

Nazan Şara Şatana 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....