Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '09

 
Kategori
Ramazan
 

Ramazan hazırlıkları tamam mı?

Ramazan hazırlıkları tamam mı?
 

Ramazan; müslümanların “ibadet” olarak yapmaları gereken 5 temel esastan biri olan orucun tutulduğu kamerî ayın adıdır. Kur’an-ı Kerim’in ilk âyetleri de bu ayda bulunan Kadir gecesinde nâzil olmuştur.

Bu sebeple İslâm dini açısından ramazanın ayrı bir önemi ve değeri olduğunu söyleyebiliriz.

İnsanların davranışları açısından ramazanın aslında diğer aylardan farklı bir yanı yoktur ve olmamalıdır. Çünkü insan, yılın her günü gece gündüz, “insan” olarak üzerine düşen görevleri yapmakla mükelleftir.

Yaratıcımız insana, aklının ermeye başladığı çağdan ölünceye kadarki zaman aralığında yapması ve yapmaması gereken bazı kurallar koymuştur. İnsanlık onuruna yaraşır bir kul, insanlar arasında da sevilen bir kişi olabilmek için bu kurallara uymak gerekir.

*****

Ramazan hazırlıklarına her zaman olduğu gibi ülkemizde 3-5 gün öncesinden başlandı. Marketler, çarşı pazar şenlendi, iftarlıklar, sahurluklar belirlendi. Kumanyalar, hediye paketleri hazır…

Yani işin ticarî yanı, erbabı tarafından çoktaaan halledilmiş durumda…

Hurma, Arabistan’da yetişen bir yemiş. Peygamberimizin orucunu daha çok suyla açtığını biliyoruz. Hurmayla açtığına dair rivayetler de var. Doğrudur. Ülkede en çok yetişen ve yaz kış yenilen bir yiyecek olduğuna göre bu da çok doğaldır.

Biz de sofralarımızda her mevsim yer alan zeytinle orucumuzu açamaz mıyız? Açabiliriz. Bunda hiçbir mahzur yok. Ancak yaptığı daha faydalı işleri yapmaya yanaşmasak da, peygamberimizi taklit ederek hadi biz de hurmayla orucumuzu açalım, bunun için piyasaya sürülen çeşit çeşit hurmalardan bir paket alalım.

Peki, güllaç, baklava, kaymaklı kadayıf, börekler, çörekler, etli yemekler, beş yıldızlı otellerdeki açık büfe iftar sofraları?... Hani peygamberin izinden gitmek için bir hurma tanesine olan aşkımıza ne oldu? Bunlar acaba “sünnet”in neresinde yer alıyor, bilemiyorum.

Oruç, nefsin törpülenmesi, iradenin hakim kılınması, bütün arzu ve isteklerimize rağmen verilen söze uyularak bir damlacık suyun bile belli saate kadar ağza alınmaması ve bu arada, canı çektiği halde imkânsızlıkları yüzünden yiyip içemeyen insanların halinin biraz olsun anlaşılması amacına yönelik bir ibadettir.

Bu manevî gayeyi de bir kenara bırakarak, aç midemizin hiç doymayacağından korkup, onu da bunu da istemesini, normal zamanlarda yenmeyecek kadar çok yiyeceğin akşam sofrada yığılmasını en azından azıcık anlayıp hoş karşılayabiliyorum da, iftar sofrasıyla şu pastırmanın alâkasını bir türlü kuramıyorum.

Kayserili vatandaşlarımızın ticari gelirine bir katkı sağlamaktan öte bu çemenli taamın oruçla, dinle, ibadetle ne bağlantısı olabilir ki Allah aşkına…

*****

Ramazan boyu sigara veya içki içmekten vazgeçen, kendine göre günah saydığı bazı eylemlerden geri duran, bu vesileyle daha iyi bir insan olma gayretine girenleri takdirle anıyorum. İnsanın alışkanlıklarından vazgeçmesi ve devam edip gelen düzenini bozması, hiç de kolay bir iş değildir.

Yalan söylemekten, gıybet etmekten, hak yemekten, haksızlık yapmaktan, zarar vermekten, kötülük yapmaktan kendini alıkoyanları da saygıyla anmalıyım. Onlar da kendi adlarına gerçekten fedakârlıkta bulunup bir ay boyunca epeyce zorluk çekiyorlar.

Ramazanı en kolay geçiren, onun getirdiklerinden ve götürdüklerinden hiç etkilenmeyenler, normal hayatlarına her zaman “insan” gibi devam edenlerdir. Çünkü onlar için yapılacak ekstra bir iş, fazladan üstlenilen bir yük yoktur.

Sayın Diyanet İşleri Başkanımızın da dediği gibi, ramazan aynı zamanda bir Kur’an ayıdır, Kur’an’la buluşma mevsimidir, tefekkür etme, düşünme zamanıdır. Ancak normal insanlar, hayatlarını zaten hep düşünerek geçirirler ve hayatları boyunca da Kur’an’ın söylediklerine ters bir şey yapmazlar.

Dinin ve Kur’an’ın amacı, insanın insan gibi yaşamasını sağlamaktır.

“Önce insan ve insanlık” demiyor muyuz?

Bu ortak duygunun şemsiyesi altına girebildiğimizde, bütün problemlerimizi çözmüş oluruz.

Sosyal hayatta benimsediğimiz ideolojilerin, felsefi görüşlerin, siyasi hareketlerin, anlayışların ve hiziplerin birincil amacı, beğenmediğimiz ortamın daha iyisine ulaşmak, ideal yaşantıdan uzak bulduğumuz kişilerin bulunduğu sınıftan kendimizi daha üst düzeye çıkarmak ve en mükemmel yaratılmış varlık olan insan onuruna yaraşır bir hayat yaşamak için mücadele etmek değil midir?

Kötü niyetle hareket ederek, bütün gayesi çalmak, çırpmak, birilerinin emeğiyle, alın teriyle kazandığını haksız şekilde ele geçirmek, kendi çıkarı için gerekirse başkalarına zarar vermek olan, aslında sayıca azınlıkta bulunan bir güruh dışında, hepimizin ortak amacı, şu üç günlük dünyada barış, huzur ve mutluluk içinde “insan gibi” yaşamaktır.

Ramazan boyunca, bu ortak amaç çerçevesinde nasıl bir ortam oluşturabileceğimiz konusunda biraz beyin jimnastiği yapmaya çalışmanın, bizi iyiliklere, güzelliklere ve en önemlisi de olumlu bir sonuca götüreceğini ümit ediyorum.

Bu duygularla ramazanınızı kutluyor, esenlikler diliyorum efendim.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..